Kırmızı dalgalı saçları ve bitkin gözleriyle beni baştan aşağıya süzdü kadın.
İstemsizce dudaklarım aralandı ve ağzımdan dökülen kelimelere engel olamadım.
"Anne."
Gözleri şaşkınlık içerisinde açıldı, birkaç adım atıp aramızdaki mesafeyi azalttı.
Kalbim yerinden çıkacakmış gibi heyecanla atıyordu. Evet, 8 yaşından beri annemi görmemiştim fakat yüzünü unutmama imkan yoktu.
"J-Joanna..." titrek bir nefes verdiğinde gözlerinin dolduğunu fark ettim.
Hızlıca ellerini belime sardı ve sıkıca sarıldı. Burnum sızlamaya başlamıştı fakat mutluluktan da olsa bugün ağlamayacaktım.
"Nasıl olabilir bu?" dedi saçlarımı okşarken.
"Bulamadım Jo seni. Hiçbir yerde bulamadım. Benim yüzümde-" cümlesini bitirmesine izin vermedim. Şimdi bunları konuşmanın sırası değildi.
***
Biraz daha öyle durduktan sonra aşağıya indik. Annemi herkesle tanıştırmak istiyordum. Küçük bir çocukmuşum gibi kolundan tutup onu Edna'ların olduğu yere sürükledim.Onlara da pat diye 'bakın bu annem' demek istemediğimden bunu sonraya bırakma kararı aldım. Uzun zamandır görüşemediğim biri olduğunu söyleyip konunun üstünü örttüm. Ancak bu kargaşa biter bitmez her şeyi anlatacaktım.
Uzun zamandır ilk defa bu kadar mutlu olmuştum. Annemi görmek benim bu hayatta kazanabileceğim ikinci bir şans gibiydi. Onu kaybetmekten ve bir daha asla görmeyecekmişim korkusundan ölüp bittiğim yıllar artık geride kalmıştı. Tek güvendiğim artık yanımdaydı.
"Ortinler mi gelmiş?" yüksek sesle bağıran kadının dediklerini duyan halk bir anda ayaklandı.
Ortinler, Kansızlar'ın güçlerini emen tamamen kötü niyetli insanlardı. Çok eski zamanlarda toprak ve suya hakim olarak bir sürü krallık çökerttikleri için insanlar onları Acımasızlar olarak da adlandırdı.
Aslında Kansızlar, toprak ve suyu kontrol ediyor ve dünyayı, yani gezegeni, koruyorlardı. Ancak, sonra bazı insanlar Kansızlar'ın bu hakimiyetine katlanamayıp bir şekilde farklı bir güç elde ettiler. Bu güce de karanlık güç dendi.
Kansızlara, kansızlar denmesini sebebi: Bizim gibi insan kanı taşımadıkları ve farklı bir gene, DNA'ya sahip olduklarındandı. Bu yüzden de halk onlara bu ismi uygun görmüştü.
Devasa boyutta savaşlar oldu ve hiç gücü olmayan, normal insanlar fazlasıyla zarar gördüler. Bu yüzden Ortinler'i ayrı bir yerde barındırmaya başladılar. Bazıları suçu Kansızlar'a attıkları için onlar da gidip saklanmayı tercih etti. En azından ortalık biraz sakinleşene kadar.
"Hepimizi öldürecekler!" daha fazla hararetlenen ortalığı Prens Diago'nun salona girmesi susturdu.
"Lütfen!" dedi ve derin bir nefes alarak devam etti.
Fazlasıyla sinirli ve her an her yeri patlatacakmış gibi duruyordu.
"Şuan panik yapmak en son isteyeceğimiz şey bile değil."
"Bu durumu nasıl halledeceksiniz peki?" diye sitemle bağırdı biri.
"Doğa Savaşçıları halledecekler." net ve soğukkanlıydı. Alaycı tavrından tamamen kopmuştu. Durum ciddiydi yani.
Annem elimi tuttu ve endişelenme der gibi bir bakış attı. Uzun zamandır hissetmediğim bu duyguyu hissettim. Anne şefkatini.
Bu sırada da Prens Richard insanları sakinleştirmeye çalışıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fırtına Öncesi Sessizlik
FantasiaBÖLÜMLER DÜZENLENİYOR Bir fırtınanın ortasındaydım, karşımda ise yine o tanıdık yüz. O yalancı, bir o kadar bilindik ancak yabancı yüz. Bu, dinmek bilmeyen fırtınanın içerisinde, ben her yer yıkılır bir daha onarılmaz sanarken o sahte yüzün sahibi b...