(22) "Ayn- ı Rıza..."

189 25 1
                                    


Bölüm hakkındaki fikirlerinizi ve tepkilerinizi bekliyorum sevgili dostlarım.

Herkese iyi okumalar...

Bu arada Ayn- Rıza; Rıza gözü demek. Açılımı ise; Kusur görmeden bakan, muhabbetle bakan gözler anlamına geliyor.

___&___

“En acısı da, iç dünyada yaşanılan duyguların dış dünyaya yansımasıdır...”

S.N.Y.

“Uzaklaşıyorum, nereye gittiğimi bilmeden.
Vazgeçmeye çalışıyorum, sebebini söyleyemeden.
Gidiyorum senden, gitmiyorsun benden.
Gel diyemiyorum, gelmeyeceğini bildiğimden.

Git diyemiyorum, gitmene izin vermeyeceğimden.
Kal diyemiyorum öylece, kalmayacağını bildiğimden.
Ne diyeceğimi şaşırıyorum, sensizliğimden.
Nasıl davrandığım ise meçhul,  yokluğunu çektiğimden...”

Ölüm gibi yavaştı yazdıkları genç adamın, kalemi elinde çevirip çevirip yazdıklarına baktı öylece. Derin bir iç çekti sıkıntı ile. Baktı uzun uzun, hüzün dolu umutlarla. Bir yanı hâlâ çabalaması gerektiğini söylerken, diğer tarafı ile nasıl baskın geleceğini düşünüyordu. Olamıyordu, sevdiği olmadan yaşayamıyordu ama zorundaydı.

Keşke sarılabilse doya doya, kokusunu içine çekebilse, arı saçlarının tutamlarını parmaklarına dolayabilse, uzun uzun gözlerine bakabilse, baktıkça içindeki ruhun şeffaflığını görebilse...

Düşüncelerinin kaydığını fark edince silkelenmeye çalıştı, hem uzak kalmak istiyordu, uzak kalmayı düşünüyordu ama şimdi neler düşünüyordu öyle? Düşüncelerine bile sahip çıkamıyordu, nasıl uzak kalacaktı sevdiğinden.

Sıkıntı ile kalkıp üstündeki beyaz önlükten kurtuldu Elijah, yerine tekrar oturduğu sırada hâlâ düşüncelerinde sevdiği vardı. Bugün onunla birlikte ameliyata girecekti, umuyordu ki, her şey yolunda gitsin. Zira başka türlü ona destek olmak amaçlı yakın olmak zorunda kalacaktı ve bu da ondan uzak kalmasını engelleyecekti.
Aslında tamamen onun için uzak kalıyordu ama ona gidip bunu söyleyemezdi. Düşünce çukurlarında boğulmaya yüz tutmuşken kapısı çalındı. Başını iki elinin arasından çıkardı ve kapıya doğru, “Gel,” dedi.

Kapı açılıp içeri giren kişiye baktığında bu kişinin Camelia olduğunu fark etti. Camelia kapıyı kapatırken atik bir hamle ile yazılarını yazdığı defteri kapattı. O an oluşan gerginlik ve heyecanla ayaklandığı anda, “Hoş geldin.” Diyebildi sadece.

“Hoş buldum.” Camelia’nın sıcak tavrı ile içindeki adam delirmeye başladı. Uzak kalmalıydı, uzak kalmalıydı. “Oturmaz mısın?” diye karşısındaki koltuklardan birini işaret ettiğinde Camelia koltuğa oturdu. Elijah da Camelia’nın oturmasını bekleyip sonra oturdu.

“Kafeteryaya inip birer kahve içelim mi?” Camelia, Elijah’ın neler düşündüğünden habersiz masumca sormuştu sorusunu. Fakat hiç beklemediği bir şekilde Elijah’ın gözlerini kapattığını fark edince anlamazca ona baktı. “Bir sorun var mı?” diye sormakla yetindi.

Elijah ise, gözlerini kapatarak, “Şimdi sırası mıydı?” diye mırıldandı. Camelia tam duymadığı için, “Efendim?” deme gereksinimi duydu. Elijah ses vermedi, reddetse üzülürdü, kabul etse kendine verdiği sözü tutamazdı.

Madem her yol kapandı, Elijah da kendine yeni bir yol açardı! “Olur.” Dedi bir anda. Ayaklanınca Camelia da ayaklandı. “Bir sorun mu var?” diye sordu Camelia. Elijah’ın bu hallerine alışık değildi, ki Elijah böyle biri de değildi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 15 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

AŞK-I REALEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin