Baran Ağa'nın Alın Yazısı

3.4K 443 45
                                    

Baran ağa Melih'in doğum yaptığını duymuş, dolan gözleriyle aracına atlamıştı. Yolu zorlukla görüyor olsa bile tepeye ulaşmaya çalışıyordu, orası tek sığınağı olmuştu. Sevdası bitti sanıyordu ama tek haber gözlerinin dolmasına yetiyordu.

Tepeye dönen son yol ayrımında iyice yavaşlayan aracın önüne ufak bir oğlan fırlayıverdi. Tir tir titreyen oğlana az kalsın çarpıyordu, zor bela durdu.

Arabadan atlayıp yerdeki oğlana koştu, tahmin ettiği kadar küçük değildi ama beslenmesi yetersiz olduğu belliydi. Kırılacak gibi duran kolunu hafifçe tuttu, oğlandan acı bir inilti geldi.

"Vurmayın ağam, ne olursunuz... kaçmayacağım bir daha. Allah hakkı için, dayanamıyorum, ne olur..." sayıklayan oğlanı nazikçe kucakladı.

"Ben sandığın kişi değilim oğlan, ama merak etme, o kişinin yanına kalmayacak bu. Askerlere haber salacağım." Oğlan onu taşıyan kollara sığındı ve baygın gibi uyuklamaya başladı.

Onu zorla tutan adamdan zorlukla kaçmıştı, şuan olduğu kollar ona kendini güvende hissettirmişti. Uykunun ve bu ağanın kollarına sığınırken ilk kez rahat hissediyordu.

Semih iyiden iyiye uyuklarken Baran ağa onu arka koltuğa yatırdı ve konağına doğru yola çıktı. Konağa girdiğinde herkes şokla ona bakıyordu, aylardır ilk kez hüzün harici bir duygu vardı ağalarının yüzünde.... öfke....

Çocuğu tanımasa bile ona yapılan bu muamele sinirini ayağa kaldırmıştı. Gariban bir oğlan olduğu belliydi, üstü başı perişandı. Yırtıkları bolca yamanmış kıyafetler giyiyordu, morluk ve yaralarını saymazsa cildi oldukça beyazdı.

"Odamın yanındaki odayı açın, bir de hekim çağırın." Birkaç kişi aynı anda harekete geçti, şimdiden laflar başlamıştı.

'Ağa konağa oğlan getirmiş, ağa oğlan kaçırmış, bu oğlan kim ola ki..' bu tarz cümleler ilk dakikadan ortalığa yayılmıştı.

"Hekim geldi ağam." Baran kollarında tuttuğu oğlanı yatağa bıraktı, hekim desturla içeri girerken biraz uzaklaştı.

Gözlerini masumca uyuyan oğlandan çekemiyordu. Temizlenmiş, yaraları sarılmış, güzelliği ortaya çıkmıştı. İçinden bu güzel oğlana bakmak bile gelmiyordu ama oğlana zarar vereni öğrenmek için mecburdu.

Hekim çıkıpta yalnız kaldıklarında yandaki koltuğa oturdu, hekimin dediğine göre çokça dayak yemişti. Eski çürükleri ve bir kaç tane iyileşmiş yaraizi göstermişti hekim Baran ağaya.

Ayrıca düzenli beslenmemiş, belki de aç bırakılmıştı. Baran ağanın içi sinirle doldu, ne için alınmış olursa olsun bu şekilde davranılmaması gerekiyordu.

"Ağam.." eline yapışan narin ele baktı.

"Uyandın mı, iyi misin?" Oğlan gözlerini dikmiş ona bakarken gözleri çekti dikkatini, göklerden maviydi.

"Allah sizden razı olsun ağam, beni o yoldan aldınız ya... kurtardınız ya... ne dilerseniz yaparım. Hızır gibi yetiştiniz." Hüzünlü duran ağaya baktı oğlan, gözleri acı ile doluydu.

"Adın ne oğlan?" Adamın tok sesiyle yutkundu, içi kasılmıştı.

"Semih benim adım, ama siz başka isim derseniz sorun etmem." Baran ağanın kaşları çatıldı bu sözlerle, neden öyle bir şey yapacaktı ki...

"Semih güzel bir isim, şimdiiii... şu kaçtığın ağa hakkında bildiklerini anlat bakalım Semih. Neden kaçtığını da tabii ki... ne yaptı o ağa sana?" Semih alt dudağını ısırıp ellerine çevirdi gözlerini.

"Söylesem de bir şey değişmez ki, o ağa kaç kere polise kaçtım da gelip aldı beni. Çok sözü geçen biri, üstelik para da veriyor beni aldıkça." 

Baran ağa dişlerini sıkıp oğlana baktı, nasıl da sindirilmiş ve yıpratılmıştı genç yaşında... elini oğlanın saçına atıp babacan bir ifadeyle okşadı. Semih kocaman gözlerle adamın yüzüne bakıyordu.

"De hadi... kimmiş o ağa?" Semih dudaklarını ısırıp adamın yakışıklı suratına bakakalmıştı, Baran o kadar hoş görünmüştü ki gözüne ağzı aralanıp yüzü kızarmıştı.

"Musa..." fısıltı gibi çıkan sesle gülümsedi adam, oğlan korkudan kızardı sanıyordu ve ona güven vermek için gülümsüyordu.

Onun gülümsemesiyle kalbi tekleyen Semih ise elini kalbine koyup öylece adama bakakaldı, bir gülüşe kalbini teslim etmişti....

Kucak OğlanıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin