Kaçamak

458 44 7
                                    

Şebnem ve Serhan zor olsa da hak ettikleri cezayı almış, çocuklar yavaş yavaş üzerlerindeki kara bulutlardan kurtulup kendi hayatlarına dönmeye başlamışlardı. Güven ve Neslihan ise anne babalığın yanında bir diğer sorumlulukları olan mesleklerine, hastaneye dönmüşlerdi. Bunca zaman yaşanan onlarca olayda bir dağı tırmandıktan sonra düzlüğe çıkmış gibi gözükseler de herkes durup dinlenirken onların yürümeye devam etmesi gerekiyordu. Çünkü anne baba olmak, yetişkin olmak ne yaşarsan yaşa bunu gerektiriyordu.

Telefonuna gelen mesajın üzerine Neslihanın ayakları onu âşina olduğu yere doğru götürüyordu. Terasın onlara özel olan, sessizliği ve huzuru kucaklayan bölümünde korkuluklara yaslanmış manzaraya doğru bakan sevdiği adamı gördü. Yanına gelmesine birkaç metre vardı ki Güven arkasını dönmeden "Hoşgeldin güzelim." dedi.

Yanına doğru adımlarken "Ses bile çıkarmadım, nerden anladın geldiğimi?" diye sordu Neslihan.

Güven kollarını sevdiğinin beline dolarken gözlerinin içine baktı. "Kokundan.." deyip sarılırken başını Neslihanın boynuna gömdü. Neslihan da nişanlısına sarılıp gözlerini kapatmıştı. Güvenin boynunda hissettiği nefesi kulaklarına dolan sesini beraberinde getirmişti. "Ben bu kokuyu her hücreme işledim, nerde ne kadar mesafede olsa tanırım."

Neslihan yanaklarına dolan kırmızılıktan bihaber Güveni kendinden ayırarak başını yana doğru eğerken yüzündeki gülümsemeyle gözlerini kaçırdı. "Uff Güven.." diyordu. Ettiği şikayetin şikayet olmadığını dili dışında her şeyi haykırıyordu.

Utancını baskılamak için konuyu değiştirerek ciddileşti. "Ee niye çağırdın beni buraya?"

"Niye çağırdım.. Özledim çünkü. Burnumda tütüyorsun çünkü."

"Aynı hastanede?" diye gözlerini açarak sordu.

"Evet.." derken Neslihanın saçını kulağının arkasına atıyordu. "Aynı hastanedeyiz ama sana doyamıyorum ki. Hem bu yeni bir şey değil bilmem farkında mısın Neslihan? 20 yıllık koca bir mesele. Koskocaman bir hasret."

"Peki Güven hocam. Ne istiyorsunuz, ne yapalım? Çocuk gibi saat başı burda buluşalım mı?" diye sordu gülerek.

"Hayır. Ama benim daha güzel bir fikrim var."

"Neymiş?" diye sordu Neslihan kaşlarını çatarak.

"Diyorum ki.. Eğer hastane sahibimiz canımız patronumuz izin verirse.. Hani şu hayal ettiğimiz bir kaçamak vardı.. Onu mu yapsak diyorum?"

Durup Neslinin gözlerinin içine baktı. "Sadece ikimiz." diye ekledi.

"Hmm.." diyerek düşündü Neslihan. "Bilmem ki.. Patron ne der, izin çıkar mı? Pek sanmıyorum açıkçası." derken dudaklarını büzmüş bu fikre onay vermiyordu.

"Bitanem.. İhtiyacın var." dedi Güven, gözlerinin içine bakarken elini tutmuştu. "Sana ihtiyacım var."

Nesli derin bir nefes verdi. "Haklısın Güven ama çocuklar.."

Güven Neslinin cümlesine devam etmesine izin vermeyerek sözünü kesti.
"Gayet iyiler Neslihan. Toparladılar, toparlıyorlar. Hem büyüdüler artık, birkaç gün uzaklaşmamızın onlara ne zararı var?"

Neslihanın gözlerinin içine öyle derin bakıyordu ki sadece böyle durup kalbiyle baksa, Neslihan kendini hafif çiseleyen yağmurun altında başını göğe kaldırıp ıslanırken damlalarda ona huzur yağıyormuş gibi hissediyordu. Güvenin ona aşk dolu bakışları, onun için bereketli ve sımsıcacık bir yağmur gibiydi. Yağmurda ıslanmayı herkes sevmezdi.. Ancak bu zevki tadabilenler bilirdi kıymetini.

GüvNes / One ShotsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin