24

65 16 9
                                    

Sabaha karşı, hava henüz aydınlanmamıştı. Yunho gördüğü kabus nedeniyle gözlerini araladı. Gözleri yorgunluktan ve uykusuzluktan dolayı hafifçe kızarıktı.

Derin bir nefes alıp yatağından doğruldu, sessiz adımlarla odasından çıktı. Eunae'nin odasına doğru ilerledi. Kapıyı sessizce açtı ve odanın içine baktı. Küçük kızın sessizce uyuduğunu görmek biraz olsun huzur verdi ona.

Yanına oturdu ve sevgi dolu gözlerle Eunae'yi izledi. Küçük kızın yanakları hafifçe kızarmıştı, nefes alışını dikkatle dinledi. Nazikçe elini kaldırarak Eunae'nin yumuşak yanaklarını okşadı. Saçlarına uzanıp bir öpücük kondurduğunda, Eunae mırıldanarak diğer tarafa döndü.

Yunho gülümseyerek ayağa kalktı, diğerlerini uyandırmamaya özen göstererek odadan çıktı. Balkona doğru ilerledi, hafif rüzgarın saçlarını dalgalandırdığını hissetti. Kafasını kaldırdığında yerinden sıçradı.

Mingi, balkonun köşesinde oturmuş, bir sigara dumanıyla dalgın dalgın uzaklara bakıyordu. Yunho'nun ani tepkisiyle irkildi ve ona doğru döndü. Sonradan Yunho'ya bakarken gülümsedi.

Yunho iç çekerek kapıyı geri kapattı ve Mingi'nin yanına oturdu. "Koltuklara oturmak yerine neden yere oturuyorsun?"

"Burası daha rahat."

Yunho kafasını sallayıp gözlerini Mingi'ye dikti. Bir süre sessizce oturdular, ardından Mingi Yunho'ya döndü. "Neden uyumuyorsun?"

"Uyuyordum... Kabus görünce yatamadım. Eunae'yi kontrol ettim."

Mingi kafasını anlayışla salladı. Yunho merakla aynı soruyu sordu, "Sen neden uyumadın?"

"Sürekli böyleyimdir. Sabaha karşı uyurum." diye yanıtladı Mingi, derin düşüncelere dalmışçasına.

Yunho bir süre sessiz kaldı, sonra Mingi'ye baktı. "Neden?" diye tekrarladı sorusunu.

Mingi cevap vermek yerine sadece gün doğuşunu izledi. Yunho da fazla zorlamak istemedi.

Aralarındaki sessizlik bir süre devam ederken, "Teşekkür ederim," dedi Mingi aniden.

Yunho kaşlarını çatarak kafasını Mingi'ye çevirdi. "Ne için?"

"Anlatmaya zorlamadığın için," gülümsedi Mingi. "Ayrıca benimle kaldığınız için. Eunae ve senin geldiğin günden beri yüzüm gülüyor. Sadece benim değil, çalışanlarımın da yüzü gülüyor. Eunae eve mutluluk getirdi."

Yunho gülümsediğinde, sanki biraz rahatlamış gibiydi. Aslında, Eunae ile burada durduğu sürece sadece rahatsızlık verdiğini düşünüyordu.

"Ben de teşekkür ederim." dedi Yunho, tedirgin bir şekilde başını Mingi'nin omzuna yaslayarak devam etti. "Senin sayende Eunae mutlu. Her şey için teşekkür ederim."

Mingi gülümseyerek omzunda yatan Yunho'yu nazikçe kaldırdı ve Yunho'nun meraklı bakışlarını umursamadan kollarını ona doladı. Çenesini Yunho'nun omzuna yasladı.

Bir süre öyle sessizce durdular. Mingi, biraz geri çekildiği sırada, içinden geçen duyguları dizginleyemedi ve ani bir kararla dudaklarını Yunho'nun boynuna dokundurdu.

Bu beklenmedik temasla Yunho, şaşkınlıkla geri çekildi ve Mingi'yi hızla ittirerek kendisinden uzaklaştırdı. Mingi, dudağını dişleyerek gülümsemesini gizlemeye çalıştı.

Yunho yutkunurken, dışarıya bakmaya devam etti. Gözleri uzaklara dalmıştı, içinde karmaşık duygular vardı. Mingi'nin ani hareketiyle karışan hislerini toparlamaya çalışıyordu.

Yunho, stresle elleriyle oynarken, beklenmedik bir sıcaklık hissiyle başını kaldırdı. Mingi'nin elini fark ettiğinde, dalgın bakışlarını Mingi'ye çevirdi.

Douceur | YungiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin