Yunho gözlerini aralayıp gülümsedi. Esneyerek doğruldu, bugün izin günüydü ve biraz dinlenme fikri hoşuna gidiyordu.
Yataktan kalkıp kısa bir gerinmenin ardından odasından çıkıp önce Eunae'yi kontrol etti. Küçük kızının hâlâ mışıl mışıl uyuduğunu gördü ve sevecen bir bakışla onu izledikten sonra sessizce odadan çıktı.
Elini yüzünü yıkayıp mutfağa doğru ilerlerken, içeriden gelen konuşma seslerini fark etti. Sesler netleşmeye başladıkça, Eunae'den bahsedildiğini duydu ve adımlarını yavaşlatarak kapının ardında durdu, konuşmaları gizlice dinlemeye başladı.
"Ama yalnız gitmek istemiyorum..." dedi Yeosang oflarken.
"Anlıyorum, bebeğim. Ama Eunae'yi öylece bırakamayız, değil mi? Yunho çalışıyor ve sadece biz varız."
O sırada Yeosang derin bir iç çekti.
Yunho'nun yüzünde şaşkın bir ifade belirdi, ne hakkında konuştuklarını anlamaya çalışıyordu.
İkisi de sustuğunda, Yunho sessizce mutfağa girdi. Jongho, onu görünce hafifçe boğazını temizleyerek Yunho'ya gülümsedi. Yunho'nun içeri girdiğini fark eden Yeosang da başını kaldırdı, ifadesi biraz şaşkındı.
Hiçbir şey olmamış gibi davranırlarken Yunho, masaya oturdu ve onların yüzlerine baktı, bir şey anlamak umuduyla.
...
Yunho, Eunae'nin elbisesini nazikçe düzelterek ona sevgi dolu bir gülümsemeyle baktı. "İşte, hazırsın. Çok güzel oldun."
Eunae, babasının yanağına tatlı bir öpücük kondurduktan sonra mutlulukla ayakkabılarını giydi.
Beraber dışarı çıktıklarında Eunae neşeyle zıplayarak önden yürümeye başladı. Yunho, arkasından seslendi, "Elimi tut, karşıya geçeceğiz."
Eunae hemen babasının dediğini yaparak küçük elini Yunho'nun büyük eline kenetledi. İkisi beraber karşıya geçerken, Yunho, Yeosang ve Jongho'nun konuşmalarını düşünüyordu. Kafasını salladı ve daha fazla düşünmemeye çalıştı.
Bugün Yunho'nun izin günüydü ve Eunae ile vakit geçirmek istiyordu. Sokakta yürürlerken güneşli havanın tadını çıkaran diğer insanlara göz gezdirdi. Eunae'nin yanındaki mutluluğu, Yunho'ya da yansıyordu. Parka doğru yürüdüler, etraflarında ağaçların altında gölgeye kaçmış insanlar, bisiklete binen çocuklar ve köpeklerini gezdirenler vardı.
Eunae, parkın girişinde Yunho'nun elini bırakıp koşturmaya başladı. Yunho, onun neşeyle sağa sola koşturmasını izlerken hafifçe gülümsedi. "Eunae, çok uzağa gitme!"
Eunae, babasına dönüp küçük ellerini havaya kaldırarak "Tamam, baba!" diye seslendi ve oyun alanına doğru yöneldi. Yunho, bir bankta oturup kızını izlemeye koyuldu, onu bu kadar mutlu görmek kalbini ısıtıyordu.
Yunho kızını parkta neşeyle oynarken izliyordu. Eunae, koşarak yanına geldi ve heyecanla seslendi, "Baba!" Ardından küçük parmağıyla parkın öbür ucunu işaret etti. "Bu bana oyuncak veren abi değil mi?"
Yunho, Eunae'nin gösterdiği yöne baktı ve orada Mingi'yi gördü. Ardından başını sallayarak onayladı. "Evet, o Mingi."
Eunae'nin gözleri parladı. "Yanına gidebilir miyiz? Köpeğini gezdiriyor olmalı. Baksana, köpeği var."
Yunho gülümsedi ve yeniden başını salladı. "Tabii, gidebiliriz."
Eunae, babasından izin aldıktan sonra büyük bir heyecanla Mingi'nin yanına koştu. Yunho, peşinden ağır adımlarla ilerlerken Mingi de onları fark etti ve gülümseyerek köpeğini yanına çekti. Eunae, Mingi'ye doğru yaklaştığında sevinçle ellerini çırptı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Douceur | Yungi
FanfictionJeong Yunho, kızı Eunae ile birlikte zorluklarla boğuşan bir iş adamıdır. Maddi sıkıntılar içinde sıkışıp kalmışken, hayatları zengin bir grafik tasarımcı olan Song Mingi'nin ansızın karşılarına çıkmasıyla her şey değişir.