YILDIZLARA BAK

332 34 3
                                    


İçinde boğulduğum kaçıncı denizdi bu. her seferinde kendimi kaybettiğim kaçıncı haykırışım acımdı.

o kadar çok oldu ki sayamdım. saysam belki geçer diye umut etmediğimdendir. gözlerimi kapattım. ve ölmeyi bekledim.

ruhumu amansız bedenimi terk etmesini. fakat olmadı ben yine yapamadım. elimdeki silahın üzerinde başka bir el tutu ve ben tetiğe bastığım anda silahı hava kaldırdı.

patlama sesi ile kurşunun kafatasıma girmesinin beklerken tavandaki tahta ahşap delip geçmişti.

"bırak "diyerek elimdeki silahı alan adam ile birlikte hıçkırıklar ile ağladım. dizlerimin üzerine düştüm. ölmeyi bile becerememiştim.

"hazan "diye karşımda diz çöken adama baktım ağlayan suratım ile. "neden bırakmadın ki bıraksaydın da ölseydim "dediğimde sesim çatallaşıyordu.

"saçma sapan konuşma aptal çocuk "dedi bana bakarken. yanıma geldi beni kendisine çekti. başımı göğüsüne yaslayarak ağlamaya devam ettim.

zaman o kadar hızlı geçip gitmişti ki gece olmuştu. ben susmuş onun göğüsünde boş boş bakıyordum o da saçlarımı okşuyordu.

"biraz daha burada kalırsak hasta olacağız eve gidelim "diyen behram önce beni kaldırdı ardından kendisi kaldı. elini belime koyarak ona yaslanmamı sağladı. ahırdan çıktığımızda ayın parlak ışığı ormanın ağaçlarını çok güzel bir şekilde aydınlatıyordu.

eve girdiğimizde birlikte banyoya girdik. "önce bir duş al rahatlarsın ben sana temiz kıyafetler getireyim "dediğinde başımı salladım. bana baktı. "sana bir şey olacak diye çok koruyorum hazan bir daha yapma bunu "dediğinde gözlerimi utanarak yere indirdim. böyle söyleyince kulağa çok aptalca geliyordu. 

banyodan çıkan behramın ardında duş kabinine girmeden önce soyundum. suyu açtığımda gözyaşlarımın akıp gitmesine izin verdim. acı bedenimdeydi. acı ruhumda her yerimdeydi.

duştan sonra temiz kıyafetler içinde salona girdiğimde benim ardımdan behram elinde iki fincan kahve getirmişti. beyaz fincanı bana verdi.

"için ısınsın "dedi yanımdaki koltuğa geçip oturduğunda bakışlarımı cama çevirdim. ona bakmaktan utanıyordum. hele ki bugün ki olanlardan sonra çok tatsız ve rezilce bir durumdu. behram yan taraftaki komodinin üzerindeki radyoyu açtı. çok güzel bir müzik sesi odayı doldurdu. huzurlu bir müzikti.

gözlerimi gökyüzüne çevirdim. bunu düşünmemeye çalıştım. yıldızlar çok güzel parlıyordu. tıpkı bir düş gibi masal gibi.

Bir varmış bir yokmuş diye hep başlar masallar. ben bunu öğrendiğimde orta okuldaydım. bana masallar anlatacak ne babam vardı ne de annem. varlık olarak vardılar ama sanki hiç yoktular.

bu yüzden hep okumaya karşı bir ilgim vardı. kitaplar okurdum. çok kitap okur o sayfalarda saatlerce kaybolurdum. hazan özgürdü. bir kırlangıç kuşu gibi özgür ve hayatını yaşamak için elinden geleni yapan bir çocuktu. fakat onun kanadını kırdılar.

çok kırıldı. çok kanadı. çok acı çekti. ve hala da çekmeye devam ediyor.

"bir şiir yazdım gökyüzüne, içinde seni kaybettim mısralarımda, gözlerine baksam anlar mısın beni kendi gözlerimde " diye fısıldayan yan tarafımda oturan adama çevirdim bakışlarımı.

"seni görmem gözlerimde. bilirim çünkü kalbimdeki yansımandır hislerin. avuçlarına koydum yüreğimi bir kuş olup sana gelsin diye "devam ettim. 

tebessüm etti. radyodaki müzik çalmaya devam etti. ben ise camdan dışarı bakmaya.


**********************************

ARA BÖLÜM OLDU BU DA BAKALIM DEVAMINDA NE OLACAK BOL YORUM YAPIP BENİ TAKİP ETMEYİ UNUTMAYIN.

HAZAN-MPREGxBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin