we only said good-bye with words
i died a hundred times
you go back to her
and i go back to black***
sadece kelimelerle vedalaştık
yüz defa öldüm ben
sen ona geri döndün
ve ben de 'siyah'a geri döndümBu gece milli takım oyuncularının adına düzenlenen bir ödül gecesi vardı ve yedi olmadan Zehra'nın hazırlanıp evden çıkması gerekiyordu. Böyle günlerde normalde herkesten daha fazla heyecanlı olurdu ama bugün hareketleri oldukça yavaştı.
Büyük boy aynasının önünde durduğunda üzerinde parlayan görünmez taşlarla donatılmış sırt dekolteli uzun bir elbise vardı. Bu elbiseyi hevesle olimpiyat madalyası aldıktan sonraki ödül törenine giymek için tasarlattırmıştı fakat şu an üzerinde herhangi bir elbise varmış gibi hissiz duruyordu. İçinde rahattı ama içi rahat değildi. Küpelerini taktıktan sonra bakışları ağır ağır aynadaki yansımasını takip etti. Saçlarını arkaya taranmış ve at kuyruğu şeklinde sıkıca toplamıştı. Elbisesinin kolları bileğine kadar kollarını sararken eteği de arkasındaki halının üzerini örtüyordu. İnce topuklarının üzerinde bir Tanrıça gibi dikilirken yüzündeki kusursuz makyajını izledi. Bu donuk ifadesi için fazlasıyla güzeldi.
Dönüp yatağın üzerindeki ceketini ve küçük el çantasını alırken kendi kendine gülümsedi. Şu an kendini tam olarak kendi cenazesine katılıyormuş gibi hissediyordu. Tepeden tırnağa siyaha bürünmüştü tıpkı ruh hali gibi...
Yavaşça odasından çıkarak odanın ışığını kapatıp odayı da kendi beraberinde karanlığına kavuşturdu.
Hande bugün davete o adamla katılacaktı...
—
"İyi misin?"
Salih, Hande'nin son günlerdeki durgunluğuna anlam veremiyordu.
Hande, onuzlarını silkti. "Yorgunum sadece."
Salih, oturduğu yataktan kalkarak yavaşça boy aynasının önünde duran kadına yaklaştı. Sol omuzunun gerisinde durup ellerini Hande'nin yeni sırtına geçirmiş yakasını düzelttiği siyah takım ceketinin omuzlarına koydu. Hande açık bırakacağı papyonunu gömleğinin yakası boyunca düzeltirken bakışlarını aynadaki görüntüsüne kaydırarak Salih'in gözlerinde durdurdu. Oradan ise tıpkı onun üzerindekinin bir benzeri olan takımına indirdi. Ellerini ceplerine yerleştirirken aynaya karşı alayla gülümsedi.
"Çiftten daha çok ikiz kardeşlere benzedik."
"Bence çok havalı görünüyoruz," dedi Salih ve Hande'nin alaycı ses tonunu fark etmeyerek kafasını eğip omuzunu öptü.
"Bir smokinin kadına bu kadar yakışacağını hiç düşünmezdim," dedi ve Hande aynanın önünden, Salih'in avuçları arasından sıyrılıp kapıya doğru yürürken sevgilisini arkasında bıraktığını umursamadan odanın ışığını kapatıp onu gerisinde bıraktı.
"O zaman Angelina Jolie'yi Brad'le katıldığı davette hiç görmemişsin demektir."
Koridordan alaycı sesi duyulurken Salih kıskançlıkla yutkundu. Hande'nin bu tavrının Zehra'dan ötürü olduğunu biliyordu ancak uzaktan uzağa ona yıllarca aşıktı. Ona bu kadar yaklaşmışken Hande'deki sebep her ne olursa olsun bu fırsatı bir daha yakalayamayacağını biliyordu. Hande'nin niyeti karşı tarafı incitmek bile olsa Salih zamanla onu seveceğine inanıyordu. En azından buna inanmak istiyordu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NKBİ ~ gxg | hanzeh
ChickLitSöyle bana kalbim neden böyle yanıyor Senin yüzünü görünce?