33

49 15 0
                                    

Yunho banyodan çıkıp koridora adım attı. Saçlarından hâlâ damlayan su, omzunun ucuna süzülürken, banyo buharı arkasından ince bir sis gibi dağılıyordu. Yavaşça yatak odasına ilerledi. Gözleri, derin bir uykuya dalmış olan Mingi'ye takıldı. Yorganın altında büzülmüş ve yüzündeki huzurlu ifadeyle derin bir rüya alemindeydi.

Yunho, yatakta kıvrılmış yatan sevgilisine sırıtarak yaklaştı ve ıslak saçlarını Mingi'nin yüzüne doğru salladı. Mingi, yüzüne düşen soğuk su damlalarının etkisiyle hafifçe irkildi ve kaşlarını çatarak elini yüzüne götürdü. "Hay... Bu ne?" diye mırıldandı uykulu bir sesle, gözlerini tam açamadan yüzündeki suyu silmeye çalıştı.

Yunho, bunu devam ettirmekten keyif alarak, yeniden saçlarını Mingi'nin yüzüne doğru yaklaştırdı. Bu kez, Mingi aniden Yunho'nun kolunu tutarak onu kendisine doğru çekti ve bir hamlede Yunho'yu yatağa oturttu. "Beni rahat bırak, seni deli." dedi gülümseyerek, kollarını Yunho'ya dolarken.

Yunho, bir anlık şaşkınlığın ardından, Mingi'nin kollarında hafifçe geriye yaslandı. "Tamam, tamam. Ama kalkman gerek, uyuşukluk yapma." dedi, Mingi'nin kollarından kurtulmaya çalışarak.

Mingi, Yunho'nun bu çabasına direndi ve onu bırakmak istemedi. "Hayır, biraz daha uyuyalım." dedi inatla, gözlerini kapatıp Yunho'nun boynuna iyice sokulurken.

Fakat Yunho, zorla kalkarak Mingi'yi de yanına çekti. "Artık kalk." dedi, onu hafifçe ittirerek banyoya yönlendirdi. Mingi, uykulu bir şekilde banyoya doğru ilerlerken, Yunho gülümsemeyle onu izledi.

Yunho, Mingi'nin banyoya gitmesini izledikten sonra Eunae'nin odasına yöneldi. Kapıyı yavaşça aralayıp içeri girdiğinde, kızının zaten uyanmış olduğunu ve yatağında sessizce oynadığını gördü. "Günaydın, meleğim." dedi usulca. Eunae, babasının sesini duyunca ona döndü ve geniş bir gülümsemeyle karşılık verdi.

Yunho, Eunae'nin yanına yaklaşarak ona kıyafetlerini seçmede yardımcı oldu. Dolabın önünde durup, sevimli bir elbise seçti ve Eunae'ye giydirdi. "Bu elbise sana çok yakışacak." dedi tatlı bir sesle, kızının küçük bedenine elbiseyi dikkatle giydirirken. Eunae, babasının bu ilgisi karşısında mutlu bir şekilde gülümsedi ve elbiseyi üzerine geçirince heyecanla aynaya baktı.

Yunho, Eunae'nin saçlarını da özenle topladı. Onun minik yüzüne uygun bir saç modeli seçerek, saçlarını nazikçe taradı ve tatlı bir toka taktı. "İşte oldu, prenses gibi oldun." dedi, Eunae'nin yüzündeki sevinç dolu ifadeyi izlerken. Eunae, babasının bu övgüsü karşısında sevinçle başını salladı ve aynadaki yansımasına bir daha baktı.

Birlikte, mutfağa doğru ilerlediler. Kapıdan girdiklerinde, Soojin'in hazırladığı nefis kahvaltı masası onları karşıladı. Yunho ve Eunae dolu masaya bakarken, Soojin'e teşekkür ettiler.

Yunho, Eunae ile masada Mingi'yi beklerken, masanın kenarına oturup kahvaltıyı hazır hâle getirdi. Bir süre sonra, Mingi de banyodan çıkıp onlara katıldı. "İyi ki beklemişsiniz." dedi, gülümseyerek masaya yaklaşırken.

"Tabii ki bekledik."

Hepsi birlikte, keyifli bir kahvaltı yaptı. Kahvaltı boyunca Eunae, masadaki çeşitlerden tatlı bir iştahla tattı. Kahvaltı bittikten sonra, Yunho ve Mingi, Soojin'in ısrarlarına rağmen bulaşıkları toparlamaya yardım ettiler.

Bulaşıkları bitirdikten sonra, Yunho ve Mingi işe gitmek için hazırlanmaya başladılar. İlk hazırlanan Mingi oldu. Evin içinde Yunho'yu göremeyince, salondaki koltuğa oturup beklemeye başladı. Telefonunu çıkarıp birkaç mesaj kontrol etti. O sırada, elinde sevdiği peluşuyla Eunae, yavaşça yanına geldi.

Eunae, yavaşça koltuğa çıkıp Mingi'nin kucağına oturdu. Peluşunu sıkıca tutarak, Mingi'ye yaslandı. O sırada Mingi, telefonu bırakıp tüm dikkatini Eunae'ye verdi.

Douceur | YungiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin