(14) "Hasret"

1K 134 20
                                    

Satır arası yorumlarınızı ve tepkilerinizi bekliyor olacağım...

İyi okumalar, sevgili dostlarım...

•••

Ve ay,
Yirirdi güneşini,
Kayboldu kendine bahşedilmiş olan karanlıkta.
Bulamadı kendine ait olan aydınlığı.

Ve güneş,
Kaybetti ışık verdiği ayı,
Yok etti kendi ışığında olan karanlığı.
Fark edemedi kendisinden sonra yok olmaya yüz tutmuş ayı...

___&___

İtalya

Valentina Hanım'ın telefonu çalınca eline alarak yabancı numaraya baktı. Türkiye numarası olduğunu fark etti. Camelia değildi, onun telefon numarasını kaydetmişti çünkü. Telefondaki kişiyi daha fazla bekletmeden açıp kulağına götürdü. “Evet,” dedi İtalyanca. “Hanımefendi, sizi hastaneden arıyorum. Kızınız Camelia Erva Testa için. En yakın zamanda size atacağımız konuma gelirseniz seviniriz.” Türkçe konuşmasına rağmen Valentina Hanım anlamıştı adamın ne dediğini.

“Neden? Camelia'ya bir şey oldu değil mi?” diye sordu anne içgüdüsü ile. “Kızınız bir kaza geçirdi. İsterseniz gelip daha detaylı bilgi alabilirsiniz.” Valentina Hanım'ın içinden bir şey koptu. Ne diyordu bu adam? Daha birkaç gün önce yanında olan kızına ne olmuştu? “Nasıl...” deyip sustu. Konuşamadı, kim böyle bir haber aldığında konuşabilirdi ki? Gözlerinden düşen yaşları bile hissetmemişti. “Ben sadece haber vermekle yükümlüyüm. Durumunun nasıl olduğu hakkında bir bilgim yok.” Valentina Hanım yere düştüğünde merdivenlerden kocası inmişti. “Ne oldu hayatım? İyi misin?” Kocasının sorusu ile ağzından bir hıçkırık koptu. “Camelia...” Antonio Bey kızının ismini duyunca kaşlarını çattı. Kavga etmiş olsalar bu kadar kötü olmazdı karısı. Zira endişeden, meraktan içi içini yiyordu ve karısına soramıyordu. “Evet hayatım, ne oldu?” derken bile korkuyordu. Bir sorunun olmasını istemiyordu, özellikle yaşanan şeylerden sonra yeni yeni iyi olmuşken tekrardan başa dönmek istemiyordu.

Valentina Hanım ise, daha kabullenemediği şeyi nasıl söyleyeceğini bilmiyordu. İnanmak istemiyordu, yalan olmasını istiyordu. Eğer yalan olsa şu an çektiği acıyı bile yok sayardı. Kızmazdı, yeter ki kızına bir şey olmasındı. “Kaza diyorlar, kaza geçirmiş.” Antonio Bey duyduğu şeyin gerçekliğini sorgularken kollarının arasına yığılan karısı ile kendine geldi. Karısı kollarında bayılmıştı, kızının kaza geçirdiğini öğrenmişti ve şu an sevdiği iki kadının da iyi olmadığını biliyordu. Karısını hızla kucağına alan Antonio Bey, şoförünün yardımı ile karsısını yerleştirip hastaneye götürdü. En azından yanında olan ve sevdiği kadın için bir şeyler yapmalıydı. Kızına şu an ulaşamıyorsa kızının annesini de sağ salim alarak yanına gitmeliydi. Çok endişeli, çok perişandı. Karısının son sözleri hâlâ aklındayken karısının durumunu merak ediyordu. Ne yapacağını şaşırmış, nasıl tepki vereceğini bilememişti. Tek bildiği çok acı çektiği ve çekeceğiydi.

Türkiye'den devam

Elijah ameliyat kapısının önünde dönüp dolaşırken ne yapacağını bilmiyordu. Çaresizdi, öyle ki, kendini kaybetmişti. Hissizdi, kendi duygularını bile hissedemiyordu. Tek düşündüğü içeride ölümle savaşan sevdiğiydi. Ameliyatı yapamazdı, istese yapamazdı ama istememişti. Bir de sevdiği kadının ameliyatına girip o acı dolu dakikaları yaşayamazdı. Onun kötü olduğunu fark eden Alparslan, Elijah'ın nöbeti olmadığını bahane ederel bir süre onu hastanenin bahçesinde sakinleştirmiş, telkin etmişti. Zira bu hâlde durmasına vesile olan Alparslan'dı.

AŞK-I REALEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin