Selam bebekler naberr? Şuanda 12 Mayıs. ,16. Bölümü yayınlandıktan bir gün sonra yazmaya başlıyorum. Fazla güzel yerde bitti çünkü lqlqwjjwbwnse. Ama bakalım bu kaç gün sürecek. Hadi hikayeye geçelim! Bir önceki bölümü okuduğunuzdan emin olun
🤍🖤.
.
.
.
.
.
."Varsın ne olacaksa" diyerek en gereksiz şeymiş gibi devam edersin yaşamaya... Ölüm ayağına gelse, ne bir korku, ne bir heyecan, ne bir üzüntü..
Ansızın hayatına gelip tüm o ruhsuzluk ve umursamazlığı yıkıp yerine hayatı tüm renkler kadar güzel olan bir varlık inşa eder. En güzel renk de ta kendisi...
Sonra bir bakmışsın, kendi inşa ettiği diyarı tek kelimesiyle yerle bir eder... O saf mutluluğu hiç acımadan üzer... Ölüm ayağına gelse, ne bir korku, ne bir heyecan, ne bir üzüntü...
Zaman adeta donmuştu. Tüm odayı sarışın gencin kısık kısık alıp verdiği nefes alış verişleri kaplamıştı. Duyduğu - ki duymaz olaydı - tek cümleyle tüm var oluşu başına yıkılmış gibi hissediyordu. Yıkılan varlığının enkazı altında nefes almaya çalışıyordu, ama nafileydi.
Hyunjin hiç bir şey söyleyemiyor, bir eli gözleri sıkıca kapalı olan ve ağlamamak için dudaklarını bir birine bastıran Seungminin yüzünde dolu gözlerle sevdiğine bakıyordu.
" A-...Ayrı-... Ayrıl-... Mak?" Sesini duyduğu an dudaklarından bir hıçkırık kaçtı turuncu saçlı gencin. Başını aşağı eğip ağlamaya başladı.
Hyunjin içinde bulunduğu hafif şoklu halinden çıkıp sevdiği çocuğun yanaklarını avuçladı ve baş parmaklarıyla göz yaşlarını silip kendisine bakmasını sağladı.
" Bebeğim-"
" Ben yapamıyorum, Hyunjin! Özür dilerim, çok özür dilerim! Yapamıyorum... Göz göre göre sana zarar veriyorum!"
" Meleğim..."
" Ben böyle hayal etmemiştim! Sa-sana hislerimi sö- söyledikten son-ra, sev-gili o-olduk- olduktan- sonra mutlu o- olacağız san- mıştım ben!" Hıçkırıkları arasında ağlayarak zorlukla kurdu cümlelerini.
" Mutluyuz zaten bebeğim. Değil miyiz? Değil misin? Mutlu değil misin, güzelim?"
" Değilim! Sen de değilsin! Bu mutluluk değil!" Bunu beklemiyordu Hyunjin. O mutlu olduğunu, mutlu olduklarını düşünüyordu. Ki hala öyle düşünüyor. Seungmin onunla mutlu değil miydi? Onlar bir birine aşıklar. Ve hisleri karşılıklı, birlikteler, sevgililer. Bu yetmiyor muydu?
" Neden mutlu değilsin ki? Biz bir birimize aşık değil miyiz? Bu yetmez mi, güzelim? Hm?" Dolu gözleriyle sordu sarışın genç.
" Yetmiyormuş... Ben de yeter diyordum. Ama yetmiyormuş, Hyunjin. Kaçıyoruz. Herkesten kaçıyoruz, ama saklanacak güvenli bir yerimiz yok! Eninde sonunda bizi yakalayacaklar. Bizi yaşatmayacaklar, sevgilim. Tek korkum seni kaybetmek. Eğer... Eğer bu-... Bu gerçekleşirse... Ben de hayatımı kaybederim."
" Biz en başında bunu konuşmadık mı, bebeğim? Sonsuza kadar kaçmıyoruz. Sadece bir süreliğine." Seungmin gözlerini sıkıca kapatıp başını arkaya yatırdı. Anlamıyordu.
" Bu savaş bittikten sonra dileklerimiz-"
" Ya bu savaştan önce açığa çıkarsak? O zaman ne yapacağız? Abimi kim durduracak? Kendimi bilmem, ama seni kesinlikle yaşatmayacak! Yalvarırım sana, kendini düşün. Ben seni uzaktan bile izlemeye razıyım, yeter ki, sana bir şey olmasın. Anla beni, sevgilim, lütfen.. Korkuyorum. Çok korkuyorum ben! Çok korkuyorum..." Hyunjin sevgilisini kendine çekip sıkıca sarıldı ve göğsünde ağlamasına izin verdi. Saçlarına ve boynuna kokulu öpücükler bırakırken Seungmin sıkıca kollarına tutunmuş içli içli ağlıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SKZ Evolouvia
FanfictionEvolouvia... Bir birinden farklı, büyüleyici ve bir o kadar bağımsız varlıkların hepsinin birleştiği yerde onlara yuva olan diyar... Evolouvia! Olağanüstü varlıklar diyarı!