19.BÖLÜM

2.5K 103 44
                                    

Çok yakınımdasın ama çok uzağımdasın sevdiğim ...

.
.
.
. Medyada ki şarkıyı dinleyin ha .
.

.

...

Hayat artık hiç bir şey anlam etmiyordu , sanki her şey durmuş ancak acılar ve bu konakta ki olan şeyler tek devam ediyormuş gibi hisediyordu kadın.

Hayat uzun bir otobüs yolculuğu gibiydi , baktığın pencereden görebilirdin geçmişe arkanı dönüp bakabilirdin ama gidemezdin , geleceği bilemezsin.

Bir yıldır...

Tam bir yıldır bu konaktaydı .

Koskoca üç yüz altmış beş gün ızdıraplar içindeydi.

O hayata devam etmek istedikçe hayat ona çelme takıyordu adeta .
Aldığı her nefes bir zehir gibi ciğerlerini yakıyordu.

Onun ciğerleri yanarken içinde küçük bir ciğer nefes almaya çalışıyordu.

Artık yedi aylıktı bebek , içinde gün gün büyüyordu .

Zorlanıyordu hemde çok fazla zorlanıyordu ama beli etirmemeye çalışıyordu tabi olabildiğince .

Çok fazla yemek yemeğe başlamıştı hızla kilo alıyordu şimdiden altmış kilo olmuştu.

Annelik hakkında en ufak bir bilgisi bile yoktu... Nasıl yapacaktı ? Nasıl bakacaktı küçücük bebeğe? Ya istemeden ona zarar verseydi...

Bu düşünceler onun beynini kemiriyordu adeta ama en çok ta korktuğu şey ,Êzmanın bebeği ondan almasıydı .

Bu düşünce bir yıldırım gibi onun kalbine inmişti adeta . İstemeden olmuştu bu bebek ,istemediği bir yaşta ,istemediği birinden ,istemedeği bir biçimde olmuştu ama o bebeğin bir suçu yoktu, annesi gibi yaparsa bu bebek hiç mutlu olamazdı .

Günlerdir "annelik hakkında" adlı kitapı okuyordu biraz belki bir şeyler öğrenebilir diye .

Dışarı çıkmak ,bahçede dolaşmak ,biraz nefes almak istiyordu o kadar çok bunalmıştı ki.

Elindeki kitapı oflayarak yanındaki sehpaya indirdi . Bir elini de sırtına  geçirip biraz zorlansa da olduğu yerden kalkmıştı . Karnı oldukça şişmiş ,ve annesini zorluyordu.

Yavaş adımlarla odadan çıktığında az ileride ki up upuzun merdivenlere baktı.

Merdivenleri görünce tekrar odasına girme isteği içinde yeşermişti ama bir kere bu yola koyulmuştu.

Çin seddini yürümüş kadar olmuştu merdivenlerin sonuna geldiğinde .

Çok yorulmuştu daha fazla yürüyemiyecekti galiba .

Hemen avludaki bir sedire atı kendini .

Halbuki 40 basamaktan inmişti...

Yaklaşık bir saat kadar dinlendikten sonra tekrar olduğu yerden doğruldu ve bahçeye doğru gitti .

Eli sırtında bir şekilde avludan çıkıp bahçeye girdiğinde yeşil çimenleri görmüştü. Ayağındaki babetleri eğilmeden ayağıyla çıkartmıştı. 

Çimlere bastığında ayağının altında ki o his onun uzun zamandır insan gibi hissedemediğini fark etmişti.

Bahçedeki ağaçların olduğu bölüme gidip güzel bir ağacın altına oturmuştu .

Tam o anda hiç fark etmediği bir şey görmüştü .

Hawin hemen ileride ki kayısı ağacının altında oturmuştu.

Siyah uzun saçları omuzlarından dökülüp , topladığı çiçeklerin üzerine dökülmüşlerdi.

Kendi kendine hem şarkı mırıldanıyor hemde topladığı çiçeklerle taç yapıyordu.

Pâyiz bir kez daha fark etmişti Hawinin ne kadar güzel ve naif biri olduğunu( lezbiyen değil valla)

Nasıl bir durumda olduğu aklına gelince tekrar utançtan orada ölmek istemişti.

