32

61 14 2
                                    

Akşam çökerken, Mingi, hastane kantininden aldığı yiyeceklerle odaya döndü. Elinde bir tepsi içinde çeşitli sandviçler, iki kahve ve atıştırmalıklar vardı. Yunho, Eunae'nin yüzündeki rahat ifadeyi görünce, kendisini daha iyi hissediyordu.

Mingi, tepsiyi küçük bir masaya yerleştirerek yavaşça Yunho'ya seslendi. "Biraz dinlenip bir şeyler yemeliyiz."

Yunho, başını sallayarak Mingi'nin yanına geçti. Birlikte sessizce sandviçlerini yediler, sadece ambalajların hışırtısı sessizliği bozuyordu. Yunho, Mingi'nin getirdiği kahveyi içerken, bir yandan Eunae'yi kontrol etti.

Yemekten sonra çöpleri küçük bir torbaya koyarak çöpe attı Mingi. Ardından, Eunae'nin yatağının yanına geçerek, Yunho'nun yanında oturdu. İkisi de sessizce Eunae'yi izlerken, Yunho'nun yüzünde düşünceli bir ifade vardı. Eunae'nin soluk teni ve kapalı göz kapakları, Yunho'nun aklında bir sürü duygunun dolaşmasına neden oluyordu.

Mingi, Yunho'nun dalgın bakışlarını fark edince, yavaşça onun elini tuttu. "Her şey yolunda, Yunho. O iyileşiyor."

Yunho, derin bir nefes aldı ve Mingi'ye dönerek fısıldadı, "Eunae'nin hasta olduğunu gördüğümde, içimdeki tüm huzur bir anda yok oluyor. Bu küçük bir olay olsa bile, mesela düştüğünde ya da başka bir şey olduğunda... Ona hep çok dikkat ediyorum. Çünkü Eunae çok hassas. Senin yanında ne kadar rahat olsa da, aslında içine kapanık bir yapısı var. Eunae bir şeye hemen alınabiliyor, çünkü duyguları çok derin."

Yunho'nun sesi daha da alçaldı, "Daha önce Chun Hei yaşarken, onun davranışları yüzünden Eunae çok etkilenirdi. Ona kızdığında ya da üzdüğünde, Eunae hemen içine kapanırdı. Bir şey söylemeden, sadece gözlerindeki üzüntüyle dışarı bakardı. Chun Hei onu incittiğinde, içimdeki acı tarif edilemez bir hâle gelirdi. Şimdi Eunae'yi korumak, ona en iyi şekilde bakmak istiyorum. Bir yanlış yaptığında bile ona kızmıyorum, çünkü onun bu sefer de kendini tamamen kapatmasından korkuyorum. Eğer kendisini bir daha kapatırsa, ben onu geri açamam. Büyüdükçe kendine zarar verebilir, duygularını içine atarak birikmesine izin verirse..." Yunho'nun sesi titremeye başladı, kelimeleri güçlükle çıktı. "Onu kaybetmekten korkuyorum, Mingi."

Mingi, Yunho'nun elini daha sıkı tuttu. "Biliyorum, Yunho. Ama sen ona çok iyi bakıyorsun. Onu sevgiyle sarıyorsun ve bunu Eunae de hissediyor. Onun için en önemli şey bu. Senin sevgin ve desteğin. Chun Hei'nin yaptığı hatalar geride kaldı, şimdi Eunae'ye senin vereceğin güvenle daha iyi bir hayat verebilirsin. Onu korumak için buradasın ve onun için her şeyi yapıyorsun."

Yunho, Mingi'nin sözleriyle biraz daha rahatladı. "Haklısın," dedi hafifçe gülümseyerek. "Eunae, benim dünyam. Onun için her şeyi yaparım."

Birlikte, Eunae'nin karşısında oturmaya devam ettiler. Hastane odasının soğuk ışıkları altında, Yunho, Mingi'nin omzuna başını yaslayarak bir anlık rahatlama buldu. Mingi, Yunho'nun saçlarını nazikçe okşadı, yorgun bedenini rahatlatmak için hafifçe sırtını sıvazladı.

"Artık endişelenme. Bir sorunun olduğunda bana gel, beraber çözelim. Artık yalnız değilsin, yanında ben varım."

Yunho hafifçe kafasını salladı ve gülümseyerek kollarını Mingi'ye doladı. Mingi'nin yanında olduğunu bilmek, kendisini mutlu ediyordu.

Odada saatler geçiyor gibi hissettiler. Sessizliğin içinde, Eunae'nin düzenli nefes alışları ve tıbbi cihazların hafif bip sesi, geceyi dolduruyordu. Yunho ve Mingi, zamanın nasıl geçtiğini fark etmeden, kucaklaşarak ve Eunae'yi izleyerek beklediler.

Bir süre sonra, odanın kapısı sessizce açıldı. Beyaz önlüklü doktor, içeri girdiğinde hafif bir gülümseme vardı yüzünde. Yunho, Mingi'nin omzundan kalkarak hemen doktorun yanına gitti, endişeyle ona baktı.

Douceur | YungiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin