*5*

1.4K 147 40
                                    

:)

Beraber otel odasından çıktıklarında Hande tamamen giyinikti. Zehra ise üzerini değişmek için koşturarak kendi odasına gidiyordu. O esnada da tam asansörden yeni çıkan Simge ve Ebrar yanlarından hızla geçip giden bir adet Zehra Güneş ve onun peşinden ağzı kulaklarında salınarak gelen Hande Baladın'la karşılaştılar.

"Üzerimi giyinip hemen çıkıyorum beni burada bekle," dedi Zehra, odaya girip diğer iki arkadaşının şaşkın gözlerle ona bakakalmasını umursamadan.

"Hayatım seni beklemekle geçiyor zaten Wilma. Biraz daha beklerim sorun yok."

Hande'nin cevabıyla Ebrar anında yüzünü takım arkadaşına döndü. Simge zaten ilk andan itibaren Hande'nin tepkilerini izliyordu.

"Gözlerin ayaklandı Zehra'nın peşinden gidiyor kanka artık bir bize de baksan ya."

Ebrar'ın yorumuyla Hande sırıtırken Simge kaşlarını çatarak kafasını salladı. Hande sağına doğru eğilmiş ona ait olan bol tişörtüyle odasına giren Zehra'nın peşinden bakıyordu. Ebrar'ın soktuğu laf üzerine bakışlarını kapıdan çekerek arkadaşına döndü. "Geceniz nasıl geçti?" diye sordu, Simge'yle göz göze gelip gülümserken.

"Sizinki kadar iyi geçmediği ortada halime baksana."

Ebrar, eliyle üzerine dökülen kokteyllerden gökkuşağına dönen tişörtünü gösterdi.

"İçen kusan kim varsa onca kalabalık içinde beni bulup safra kesesindekileri üzerime boşalttı dün."

Hande, Ebrar'ın isyanı üzerine kafasını geriye atıp kahkaha patlattı. Dün geceyi çok fazla hatırlamıyordu ancak Zehra'nın yanında uyuduğu için zihninde görüntüleri olmasa bile hayatının en güzel gecesini geçirmişti. Dolayısıyla Ebrar'a hak vermiyor değildi.

"Aslan sana ufaktan ayar olmuş haberin olsun."

İşte bu duydukları kaşlarını derinden çatmaya yeterliydi. Doğrudan öfkeyle Ebrar'a baktığında Simge sanki ne olacağını sezmiş gibi öne geçerek elini Hande'nin omuzuna bıraktı ve gözlerini belerterek Hande'yi köpürmeden önce sakinleşmeye zorladı.

"Ne oluyor ya? Ne bu tepkin?"

Ebrar çok fazla umursamaz olabilirdi ancak salak değildi. Hande'yle Zehra arasındaki gereksiz sürtüşmenin, samimiyetin farkındaydı. Defalarca da Zehra'yla bu konu hakkında konuşmuştu ancak ne yazık ki arkadaşı her defasında inkar ediyordu. Gerçi Zehra'nın asla yalan söyleyemediğine binlerce kez şahit olmuştu Ebrar bu yüzden de aklına gelen şey onu endişelendirmiyor değildi.

"Hande sen Zehra'ya aşık mısın?"

Doğrudan sormuştu sorusunu. Hande, gözlerini devirip hâlâ duyduğu ismin etkisiyle somurturken öfkeden titreyen sesiyle, "Yok öyle bir şey," diye tısladı. "Ayrıca Aslan kim oluyor da bana kuruluyor?"

Simge oflayarak geri çekildi. Hande yaşadığı duyguyu hem kendine saklamak için uğraşıyor hem de aynı zamanda her şeyi açık ediyordu.

"Ben hazırım."

Zehra, üzerinde kırmızı elbiseyle kapıdan çıkarak onlara doğru geldiğinde Hande az önceki öfkesini unutarak oklava yutmuş gibi dimdik kaldı. Yüzünde şaşkınlıktan donan gergin bir ifade vardı ama gözleri de aynı zamanda heyecanla parlıyordu.

"İki dakika kızımı sizinle bıraktım suratını çarşamba pazarına dönüştürmüşsünüz. Ne bu kızın hali?"

Yanına gelir gelmez Zehra elleriyle Hande'nin yanaklarını okşayarak sağ koluyla beline sarıldı. Yüzünü kızlara dönüp doğrudan Simge'ye baktı, sonra ise bakışlarını öldürücü bir ifadeyle ona bakan Ebrar'a döndü. "Ne?" dedi, Ebrar'ın neye kızdığının gayet farkındayken.

"Bakıyorum beni koltuğumdan kaydırmayı başarmış."

Ebrar, dudaklarını çocuk gibi büküp yüzünü asınca Zehra daha fazla kayıtsız kalamadı. Anında boşta kalan elini uzatarak en yakın arkadaşının omuzunu sıktı.

"Sen benim kardeşimsin Karakurt'um."

"Peki o kim?" dedi Ebrar, anında kaşlarıyla Hande'yi işaret ederek. Yüzü hâlâ asıktı.

Zehra, dönüp Hande'ye baktığında göz göze geldikleri an gülümsedi. Elini farkında olmadan kalbinin üzerine bırakarak, "O da benim aşk kadınım Baladın'ım," dedi.

"Ooo."

Ebrar'ın sataşmaları bu şekilde koridorun ortasında durmaya devam etselerdi akşama kadar sürerdi. Zehra bunu iyi biliyordu bu yüzden de Hande'nin elinden tuttuğu gibi onu da peşinden asansöre doğru çekti.

"Nereye?" diye sordu Simge, dakikalardır sessiz bir şekilde ikiliyi gözlemliyordu.

Zehra, gülümseyerek yüzünü ona dönüp, "Hande beni gezdirecekmiş," dediğinde Simge kafasını sallayarak gülümsedi.

"İyi eğlenceler size."

Kızlar asansöre binip gittiklerinde Ebrar doğrudan gözü kapalı bir şekilde odasına uyumaya gitti. Simge ise düşünceler içinde konuşup fikir alışverişi yapmak için Eda kaptanın odasının yolunu tuttu. Hande'nin bu hallerini hiç iyi bulmuyordu...

——

"Acıkmışım," Hande büyük bir iştahla uzun zaman sonra tabağındakilere saldırırken Zehra ağzı açık bir şekilde onu izliyordu. Gezmeye gitmeden önce otelin yakınlıklarındaki sahil restoranında kahvaltı yapmaya karar vermişlerdi. Şimdi de Hande gözlerinin önünde balıyla aşk yaşıyordu.

"Sen acıkmadın mı?"

Hande, dolu ağzıyla bir anda hamster gibi şaşkın bir biçimde önünde oturan oda arkadaşına bakakalırken, oda arkadaşı da aynı zamanda keyifli bir gülümseyişle onu izliyordu.

Zehra, bir anda elini uzatıp başparmağıyla Hande'nin dudağının altındaki balın parlak izini sildi. Bazen gözlerinin önündeki dünya tatlısı varlığın sevimli küçük kızı olduğunu düşünüyordu. Bazense o küçük varlık birden bire büyüyüp olgunlaşıyor ve olması gereken yerde en büyük desteğini ona hissettiriyordu. Hande kesinlikle Zehra'nın ihtiyacı olan bir arkadaştı onun için. Yanında huzur bulmadığı tek bir an bile yoktu.

Kahvaltı keyifli bir şekilde sürüyordu. Hande, hızlı hızlı yediğinden dolayı tıkanmıştı. Zehra karşısında nazik bir şekilde diyetini hiç bozmadan küçük dilimlerle kahvaltısını yaparken Hande de keyifle onu izliyordu.

"Sanırım dünyanın en güzel kızı şu anda bu restoranda."

"Nerede?" dedi Zehra, bu sefer de o şaşkın bir şekilde kafasını kaldırıp Hande'ye baktı.

"Çok dikkatli bakmadan yavaşça sağına dönersen onu görebilirsin."

Zehra bir an için kaşlarını çatarak elindeki küçük çatalı tabağına bıraktı ve bir anda küt diye kafasını sağına döndü.

Karşısında iri bir duvar aynası vardı ve döner dönmez aynadaki yansımasıyla karşılaşarak çatık kaşları geniş bir gülümseyişle havaya kalktı.

"Senin bu minnoşluğunu ne yapacağız biz böyle?"

Neşeli bir şekilde önüne dönüp Hande'ye baktığında kısa bir anlığına yeniden gözlerini kısarak kafasını hafifçe sağ omuzuna doğru yatırdı.

"Herkese tatlı dilinle böyle mavi boncuk dağıtıyorsun değil mi?"

Hayır dercesine kafasını salladı Hande ve sırıtırken uzanıp işaret parmağını Zehra'nın burnuna sürdü.

"Sadece Güneşime özel."

"İyi, zaten dünden beri sinirliyim sana. İyi yırttın bak."

Yeniden kaşlarını çatmak sırası Hande'deydi. Bakışlarını Zehra'nın gözlerinden çekip peçetenin üzerinde duran eline kaydırdığında kısık bir sesle, "Aslanla planını bozduğum için mi bana sinirlisin?" diye sordu.

"Aslan da kim oluyor? Ben gereksiz yere eğlencelerde alkolün dozunu kaçırıp formunu korumadığın için sana sinirliyim."

"Yani beni düşündüğünden?" dedi Hande ve şapşal bir sırıtışla bakışlarını yeniden Zehra'nın gözlerine kaydırdı.

"Evet şapşal, hadi kalk şimdi de beni gezdirme zamanın."

NKBİ ~ gxg | hanzehHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin