17 - "senden hâlâ hoşlanmıyorum"

97 13 220
                                    



୨୧

"Yüzüme bakmayacak mısın?" Diye sordu Eunseok sırıtışını durduramayarak. Yaklaşık beş dakika önceki öpüşmelerinden sonra Wonbin utanarak salıncağa kaçmıştı çünkü.

"Bakmayacağım." Ayaklarını yere basarak kendini ittirdi ve hafifçe sallanmaya başladı. Eunseok bu sırada onun birkaç adım ötesinde, aynı yerde duruyordu.

"Neden?" Kalbi hâlâ heyecandan hızla atsa da küçük olan ile uğraşmayı seviyordu. Onun böyle bir şeyden utanmasını görebilmek çok tatlıydı.

Wonbin kızaran yanaklarını tuttu iki eli ile. "Utanıyorum." Bu sırada sallanmaya devam ediyordu. Eunseok onun bu haline gülerek salıncağın arkasına geçti ve küçük olanı sallamaya başladı.

Wonbin şaşkınlıkla karşısına bakmaya devam ederken Eunseok'un ona ihtiyacı olan alanı tanımak ve eğlenmesini sağlamak için bunu yaptığını anlamıştı.

"Daha önce kimse beni salıncakta sallamamıştı." Ellerini zincirlere sardı ve ayaklarını serbest bıraktı daha rahat sallanabilmek için çünkü çocuk parkında oldukları için boyu uzun geliyordu. Arkasını daha rahat görmek için başını geriye attı.

Pembe yanakları ve rüzgardan uçuşan saçlarıyla büyük olana bakıp mırıldandı. "Teşekkür ederim."

"Beni dinlediğin, acıyan gözlerle bana bakmadığın ve beni kabul edip bir şans verdiğin için." Yani, verdi diye düşünüyordu.

Eunseok kendisine yaklaşan salıncağı ittirmek yerine iki yandan tutarak durdurdu. Hiçbir zorluk yaşamadan salıncağı tutması ile gözlerini büyüttü Wonbin. "Sana şans vermek diye bir şey yok." Yüzlerini yaklaştırdı. "Hiçbir zaman yoktu."

Nefesleri birbirine karışacak kadar yakınlardı. "Yine de-" Eunseok küçük olanın burnuna minik bir öpücük bıraktı sözünü keserken. "Ben teşekkür ederim asıl."

Onun gülmekten kısılan gözleri ve kırışan burnunu sevmek istedi doya doya. Elinden gelen tek şey sadece bu görüntüyü izlemekken telefonunun titrediğini hissetti. İç çekerek salıncağı yavaşça bıraktı ve tek eliyle sallamaya devam ederken Seunghan'ın aramasını cevaplandırdı.

"Efendim?"

"Neredesiniz?" Kendisine merakla bakan Shotaro ve Sohee'ye göz kırptı sesinin iyi olduğunu belirtmek istercesine.

"Parktayız, geliriz birazdan." Wonbin'in heyecanla ayaklarını sallayışını izledi gülerek. Bağcıkları hâlâ çözülmüş halde duruyordu.

"Dağılacağız birazdan. İsterseniz siz de oradan direkt geçin diyecektim." Onaylayarak telefonu kapattı ve salıncağı durdurarak önüne geçti. Telefonunu cebine atarak eğildi ve onun bağcıklarını bağlamaya başladı.

"Bizimkiler eve geçiyormuş." İşi bittiğinde Wonbin'e baktı. "Yoruldun, biz de gidelim." Ayağa kalktı ve elini uzattı.

Düşünmeden, istediği gibi hareket etmenin heyecanı ile elinin titrediğini bile fark etmedi. Wonbin bunu hissettiğinde güldü ve elini sıktı. "Elin titriyor." Geç olduğu için sokaklar oldukça sakinken sakin adımlarla parktan çıktılar.

Eunseok güldü. "Şu an beynimin bile titrediğine eminim."

İkili bu durumun üstüne konuşmadan sadece sessizce ilerlemeye devam etti. Wonbin hâlâ utandığı için, Eunseok ise onu utandırmamak için konuşmuyordu ancak heyecandan konuşabileceğini de düşünmüyordu zaten.

Onlar evlerine gidip vedalaştıktan sonra hâlâ aynı hızda çarpan kalpleriyle uykuya dalmaya çalışmış, saatler geçtikçe güneş doğmuştu.

lonely eyes, wonseokHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin