Hepinizi seviyorum minnoşlarım🥹 Hikayeyi özlediğinizi bildiğim için uzatmadan bölüme geçelim😂🫀
Sağanak yağmur, Beykoz sahilini döverken Hande, Zehra'nın beline sıkıca sarılmış, onu arabasına doğru taşıyordu. Zehra'nın yüzü ifadesizdi, gözlerinde donuk ve korkutucu bir sessizlik vardı. Yaşadığı acılar ve keder, sessizliğiyle daha da derinleşmişti. Hande ne derse desin, Zehra bir kukla gibi tepkisizdi, Hande'nin yönlendirmelerine uyum sağlıyordu.
Hande'nin kalbi korkuyla atarken, Zehra'nın içindeki boşluğu ve acıyı anlamaya çalışıyordu. Yağmur hızla şiddetlenirken, Hande'nin içindeki korku da şiddetleniyordu. Hande Zehra'ya sorduğu hiçbir soruya cevap bulamıyordu. Zehra'nın yüzünde, derin bir kederin üstünü maskeleyen buz gibi bir kayıtsızlık vardı. Bu keder, yüzündeki her çizgide, her bakışta donmuştu.
Hande, Zehra'yı dikkatlice arabaya oturttu. Ardından, kendi koltuğuna geçmek için hızla arabanın etrafını dolaştı. Yağmurdan sırılsıklam olmuştu; saçlarından ve ellerinden hala damlalar süzülüyordu, fakat Hande bunun farkında değildi. Tek hissettiği şey, Zehra için duyduğu derin korkuydu.
Arabayı çalıştırmadan önce, Hande Zehra'nın ısınması için arabanın ısıtıcısını sonuna kadar açtı. Zehra'nın koltuğunun ısıtıcısını da ayarladıktan sonra, arka koltuktan getirdiği havluyu hızla alarak Zehra'nın omuzlarına bıraktı. Islak saçlarını, yüzünü ve omuzlarını nazikçe kuruladıktan sonra, arka koltuktan aldığı kapüşonluyu Zehra'nın üzerine giydirdi. Zehra, küçük bir çocuk gibi her hareketine uyum sağlıyordu, kayıtsız ve sessizdi.
Hande, Zehra'nın gözlerine bakarak, gözlerinde çaresiz bir ifade ile konuştu. "Zehra, lütfen... Ne oldu sana? Bana bir şey söyle."
Arabayı çalıştırdı ve hızla yola çıktı. Yağmurun sesi, arabanın içinde yankılanırken, Hande'nin zihni Zehra'nın bu haliyle meşguldü. Zehra'nın bu durumu, Hande'nin içini parçalıyor, onu çaresiz bırakıyordu. Zehra, başını arabanın camına yasladı ve suskunluğunu koruyarak dışarıyı izlemeye devam etti. Hande'nin sorularına cevap vermiyordu. Saç diplerinden süzülen damlalar, Hande'nin kurulamasına rağmen alnına ve oradan yüzüne doğru iniyordu. Zehra'nın içindeki hayal kırıklığı, kırgınlık ve derin üzüntü, yağmur damlalarına karışarak sessizce yanağından süzüldü.
Hande, gözleri yolda, korku ve endişeyle araba kullanırken, Zehra'nın bu gözyaşını fark etmedi. Tıpkı, Zehra'nın bu hale gelmesine sebep olan acıları zamanında görmediği gibi, bu gözyaşını da fark edemedi.
---
Araba, Zehra'nın evinin önünde durduğunda Hande'nin içindeki endişe daha da büyüdü. Arabadan hızla inerek Zehra'nın kapısına koştu ve onu da arabadan indirdi. Zehra, adeta bir kukla gibi, Hande'nin yönlendirmelerine uyum sağlıyordu. Hande, Zehra'nın çantasından anahtarı almayı düşündü, fakat kapıya yaklaştığında kapının kilitli olmadığını fark etti. Zehra, kapıyı kilitlemeden gitmişti. Bu, Hande'nin içindeki korkuyu daha da derinleştirdi.
Eve girdiklerinde, Hande doğrudan Zehra'yı ikinci kata, onun odasına çıkardı. Zehra'nın sessizliği ve kayıtsızlığı Hande'nin yüreğini parçalarken, onu banyoya götürdü. Duşa kabindeki sıcak suyu açtı, buharın her yeri sarmasını sağladı. Bir yandan da havluları hazırlıyordu. Kendi üzerindeki ıslanmış tişörtü ve pantolonunu çıkarıp beyaz atleti ve boxer kiloduyla kaldı. Zehra'nın üstündekileri dikkatlice çıkardı; Zehra, bu süreçte tamamen kayıtsızdı.
Zehra sessizce kabine girdi ve Hande'nin onu yıkamasına izin verdi. Hande, genç kızı yıkarken gözyaşlarına engel olamıyordu. "Lütfen, bana ne olduğunu söyle," dedi, sesi titreyerek. Zehra'nın bu hali, Hande'nin içini acı ve vicdan azabıyla dolduruyordu. Hande, gözyaşları içinde Zehra'yı yıkarken, içindeki suçluluk hissi daha da büyüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NKBİ ~ gxg | hanzeh
ChickLitSöyle bana kalbim neden böyle yanıyor Senin yüzünü görünce?