On dakika boyunca elinde tutuğu yeşil yaprağa öylece dalıp gitmişki yanında hisstiği kıpırtı ile başını sağ tarafa çevirince , elinde çicekten bir taç ve yüzünde muhteşem bir tebessüm olan Hawinle karşılaşmıştı .

Hiç beklemiyordu böyor bir şeyi ki Hawin elindeki taçı bir şey demeden Pâyizin başına yerleştirdi.

Biraz kafasını geriye çekip hâlâ ona şaşkın şaşkın bakan küçük kadına baktı Hawin .

"Çok yakıştı..."

Sanki binlerce şey daha söylemek ister gibi bir hali vardı...

Pâyiz kocaman olmuş şaşkın şaşkın gözlerle karşısındaki kadına bakıyordu hâlâ,  bu kadın neden ona iyi davranıyordu halbuki Pâyiz onun evliliğine çökmüştü ama o hâlâ çok iyi davranıyordu . Bu sorular onu içten içe öldüreceketi adeta .

"Ben... Ben teşekkür ederim"

Kötü durmamak için o da Hawin gibi güzel bir tebessüm takmıştı yüzünr ancak o tebessümlerim arkasında çok hüsran,acı ,hüzün vardı. Biri sevdiği için yanıyordu diğeri de anne olacağı için...

"Zorlanıyormusun hâlâ yürürken?"

İki kadın bir birilerini sığınmışlardı aslında çok şeyde .

Ne diyebilirdi ki Pâyiz bu duruma diyecek tek bir kelimesi bile yoktu.

"Biraz "

Pâyiz her an ağlayabilirdi , gözleri her şeyi anlatıyordu aslında . Hawinde farkındaydı aslında .

"Teşekkür ederim...ben"

O kadar çaresizdi ki iki kadında .

"Neden ne yaptım ki?"

Sözcükler sanki ikisinin boğazına ur gibi yapışmış gibiydi varlardı ama konuşamıyorlardı .

"Şey ... Her şey için yeni sordun ondan yani ben"

Daha fazla bir şey diyemediği için
Kafasını kaldırıp otuz iki dişini gösterecek şekildr gülmeye çalıştı

"Gülmeye çalış Pâyiz , gülmek sana çok yakışıyor..."

Pâyiz duyduklarıyla daha fazla utanmıştı .

"Benim annem de kumaymış... Hatırlıyorum babamın ilk karısı sürekli annemi döver ederdi abilerimi annemden alıp kendisi büyütüp anneme karşı dolduruyordu . Annem sana çok benziyordu Pâyiz ..."

Daha fazla bir şey diyemeden olduğu yerden kalkıp ordan uzaklaştı .

Hawin büyük bir anne özlemiyle yanıp sönüyordu en kötüsü de üvey annesi sürekli ona -sen bir bebek bile doğuramadın, annası gibi uğursuz - diyip zaten yaralı olan gönlünü daha da çok yaralıyordu .

Ellinin tersiyle gözyaşlarını silip hemen mutfağa geçti .

Pâyiz ise hâlâ duyduğu şeylerle şaşkın şaşkın orada oturmuştu

Olayı anlayamıyordu bir türlü . Beyini adeta erir veriyordu .

"Ne halt arıyorsun sen orada?"

Bir kaç adım solunda duyduğu o korktuğu sesle ödü kopmuştu adeta . Ölümüne korkuyordu bu adamdan tek bir hareketi bile onu korkudan öldürebilirdi .

Kaskatı kesilmişti yerinden ancak Êzmân ona doğru geline sağ elini karnına sol elini sırtına yerleştirip kalkmaya çalıştı . Ayağa kalktığında Êzmân onun dibinde bitmişti .

Her zaman ki gibi gözlerinde saf nefret ve öfke vardı .

"Siktir git odana akşam yemeğine kadar da çıkma!"

Pâyiz korkudan bir şey diyememiş hemen zar zor yarım saate indiği  merdivenleri beş dakika da çıkmış odasına girip kendini battaniyesinin altına atmıştı .

Finalle en az on bölüm var daha çok var .







kuma yarası Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin