୨୧Bir perşembe klasiği olan antrenmanlar için voleybol ve basketbol takımları sahada toplanmıştı. Eunseok, antrenmanları bittiği için topladığı topların bulunduğu sepeti sahanın ortasına sürüklerken bir yandan da koçlarıyla konuşuyordu.
"Yarın ikili olarak çalışabilirsiniz." Eunseok'un ayarladığı listeye baktı adam. "Sonra da kendi aranızda bir maç yaparsınız."
"Anlaşıldı koç." Dosyayı aldı adamın elinden. "Yarın siz-"
"Bende!" Arkadan gelen bağırış ile sorusu yarıda kesildi. Eunseok kendilerine doğru gelen toptan kaçarak kenara çekildiğinde birkaç adım ötesine düşmekte olan topu kendini yere atıp kurtaran kişinin Park Wonbin'den başkası olup olmadığını anlamaya çalıştı birkaç saniye.
"Ah!" Dizlik takmadığı için yere sürtünen dizini karnına doğru çekti ve takım arkadaşlarının kurtardığı topu sayıya çevirmelerini izledi Wonbin.
"Wonbin?" Terden alnına yapışmış ve görmesini engelleyen saçlarını itti küçük olan. "Hyung?"
"Sen-" Soracağı soruları sonraya bıraktı onun hâlâ dizini tuttuğunu görünce. "İyi misin?"
Anında yanına eğildiği çocuğun sırtına yerleştirdi bir elini. Dizinde gözle görülür büyük bir yara olmadığını görünce kalkmasına yardımcı oldu. "Neden dizlik takmıyorsun?"
Daha bir önceki soruyu cevaplayamadan azarlanması ile dudaklarını birbirine bastırdı Wonbin. "Öylesine geçerken boşluk var diye katıldım hyung. O yüzden yanımda yoktu."
Rahat bir şekilde yürüyebilmesine rağmen yürümesine yardımcı olan Eunseok'a baktı masumca. Voleybol sahasındakilere gelemeyeceğini işaret ettikten sonra beraber banklara geçtiler.
Eunseok Wonbin'i oturttuktan sonra eğilerek tekrar dizini kontrol etti. "Kızarmış sadece."
"Hissetmiyorum bile." Ayaklarını salladı yaramaz bir çocuk gibi. "Otursana."
"Voleybol oynadığını bilmiyordum." Yandaki boş yere yerleşti karşısındaki küçük çocuğun hareketlerine gülerek.
"Aslında seçmeleri geçmiştim ama takıma katılmamıştım." Sahada oynayan grubu işaret etti. "Oradan tanışıyoruz birkaç tanesiyle, boşlukları olunca beni çağırdılar."
Anladığını belirtircesine başını salladı Eunseok. "Yine de onlardan bir çift dizlik isteyebilirdin." Bir kere daha baktı dizlerine. "Ya da kendini yere atmayabilirdin."
"Voleybolun olayı bu Bay Song."
Gerçekten canı acımıyormuş gibi görünse de içi rahat etmedi Eunseok'un. Elini uzattı karşısındaki çocuğa kalkması için. "Soyunma odasına gidelim, krem süreriz."
"Pekiii." Uzatılan eli tuttu ve ayağa kalktı itiraz etmeden. İtiraz etse de işe yaramazdı zaten. Beraber soyunma odasına geçtiler basketbol takımındaki herkesin çıkmış olmasından yararlanarak.
Wonbin sanki girmesi yasak olan bir yere girmiş gibi sessizce onun arkasından ilerliyordu. Kimsenin olmadığını ve Eunseok'un rahatça hareket ettiğini görünce etrafı incelemeye başladı.
Klasik bir soyunma odasıydı işte. Dolaplar, birkaç oturma yeri ve duşlar vardı. "Sen şuraya geç, ben de kremi alayım." Dolabına doğru ilerlerken ekledi. "Bazen böyle yaralanmalar yaşanıyor diye bulunduruyordum yanımda."