23

381 55 42
                                    

Duydukları ses tonu ile jimin'in içinde bir karanlık oluşmuştu.Gelen kişi Jungkook'un abisi Jeon Minhyuk'tu.

Jungkook'un gözlerinin içinde derin bir karanlık oluştu.Siyah gözleri dipsiz bir kuyu gibiydi.Sert çehresi ise gergin.

Tek bir hamlede Jimin'in ince bileğini tuttu ve iri bedeninin tam arkasına yasladı meleğini.Geniş kaslı omuzların ardında küçük oğlan görünmüyordu.

"Ben seninle ne yapacağım dön ve karşıma çıkma Min-Hyuk."

Min-Hyuk kararlı bir hava ile kafasını sağa sola sallayıp tok sesi ile cevap verdi Jungkook'a.

"Arkadaki sarıyı almadan gitmeyeceğim Jungkook."

Jungkook jimin'in bileğinde ki elini küçük eller kaydırdı.Kenetledi güzelinin ellerini kendisine.

"Sana buraya gelememeni söylediğimi hatırlıyorum.Benimle ne hesabın varsa bilmelisin ki başka bir yerde güzelce görebiliriz benim evime,özelime girip benden herşeyimi istemek nedir ?"

Jungkook boğuk sesi ile konuştu.Onu daha önce öldürmediği için kendisine lanetler yağdırdı.Çokça kalabalık gelmişti.Jungkook ise az değildi.

İçine kaybetme korkusu yayılırken yatıştırıcı bir şekilde jimin'in elini üstünden okşuyordu.Şayet jimin'in korkudan titrediğinin farkındaydı.

"Onu senden koparacağım Jungkook.Canını öylesine yakacağım ki.Her gece ölmekten beter olacaksın."

Kihyun harekete geçip Jungkook'un tam yanına geldi ve omuzlarını gererek silahını çıkardı.Gözlerini bile kırpmıyordu.

Min-Hyuk daha fazla durmak istemedi.Eli adamlarına ateş etmek için kalkacakken.Kihyun jimin'in kolundan tutup Jungkook'a güven veren gözler ile baktı.

Jungkook kafasını salladığında Kihyun Jimin'i tutup eve soktu.

"GİTMEK İSTEMİYORUM ! BI-BIRAK BENİ KİHYUN YALVARIRIM JUNGKOOK'A BİR ŞEY OLACAK.ONUN YANINA GİTMEK İSTİYORUM.HICK* LÜTFEN LÜTFEN BİZİ AYIRMA."

Jimin içli içli ağlatarak yalvarıyordu genç korumaya dışarda ki silah sesleri daha da yükselirken.Kihyun jimin'in kolunu tutmuş içeriye daha da sürülüyordu.

Dışarıda yoğun bir kurşun yağmuru vardı adeta.Evin önünde ki çimenler kırmızıya boyanıyordu.

Kihyun ne yapacağını bilemez bir şekilde ellerini saçlarını arasından geçirip iç çekti.Etrafa baktı ve salonda ki ecza dolabını gördü.

Jimin'in kolunu bırakmadan dolabın kapağını açtı ve içini boşalttı.Ve Jimin'i içine yerleştirdi.Ardından elini jimin'in omzuna destekleyici bir şekilde yerleştirip konuştu.

"Bakın bay park sizi anlayabiliyorum.Fakat bay Jungkook sizi tahmin edebileceğiniz den çok daha fazla seviyor.Ona birşey olmayacak.Çok iyi bir dövüşçü ve silah kullanıcısı.Böyle durumlara belki de yüzlerce kez maruz kaldı.Çok tecrübeli.Lütfen bay jeon sakın sesinizi çıkartmayın.Size yalvarıyorum."

Dedi ve Jimin'in omzunu okşadı.Sonrasında dolabın kapağını kapatıp belinde ki silahı çıkarttı ve baş koruma olarak Jungkook'un yanına gitti.

Jimin'in elmas taneleri yeşil harelerini terk ediyor.Beyaz alnından terler akıyordu.Daha beş dakika öncesine kadar her şey öylesine güzeldi ki.

-

Çatışmanın başlamasının ardından yaklaşık üç buçuk saat geçmişti.Çok fazla kan vardı.Adamlar çok azalmıştı.

Jungkook'un vurulan omzundan kanlar akıyor başı dönüyordu ama buna rağmen silah tutan kolunu indirmemişti bile.Çok dirayetli bir adamdı Jungkook.Konu Jimin olunca bu iş dirayeti aşıyordu.

HEMOFİLİ |JİKOOK|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin