Ezelden Âşina Ruhlar

732 41 10
                                    

Gözleri, gönülleri, gülüşleri, düşleri birbirine kavuşalı henüz çok da olmayan genç çift el ele sahil kenarında yürüyorlardı. Tanışalı daha eskiydi ama aralarındaki şeye aşk diyeli, birbirlerine gözleriyle haykırdıkları sevdalarını kelimelere dökeli henüz 1.5 ay oluyordu. Ama ne 1.5 ay... Sanki öncesinde ayrı geçen tüm yıllarının telafisini yapar gibi birbirlerinden hiçbir gün ayrılamıyor, kavuştuklarından beri koskoca dünya sadece ikisinden ibaretmiş gibi gözleri başka kimsecikleri görmüyordu. Yeni bir güne uyanmalarını anlamlı kılan en büyük şey her ikisi için de diğerini görecek olmaktı.

Neslihanın bunca yıldır yaşadığı boğucu hayatına derin bir nefes olarak Güven girmişti. Neslihanın hayatına karşı ördüğü ne kadar duvar varsa Güvenin yanında hepsi yerle bir oluyordu. Babasının çok sevdiği ve sevgiden kızına kör olduğu bir küçücük kız çocuydu Neslihan. Ama Güven sanki onu sadece çok sevmekle kalmıyor kalbinin derinlerinde gizlediği en ufak bir duyguyu bile görüyordu. Neslihan küçüklüğünden beri çok üşürdü, babasının hastanesinde kontrolünden geçtiği bir yığın doktor buna demir eksikliği diyordu. Ama Güven hayatına girdiğinden beri hem Neslihanı hem kalbini ısıtmıştı. Üşümek şöyle dursun Neslihan sevdiğinin yanında heyecandan boncuk boncuk ter döküyordu. Demiri hâlâ eksik miydi bilenmez ama artık aşk tastamamdı.

Güven... Anne babasının bile evlat diye istemeyip sokağa attığı, hayatı boyunca herkesin dışarıdan görüp yabani diye adlandırdığı biriydi. Kimse içine bakmayı denememişti, kimse adını ne kadar onurluca taşıdığıyla ilgilenmemişti; kimse neden doktor olmak istediğini, bir kuşa çocuğa kadına nasıl davrandığını merak etmemişti. Ama Neslihan Güvenin kimsesizlikle dolu hayatına girip her şeyi olmuştu. Neslihan kimse değildi Neslihan her şeydi. Neslihan yalan değildi tek gerçekti. Neslihan kayıp değildi Güvenin tek bulduğuydu. Güveni her şeyiyle Güven olarak gören tek kişiydi. Neslihan Güvenin adının anlamını, yüreğinin yufkalığını, gözlerinin içindeki o umutlu çocuğu, gamzesindeki gülümsemeye açlığı görmüştü. Neslihan hayatına girdiğinden beri yıllardır evsiz olan Güvenin artık bir yuvası vardı. İçinde kocaman bir boşlukla yaşadığı onca yıldan sonra içi Neslihanla dolmuştu. Neslihan hayatına girdikten sonra Güven hiç farkında olmadığı yaralarının bile kabuk bağladığını gördü. Ve anladı ki aşk iyileştirirdi.

Sessizlik içinde, bir elleri birbirinin parmaklarına tutunmuş diğer ellerinde ayakkabıları, yüzlerde tebessümle sahilin kumlarını hissederek yürüyorlardı. Huzur o an onlar için bundan ibaretti. Konuşmaya ihtiyaç duymadan birbirlerine bir şeyler anlattıkları kaçamak bakışları buluyordu arada birbirlerini. Yanında sevdiğinle, arkada dalga sesleriyle, yüzüne vuran rüzgarı ve kalbinin en derininde aşkı hissederek yürümek bu olsa gerekti.

Güven adımlarını yavaşlatıp durdu. Ayakkabısını kumların üzerine kendilerinden biraz uzağa fırlattı. Neslihanınkileri de onun elinden alıp kendininkinin yanına doğru attı. Boşta kalan eliyle de Neslihanın elini tuttu. Hiçbir şey demeden gülümseyerek bakıyordu sevdiği kıza. Tabii Neslihan da ona. Bir süre birbirlerinin gözlerinin içine baktıktan sonra Neslihan kızaran yanaklarıyla utanıp başını öne eğdi. Tekrar başını kaldırıp Güvene baktı.

"Bakmasan mı öyle artık Güven?" diyebildi zar zor.

"Nasıl bakıyormuşum ki?"

"Böyle işte" diyip kafasıyla Güvenin bakışlarını işaret etti. "Sanki benden başka bir şey görmek istemiyormuşsun gibi."

"Elimde değil ki... Senden başka bir şey görmek istemiyorum."

"Olsun yine de bakma... Utanıyorum işte yaa anlasana." diyerek gözlerini kaçırdı Neslihan. Güven ona öyle bakarken kafasını çeviremiyordu sanki. O bakışa alışmak ya da onu hiç kaybetmek istemiyordu.

GüvNes / One ShotsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin