13 - "bizi neden dinlemedin"

107 14 98
                                    




୨୧

Partinin üstünden saatler geçmiş, sabah olmuştu. Wonbin yoğun bir baş ağrısıyla uyandığında ilk önce nerede olduğunu anlamaya çalıştı çünkü kendi yatağında olmadığı kesindi. Koltukta olduğunu fark etti ve oturmak için dikleşti.

Birkaç saniye karşısındaki duvarla bakıştığında Shotaro'nun evinde olduğunu anlamıştı. İç çekti alnına vurarak. Buraya nasıl geldiğini bile hatırlayamayacak kadar nasıl içerdi?

"Wonbin?" Dağınık saçları ve dağılmış makyajı ile gözlerini ovarak salona girdi Shotaro. "Uyanmışsın." Koltuğun ucuna oturdu başını tutarak. "Başım çatlıyor."

Wonbin de aynı şekilde hissettiğinden cevap vermek yerine baş parmağını kaldırdı ve geri yattı. "Saat kaç?"

Shotaro aniden gelen farkındalık ile telefonuna baktı ve saati gördüğü gibi ekranı kapattı. Korkuyla Wonbin'e baktı. "Saat 11."

Tam neden böyle tepki verdiğini soracaktı ki oldukları günü hatırladı. Birbirlerine korkuyla baktıktan sonra hızlıca kalkıp koşuşturarak hazırlanmaya başladılar. Wonbin bir yandan telefonunu açmış Eunseok'u ararken bir yandan da gömleğini bulmaya çalışıyordu.

Dün geceye dair hatırladığı birkaç şey vardı ve kendine şükrediyordu ki Sungchan'ın konuşmalarını hatırlıyordu. Dün hyunguna söyleyip söylemediğini bilmiyordu bu yüzden onu aramalı ve haber vermeliydi.

Hatırladığı diğer anları şimdilik görmezden geldi.

Telefon açıldığında telaşla bağırdı. "Hyung!" Olduğu yerde durdu. "Maç ne zaman başlıyor?"

Eunseok onun endişeli sesini anlamlandıramadı. "Bir saat sonra, neden? Bir şey mi oldu?" Isınma hareketlerini bitirdiği için kenarda oturmuş dinleniyordu.

"Sungchan." Derin bir nefes aldı içindeki endişe daha da büyürken. "Sungchan senin üstüne oynayacak." Saçını düzeltti kurumuş dudaklarını ıslatırken. "Tek Sungchan da değil hyung, tüm takım."

Eunseok duydukları ile Wonbin'in dün geceki tavrını anladı. İçinden ettiği küfürleri dışa vurmamak için çok zor duruyordu. Adam oynadığı sporu bile hakkıyla yapmıyordu. Wonbin daha da endişelenmesin diye bir sıkıntı olmayacağını ve koçuyla konuşacağını söyledi ama yalandı. Koçuyla bu konuyu konuşamazdı.

"Tamam, endişelenme. Halledeceğim ben siz gelin yeter ki." Küçük olanın ona onay vermesi ile telefonu kapattı ve soyunma odasına ilerleyen arkadaşının peşine takıldı.

"Sion-ah." Çocuk terden ıslanmış saçlarıyla kaptanlarına döndü. "Efendim hyung?"

"Bugün karşı takım üstüme oynayabilir." Sinirle dilini yuvarladı ağzının içinde. "Eğer bir şey olursa geçici kaptanlık sende, bu maçı kazanmamız lazım."

Sion dehşetle dinledi duyduklarını. Bunu koça söylemeleri lazımdı. "Hyung! Koç bunu duysa-" Kendisinin geçici kaptan olmasına bile tepki veremedi çünkü bir sakatlık ondan yıllarını alabilirdi.

"Duymayacak." Hafifçe omzuna dokundu ve olduğu yere geri döndü çocuğa teşekkür ettikten sonra. Bu arada da zaman geçmiş, maça yarım saat kalmıştı. Karşı takım da salona geldiğinde ortamdaki gerginlik  sanki iki takım arasına bir duvar örülmüş gibi hissediliyordu.

Wonbin ve Shotaro nefes nefese salona girdiğinde Eunseok'un çoktan onları arayan gözleri kısıldı. Onların bu telaşlı hallerine karşı kendisi oldukça sakindi. "Selam."

Üstündeki forması ve kolunun altında tuttuğu topuyla ilerledi tribünlere. Wonbin ve Shotaro da onun yanına indi. Uzun saçlı çocuk endişeyle bir şey olup olmadığını sorarken bir yandan da Sungchan'a bakıyordu.

lonely eyes, wonseokHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin