25

73 19 4
                                    

Yunho, sabahın ilk ışıkları odanın içini doldururken gözlerini araladığında, hemen yanında yatan Mingi'ye baktı ve istemsizce gülümsedi. Yan tarafında hissettiği sıcaklık ona dün geceyi hatırlattı. Mingi, uyuyamayan Yunho'ya eşlik etmek için yanında uyumuştu. Bu düşünceyle içi ısındı ve rahat bir nefes aldı.

Yunho hafif bir hareketle doğrulunca, Mingi de uykusunun ortasında derin bir nefes alarak gözlerini araladı. Göz kapakları hâlâ uykunun ağırlığını taşıyor, uykusuzluktan yorgun düşen bedenini toparlamaya çalışıyordu. Uykulu bir hâlde, Mingi yavaşça Yunho'nun üzerine doğru eğildi ve başını Yunho'nun omzuna bıraktı.

Mingi'nin gözleri tekrar kapanmaya yüz tutarken, Yunho'nun yüzünde yayılan geniş bir gülümsemeyi fark etti. Bu gülümseme, Mingi'yi de etkiledi. Yunho'nun gülüşünü duymak, onu mutlu ediyordu.

"Gülüşünü yerim." diye mırıldandı Mingi, uykulu sesiyle. Gözlerini tekrar kapatmadan önce bir gülümseme belirdi dudaklarında, sanki Yunho'nun kahkahası ona uyandırıcı bir müzikmiş gibi geliyordu.

Yunho, bu tatlı sözler karşısında bir an duraksadı. Bu kısa andan sonra, kendine gelerek hafifçe Mingi'yi dürttü. Mingi'nin sıcak bedeni, onu biraz daha bu anın içinde kalmaya zorlasa da, Yunho'nun sorumlulukları aklından çıkmıyordu.

"Hadi, kalk. İşe gideceğiz."

Mingi, göz kapaklarını isteksizce açtı, karşısında Yunho'nun yüzündeki kararlılığı görünce hafif bir homurtuyla doğrulmaya çalıştı. Uykunun sıcaklığından zorla ayrılan bedeni, yatağın dışına adım atmakta isteksizdi.

Gözlerini tam olarak açamadan, dudaklarını çocukça bir şekilde öne uzattı, Yunho'nun dikkatini çekmek istercesine.

Yunho, Mingi'nin bu hareketine karşı koyamadı ve yüzünde beliren bir gülümsemeyle eğilerek ona nazik bir öpücük verdi.

Mingi, Yunho'nun bu öpücüğünden sonra nihayet kalkmaya karar verdi. Bedeni hâlâ uykunun ağırlığı altında olsa da, bu öpücük, onu tamamen uyandırmaya yetmişti.

Yataklarından kalktıktan sonra, her biri sırayla banyoya gidip sabah hazırlıklarını yapmaya başladı. Mingi banyoya ilk girerken, Yunho yatakta biraz daha vakit geçirdi. Mingi'nin banyodan çıkışını duyduğunda, Yunho da kalkıp banyoya geçti. Diş fırçalarının sesi ve suyun akışı, odanın içindeki sessizliği nazikçe bölüyordu.

Yunho banyoda hazırlandıktan sonra Eunae'nin odasına geçti. Eunae, odasında mışıl mışıl uyuyordu. Yunho, onun üzerini örtüp odadan çıkarken, küçük kızının yüzüne bakarak gülümsedi. Daha sonra kapının önünde Mingi ile karşılaştı.

"Uyuyor mu?" diye sordu Mingi, Yunho'nun çıkmasını beklerken.

Yunho, kapıyı sessizce kapattıktan sonra yavaşça başını salladı. "Evet, hâlâ uyuyor."

Mingi de başını salladı ve Yunho ile birlikte mutfağa indiler. Sabahın dinginliğini bozmayan yavaş adımlarla mutfağa girdiklerinde, güneş ışıkları pencere pervazlarından süzülerek içeri doluyordu.

Evin çalışanı Soojin'in hazırladığı kahvaltı masasına oturduklarında, Soojin'in hazırladığı kahvaltıya göz attılar.

Soojin, güler yüzüyle mutfak tezgahının arkasından çıkıp onlara katıldı. "Günaydın."

"Günaydın Soojin. Her zamanki gibi harika şeyler hazırlamışsın." dedi Mingi, kahvaltıya hayranlıkla bakarak. Yunho da aynı duygularla başını salladı.

Soojin, Yunho'nun önüne bir bardak yerleştirdi. "Güzelce yiyin. İşinize başlamadan önce enerjik olmanızı sağlayacak."

Yunho ve Mingi, masadaki yiyeceklerden birer tabak alarak kahvaltılarına başladılar. Kahvaltı boyunca, Yunho, Mingi ile Eunae'nin okuldaki başarılarından ve hafta sonu planlarından bahsetti. Soojin ise, mutfaktaki işlerini hallederken, zaman zaman sohbetlere katıldı.

Douceur | YungiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin