Bismillah :)
Keyifli okumalar🫶Belki inanırdım
Aşkı hiç bilmesem
Bu aşk değil savaştı sanki
Galibi sen, sebebi de senGüneşin ilk ışıkları, İstanbul Boğazı'na nazır pencerelerden süzülerek salonun içinde hafif bir aydınlık yarattı. Zehra, kanepede uyanırken gözlerini araladı. Başının altındaki yastık yumuşaktı, fakat gecenin ağırlığı hala omuzlarında hissediliyordu. Salonda tek başına olmadığını fark etti; Hande, kanepenin yanında yerde oturuyordu. Kafasını Zehra'nın ayaklarının dibine yaslamış, elleriyle Zehra'nın ayak bileklerini tutarak uyumuştu. Hande'nin yüzü yorgunlukla doluydu, gecenin büyük kısmını Zehra'yı izleyerek geçirmiş olmanın verdiği tükenmişlik belirgindi.
Zehra, hafifçe kıpırdadığında Hande de gözlerini açtı. Hande, Zehra'nın hareketini fark eder etmez sıçrayarak doğruldu.
"İyi misin Zehra? Başında ağrı var mı? Kendini nasıl hissediyorsun?" diye sorular yağdırmaya başladı. Elleri telaşla Zehra'yı kontrol ederken, Zehra'nın sakinliği dikkatini çekti. Zehra, dün geceki gibi sakindi. Sırtını kanepeye yaslayarak oturdu ve Hande'nin tüm endişelerine rağmen gayet sakin bir şekilde, "İyiyim," dedi. "Bir şeyim yok, iyiyim."
Hande, derin bir nefes alarak bağırdı. "Değilsin! Değilsin!" Ayağa kalktı, sinir krizi geçirmiş gibi ellerini saçlarının arasından geçirdi.
"Neyin var Allah aşkına? Konuşmuyorsun, yaşamıyor gibisin. Halin, bakışların, sesinin tonuna kadar farklı Zehra." Yanına gelip tekrar dizlerinin üzerine oturdu, elleriyle Zehra'nın kollarını tuttu. "Gözlerinin ışıltısı gitmiş. Gözlerin bana eskisi gibi bakmıyor. Lütfen söyle bana, neyin var senin? Benim yüzümden mi? Sebebi ben miyim?"
Zehra'nın yüzünde yavaşça yayılan bir gülümseme belirdi. Bu gülümseme, ruhundaki tüm yorgunluğu, kırgınlığı ve hayal kırıklığını gözler önüne seriyordu. "Sen desem, ne değişecek? Neyi değiştireceksin?"
Hande donakaldı. Yavaşça yere oturdu. "Seninle arama mesafe koymam yüzünden mi tüm bunlar?"
Zehra'nın yüzündeki gülüş, yavaş yavaş hayal kırıklığından başka bir şeyi yansıtmayan buruk bir tebessüme dönüştü. Derin bir nefes aldı, ağlamamak için kendini güçlükle tutarak, "Git Hande," dedi. Kanepenin üstündeki ellerini yumruk yaptı. Tırnakları, avuç içinin etini deldi. "Lütfen git, senden başka bir şey istemiyorum."
Hande, tekrar ayağa kalktı ve Zehra'nın ellerine uzanmaya çalıştı. "Ama ben seninle konuşmak istiyorum," dedi.
Zehra, ellerini geri çekti ve gözlerinde dolan ama akmayan yaşlarla Hande'ye baktı. "Sadece git."
Hande, derin bir acı ile yutkundu. "Peki," dedi, "Peki beni istemiyorsan gideceğim. Seni bana mecbur bırakamam. Varlığımla sana daha fazla rahatsızlık vermeyeceğim." Ellerini kucağına çekti ve yavaşça arkasını dönerek kalbine oturan acı ağırlıkla beraber odayı terk etti.
Salonda yalnız kalan Zehra, gözyaşlarına hakim olamayarak hıçkırıklara boğuldu. Gözlerinin önünde, Hande'nin çıkışını izlerken içindeki tüm duygular bir sel gibi boşaldı. Güneşin ilk ışıkları, buğulu gözlerinden akan yaşlarla birleşerek, salonda karanlıkla aydınlığın savaştığı bir gün doğumuna şahit oldu.
---
Sonraki günlerde işler daha da karmaşık bir hal aldı. Zehra, çıktığı her maçın ardından başarısızlıkla sınandıkça derin bir çöküş yaşadı ve kendi kabuğuna çekildi. Artık arkadaşlarıyla konuşmuyor, buluşmuyor, sosyal medyadan uzak duruyordu. Hande'nin nişanlanacağına dair haberleri gördüğünden beri bu durum daha da kötüleşmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NKBİ ~ gxg | hanzeh
Genç Kız EdebiyatıSöyle bana kalbim neden böyle yanıyor Senin yüzünü görünce?