KARA LEKE

182 19 1
                                    


"Ey aşk kurtar beni...duy sesimi"

Kalbin hissettiği acıyı ruh üflermiş en derin yaralara. kanarmış insanın içindeki oyuklarında bitermiş hayat uykusunda, nefes almazmış yüreği acılı yaşananlarla.

"onu buradan götür "diye bağıran bervan ağanın bağırışı konağın içinde yankılanırken üst kattaki avluda behramı bekliyordum. 

babası beni bu konakta oğlunun yanında istemiyordu. halbuki bir zamanlar istemişti. bu hikayede yanan ben olmuştum. hala yanıyordum bunu gören kimse yoktu. maden ben yanıyordum o zaman bana bunu yapanları da yakacaktım.

bundan sonra iyi falan olmayacaktım. sadece behrama karşı iyi olacaktım. o hariç herkese diken boran olacaktım.

nefretim gerçeği öğrendiğim an o yağmurlu gece kalbime filizlenmişti. "baba o benim eşim eşim "dediğini duydum behramın. o iyi biriydi. merhametliydi. 

"o kara lekeden başka bir şey değil "dediğini duydum bervan ağanın. evet ben bir kara lekeydim. onlar beni kirletmişti. daha küçük bir çocuğu zorla evlendirmeye sahip olmaya çalıştıklarında kirlenmişti.

sadece bedenim değil ruhumda kirlenmişti. koca bir is lekesi kalbimin etrafını sarmıştı. canım yanıyordu...

"vah vah behram abimin getirdiği eşe bak "merdivenlerin başında kollarını birbirine saran mervan yani behramın yurt dışındaki abisinin eşi zelal bana küçümseyici bakışları ile söylediği sözleri kulaklarıma ulaştığında ona doğru döndüm.

"ne o çok mu meraklısın böyle olaylara  "dediğimde bana kaşlarını çatarak baktı. " ne diyorsun sen ya önce dön kendine bak rezil "dediğinde öfkem damarlarımda kabardı.

"bana rezil diyen insan aynada kendine bakmıyor ki kendi kusurlarını görmüyor "dedim. ortalıkta zelal ve mervan hakkında bir söylenti vardı bunu bütün şehir biliyordu sadece kimse yüzlerine söylemiyordu ben de bu söylentiyi duymuştum esaretin tutulduğu evde.

söylenene göre mervan zelalden kaçmak için yurt dışında gitmişti. düğün gecesi karısını bırakıp apart topar ülkeden uzaklaşmıştı. tabi bu da dedikoduları ve söylentileri doğuruyordu. ne kadar doğrudur bilmiyorum ama şayet bu kadının tavırlarına göre gerçekten de adamın haklılık payı vardı.

"bana bak paçavra parçası "üzerime yürüyen kadına geçit vermeden ona yaklaşarak orta parmağı kaldırdığımda bir kaç adım geriye doğru gitti.

"asıl sen bana bak zelal misin ne zıkkımsan ben senin o ezdiğin insanlara benzemem ayağını denk al yoksa sana dokunmadan canını çok fena yakarım "dediğimde gözleri öyle bir öfke ile bakıyordu ki bu benim gülümsememe neden oldu.

"demi zelal abla "dedim kapının açılma sesi ile bakışlarımı önce bervan ağaya ardından behrama çevirdim.

yanımdan geçip giden adamın fırtınasını tenimde hissederken yanıma gelen behram elimi tutu.

"odamıza gidelim yemek vakti gelince kadar dinleniriz "dediğinde gülümsedim başımı salladım. 

merdivenlerden yukarı çıkarken bize haset ile bakan zelal denen nemrut kadına gülümsedim.

yatak odamızı olacak geniş odaya girdiğimizde ferah ve geniş bir odaydı. ilerde iki tane kapı vardı. penceresi de vardı. fakat demirden değildi.

benim esaretimdeki odamın penceresi demirdendi. kaçarım umuduyla yaptırmıştı o azat denen pislik.

"ilk kapı giyinme odası yanındaki kapı ise banyo "diyen behrama döndüm. elimi sımsıkı tutuyordu.

"sana minnettarım "dediğimde başını iki yana salladı. "değilsin aksine benim sana bir ömür borcum var sana bunu vermek zorundayım" dedi. bu adamın söyledikleri neden katılaşmış acıyan kalbimi sıcacık yapıyordu. acılarım onun yanında şifa buluyordu sanki. yüzüne yaklaşarak dudaklarımı yanaklarına bastırdığımda kollarımı boynuna sardım ona sarıldım.

"teşekkür ederim çok teşekkür  ederim "diye fısıldadım.


*****************************************************************************************

GÜÇLÜ HAZANIMIZDA GELDİ. NASIL BULDUNUZ. BOL YORUM YAPMAYI VE BENİ TAKİP ETMEYİ UNUTMAYIN.

HAZAN-MPREGxBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin