Huzur

394 23 6
                                    

Kollarında en sevdiği ten, burnunda ezbere olduğu koku, etrafa saçılmış altın sarısı tel tel saçların arasında açtı gözlerini. Sımsıkı sarmıştı kollarında sevdiği kadını. Sanki birazcık gevşetse kayıp gidecekmiş gibiydi yine ellerinden. O da hiç rahatsız değildi kendisini saran bu sıkı kollardan. Aksine o kollara sarılmış, bacaklarını kendisine çekip küçülerek sevdiği adama iyice sokulup yaslanmıştı. Yıllarca tek başına dik durmak zorunda kaldıktan sonra artık birine sığınabilmenin huzuru uykuda bile yüzüne yansımıştı sanki kadının. Tebessüm eder gibi mi uyuyordu yoksa Güven doğrulup sevdiği kadının yüzüne bakarken onu öyle görmek istediği için mi öyle görüyordu bilmiyordu...

Tek bildiği şey dünyada bu yüzden daha güzel bir manzara bilmediğiydi, etraftaki her şeye kör olacaksın ama sevdiğinin yüzüne bir ömür bakacaksın deseler hiç tereddüt etmeden kavul ederdi bu teklifi. Zaten onu tanıdığı ilk günden beri tek dileği buydu ama hayat izin vermemişti o yüze doyasıya bakmasına, 20 koca yıl ayırıp çekip almışlardı sevdiğini kollarından. 20 yıldır uyandıkları evde Neslihan da huzur da yoktu.

İnsan yokluğunu bildiği şeyin varlığına hep daha sıkı tutunur, yoğun adı dilde olsa da damakta tadı alınmadıkca bilinmez acısı. Güven sevgi gibi huzuru da ilk kez Neslihanla tatmıştı. Şimdi ise onunla yeniden bulmuştu. Duygular insanlar için soyut kavramlardı ama ne kadar güzel duygu varsa Güven için hep Neslihanda somutlaşıyordu.

Neslihan Güvenin kollarında yavaşça yüzünü görebileceği şekilde döndü.  Güven bir süre uzun uzun düşüncelere dalıp sevdiğinin melekler gibi uyuyuşunu seyretti. Onu uyandırmadan yavaş yavaş saçlarını okşadı, yanağını sevdi...

Her şey bambaşka olsaydı nasıl olurdu diye kendini düşünmekten alamıyordu. Ya hiç ayrılmasalardı.. Bunu düşünmeye başlamak bile ayrı yük oluyordu omuzlarına, bu yükü taşımak çok zordu.. O yüzden düşünmemeye çalışmayı tercih ederdi. Aklına kaybettikleri, onsuz geçen 20 yıl geldikçe ciğerlerine çektiği nefes boğazını yakıyordu. Telafisi olmayan yüzlerce acı.. Neslihanın Güven yokken akıttığı binlerce gözyaşı kalbini sıkıştırıyordu. Kendini suçluyordu her seferinde... Onun çektiği hiçbir acıya engel olamadığı için, yanında olamadığı için... Tüm bu hisler gözlerine göz yaşı diye dolup onlardan kurtulmak ister gibi yanaklarından aktı. Yanaklarından akan birkaç yaş, zihninde gezen milyonlarca düşünceyle izliyordu şimdi sevdiğini...

Neslihan hissetmiş gibi yavaş yavaş araladı gözlerini. Gözlerini açar açmaz ona bakan bir çift kahverengi göze gülümsedi önce. Sonra o gözlerin nemli olduklarını fark etmiş olacak ki hafifce kaşları çatıldı. Refleks olarak kalkan eli sevdiği adamın yanağını buldu, baş parmağı en sevdiği vazife buymuşcasına ıslanmış yanaklarını kuruladı.

Merhametli sesiyle "Sevgilim.." dedi kadın.

Adam yanağındaki elin avucunu koklayarak uzunca öptükten sonra "Günaydın mis kokulum." dedi. Yüzüne tebessüm yerleştirmişti.

Kadın da adamın bu hareketiyle gülümsedikten sonra "Niye ağladın sen?" diye sordu.

Kadının gözlerine ruhunu görürcesine derinden bakarken sorusuna cevap verdi. "Baktığımda huzur bulduğum şu güzel gözlerinden akıttığın her bir göz yaşını silemediğim için, yorulduğun her bir günün sonunda seni kollarımda dinlendiremediğim için..." eğilip dudaklarından küçük bir öpücük aldıktan sonra devam etti "öptükçe hayat bulduğum şu dudaklarını gülümsetemediğim her an için, seni görmeden uyandığım her gün için..." diyerek iç çekti. "Daha sayayım mı? Benim ağlamak için çok nedenim var Neslihan. Benim nedenim de çok, suçum da... Ve hiçbir özür telafi edemeyecek bunların hiçbirini."

Neslihan dolan gözlerindeki yaşları bir çırpıda kovdu. Gülümseyerek yaklaştı Güvene. Alnını alnına yasladı "Senin varlığın telafi ediyor hepsini." dedi.

GüvNes / One ShotsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin