Yunho, uzun bir günün ardından eve döndüğünde, yorgunluğunu hissediyordu. İş yerindeki yoğun tempo ve yeni sorumluluklar onu oldukça zorlamıştı. Ancak, içinde bir memnuniyet duygusu da vardı. Yeni işinde eskisi kadar yorulmuyordu ve bu ortamı seviyordu.
Salona adımını atarken, Yunho'nun içini bir karışıklık duygusu kaplamıştı. Gözleri hemen karşısında koltukta oturan Yeosang’a ilişti. Yeosang, rahat bir pozisyonda televizyon izliyordu. Yunho, gerginliğini bastırarak ona doğru gülümsedi. "Ben geldim."
Yeosang, televizyonun sesini kısmadan başını çevirip Yunho'ya kısa bir bakış attı. "Hoş geldin."
Yunho, tereddütsüz Yeosang’ın yanına oturdu ve derin bir nefes alarak sırtını koltuğa yasladı. "Eunae nerede?"
Yeosang, televizyondaki programı kapatıp Yunho'ya döndü. "Uyudu."
"Neden bu kadar erken uyudu?"
"Okuldan geldiğinde koşarak uyumaya gitti," dedi Yeosang, Yunho'nun yüzündeki ifadeyi anlamaya çalışarak. "Yanına gidip neler olduğunu sordum. Sadece uykusunun olduğunu söyledi, ama üzgün olduğu belliydi."
"Peki, ben bir bakayım," diyerek ağır adımlarla Eunae'nin odasına yöneldi Yunho. Eunae'nin odasının kapısını nazikçe açtı ve sessizce içeri girdi. Karanlık odada, kızının yatakta küçük bir top gibi kıvrılmış hâli onu derin bir hüzne boğdu. Eunae'nin narin yüzü, yastığa gömülmüştü.
Yunho, yanına oturdu ve dikkatlice saçlarını okşadı. Parmaklarının ucuyla Eunae'nin yumuşak saçlarına dokundu.
Gözleri, Eunae'nin sessizce uyuyan yüzünde dolaşırken, kızının iç dünyasında neler olup bittiğini anlamaya çalıştı. Onun neler düşündüğünü bilmek istiyordu.
Yunho, kızının saçlarına hafif bir öpücük kondurdu ve iç çekerek yavaşça yataktan kalktı. Odadan çıkarken Eunae'nin kapısını dikkatlice kapattı ve içindeki ağırlığı hissetmeye devam ederek salonun yolunu tuttu. Geri döndüğünde, Yeosang'ın sabırsızlıkla kendisini beklediğini fark etti.
"Uyuyor mu?" diye sordu Yeosang. Yunho'nun gözlerindeki kaygıyı fark edince, bu soruya çok da cevap beklemeden ekledi, "Merak etme, her şey yoluna girecek."
Yunho, içindeki karışık duyguları bastırarak başını salladı. Bakışlarını odanın köşesindeki boş duvara çevirdi, düşünceler zihninde dolaşmaya başladı. Kızının bu ani ruh hâli değişikliğinin sebebini çözmeye çalışmak, onun için zor ve kafa karıştırıcı bir görevdi. İçinde bir şeylerin yanlış olduğunu biliyor, fakat ne olduğunu tam olarak kestiremiyordu. Uzun bir süre düşündü, zihninde olasılıkları değerlendirdi, ama bir sonuç çıkaramadan derin bir iç çekişle ofladı.
O anda, cebinde bir titreşim hissetti. Telefonunu çıkarıp ekrana baktığında, mesajın Mingi'den geldiğini gördü.
--
Mingi
Yunho
Eski çalıştığın yere yemeğe gidecektim ama yalnız olmak istemedim
Gelmek ister misin?Yunho
Bunun iyi olacağını düşünmüyorum
Gelmek isterdim fakat bugün gelemeyeceğim
Belki de daha sonraMingi
Tabii
Nasıl istersen
Bir sorun mu var?Yunho
Bugün biraz kafam dolu
Eunae erkenden uyumuş ve moralinin bozuk olduğu belli
Neler olduğunu anlayamıyorum
Üzülsün istemiyorum ne yapacağımı da bilmiyorumMingi
Belki de sadece seni özlemiştir
Pek vakit geçiremiyorsunuz sanırımYunho
Aslında tam tersi
İşimi değiştirdikten sonra daha sık görüşüyoruzMingi
Uyandığında ona sormalısınYunho
Evet
Öyle yapacağımMingi
Bak şöyle yapalım
Yarın gelme
Eunae ile güzelce vakit geçirinYunho
Ama olmaz ki öyleMingi
Olur olur
Güzel olurYunho
Daha yeni başladım
Diğerlerinden farklı olsun istemiyorum
LütfenMingi
Diğerlerinden farklı olduğunu nereden çıkardın
Herkese eşit davranılıyor
Onlar da bir şey olduğunda izin veriyoruz
Yalandan kim ölmüş|Yunho
Anladım
Peki o zaman teşekkürlerMingi
İyi hissetmiyorsan dışarı gelmek ister misin?
Yakınlardayım daYunho
Uyusam daha iyi olacak gibiMingi
Tamam o zaman
İyi geceler
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Douceur | Yungi
FanfictionJeong Yunho, kızı Eunae ile birlikte zorluklarla boğuşan bir iş adamıdır. Maddi sıkıntılar içinde sıkışıp kalmışken, hayatları zengin bir grafik tasarımcı olan Song Mingi'nin ansızın karşılarına çıkmasıyla her şey değişir.