Bir Ankaydım ben küllerinden doğan yeniden hayata tutunmaya çalışan iyisiyle kötüsüyle her zorluğa göğüs germeye çalışan bir Anka kızı.
Hep hayranlık duymuştum bu kuşa bi meraktı küllerinden yeniden doğup bu kadar güçlü olması bende her zaman merak uyandırmıştı belki de o da benim gibi savaştığı için bu kadar kendimle özleştirmiştim küçük bedeniyle bu günlere gelmiş bir kızdım.
Anka kuşunun olduğu gibi.
Ben Yade Demir 22 yaşındayım Aydın Kuşadası'nda yaşayan bir kızdım üniversiteyi kazanalı bir ay olmuştu İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesini kazanmıştım şimdi diyeceksiniz bu kız bu yaşta nasıl üniversite okuyor. Ben aslında hastalığı olan bi kızdım herkesin iğrenerek baktığı korkup kaçtığı o kızdım ortamlarda ezilen ve dışlanan sürekli hastanelerde olan biriydim.
Akran zorbalığının tanımıydı Yade DEMİR...
Beni ben yapan ve başardığımı hissettiğim o ana gelelim üniversiteyi kazandığım o güzel güne üç yıl sonra ben başarmıştım. Üniversiteyi kazanmıştım hem de istediğim bölümü hayallerini kurduğum beni daha da güçlü kılacak o hukuk fakültesini kazanmıştım.
Her zorluğun üstesinden gelmiş başarmıştım ve artık ne kadar güzel olsada beni tanımlamayan boğulduğum ama kimsenin görmediği bu şehirden gidecektim yeni arkadaşlar,yeni insanlar,yeni heyecan,yeni hayat beni bekliyordu.
Anka kuşu gibi küllerimden doğmuştum.
Çok mu erken konuşmuştum bilmiyordum ama şu an mutluydum ve bu mutluluk bana bu hissi yaşatmış zaferin tadını ikram etmiş bende geri çevirmemiştim.Hayatımı yoluna koyacaktım hep yenildiğim bu hastalık bile artık umurum da değildi.
Çünkü en güzel hayallere yeni adımlar atmış birazda olsa umuda umut eklemiştim.
Daha fazla yıpranacağımı düşünmeden çıktığım bu yolda aslında gerçek hayatı öğrenecektim.
Yavaş yavaş valizimi toparlıyordum artık gitme vakti yaklaşıyor yaklaştıkça içimde hem bir heyecan hem de bi burukluk oluyordu.
Ailemden ayrılmak istememek çok ağır basar iken yeni bir hayatın beni bekliyor olması beni aşırı heyecanlandırıyor aynı zamanda da endişelendiriyordu.
Annem ve babam bir şirkette temsilcilerdi üniversite de tanışıp birbirine aşık olmuşlardı.
Şirketin pazarlama temsilcileri oldukları için sürekli iş gezileri ve yurtdışı seyahatleri olurdu bazen bizi bile unuturlardı birbirlerine çok bağlıydılar aynı zamanda da çok otoriter insanlardı en çok vakit geçirdiğim kişi ise küçük kız kardeşimdi.
Onla olmak bana annemden bile iyi geliyordu tabi böyle düşünmek bazen canımı yakıyordu anneme ihtiyacımız oluyordu en çok ta küçük kardeşimin ama annem çalışan bi insan olduğu için önceliği her zaman kariyeri olmuştu.
Bazen o kadar yoğun oluyorlardı ki konuşamıyor ve çok fazla görüşemiyorduk bu da bi diğer zorluklardan biriydi.
Anneme hiçbir şey anlatamamak üzerdi ama her şeyden de haberdar olması beni kendine hayran bırakırdı.
Anneme hayran biriydim zaten ara ara üniversite hayatını anlatır babamdan bahseder aşklarına daha çok hayran bıraktırırdı.
Kızlar babalarına düşkün olurken ben anneme bağlı bi insandım onun gibi güçlü olmayı onun gibi başarılı olmayı istedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hüma
أدب نسائي" Üzerim seni " dedi "Olsun üz " dedim "Kırarım seni " "Bi sarılsan geçer" " Ölürsün " dedi " Ölelim "dedim Pişman olacağımı bilmeden söylediğim bu sözler hayatımı değiştirecek ve ben hiçbir şey yapamayacaktım