"kaderiniz bağlanmış."kalbimin ait olduğu tek kişi.
sana doğru yürüyorum korkusuzca, kaçmak faydasız, biliyorum artık.
dudaklarım seni öpmek için kavrulurken kalbime anlam veremiyorum. nasıl böyle delicesine atabiliyor? bu etkiye sen sebep oluyorsun da, biri nasıl bunu başarabiliyor?
zihnimde deli düşünceler, buna rağmen sen ayrı bir köşedesin.
eve gidene kadar zihnim doluydu.bakışlarım boş ve donuktu, mantıklı düşünemiyordum. son iki gündür yaşadığım hiçbir şey mantıklı gelmiyordu. bir vampirin var olması — hayır, hayır 6 tane vampirin var olması normal değildi. arkadaşlarımın yok oluşları, sanki hiç doğmamışlar gibi dünyanın devam etmesi normal olamazdı.
eve girip hiç düşünmeden odama çıkarken kendimi yatağa attım. sırtüstü uzanırken onun ceketini hâlâ çıkarmamıştım. gariptir ki içimde bir şeyler buna engel oluyordu; ceketi çıkarmak istemiyordum. kokusu beni mayıştırıyordu, nefret ettiğimi düşündüğüm adamın ceketini bu denli sahiplenmem tuhaftı. ondan nefret ediyordum, ondan nefret ediyor olmalıydım. arkadaşlarımı öldürmüş, benimle oyun oynamış ve hayatımı değiştirmişti. beynim tüm bu olanları göze alarak ondan nefret etmem gerektiğini söylese de kalbim inkar ediyordu. bir şeyler vardı, tuhaf bir şeyler. anlamlandıramadığım ve isim veremediğim bu şey her neyse, bunu çözmem gerekiyordu.
ve bana yardım edebilecek kişi o muydu bilmiyordum bile.
hava kararıyordu, üstümde bir gecedir uyumamanın verdiği yorgunluk varken direniyordum. sanki uyursam unuturdum. tüm çabam boşa giderdi, arkadaşlarımı da unuturdum, onu da.
bir yandan da korkuyordum. o vampir beni öldürmeye gelebilirdi mesela. korkmayacağımı söylüyordum, ölmek umrumda olmaz diyordum lakin işler öyle değildi. ölmekten öylesine korkuyordum ki, hayatın yarısındaydım sanki. daha yaşamam gereken bir sürü şey, edinmem gereken bir sürü anı vardı. ve bu anılarda arkadaşlarımı istiyordum. ama insan en değer verdiği şeyi kaybettiğinde anlıyordu. bu zamana kadar arkadaşlarımla o kadar vakit geçirmeyip şimdi onları bu denli özlemem daha çok yakıyordu canımı.