26 - BİRİCİK

1.7K 174 13
                                    

Melal Kurt

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Melal Kurt

İzbe soğuk yollar vardı, geçilmek zorunda olunan.

Hayallere sığmayacak güzel yollar vardı, sadece önünden geçilen.

Parmak uçlarımdaki karıncalanmalar yüzünden tekrar soğuk yere değdirdim elimi. Dün gece olduğunu farz ettiğim an, kriz geçirmiş ve sonrasında kendimden geçmiştim. Yumruklarımı sıkarken aklımdan geçen düşünceleri içimdeki süzgeçten geçirmeden aynı anda kalbime dokunmasına izin veriyordum. Ben ne yapmıştım? Bu döngüden kurtulamayacak mıydım? Başıma bir şey gelmeden huzurlu bir şekilde, sakin bir hayat sürdüremeyecek miydim?

Şu an düşündüklerim bunlardı çünkü nana bundan sonra ne olacağı, kimin bana ne yapacağım umurumda değildi. Değildi çünkü yorulmuştum. Beni neden kaçırdıklarına dair en ufak bir fikrim bile yoktu.

Uyandığımda bu soğuk dört duvar arasında, izbe ve rutubetli, aynı zamanda kapkaranlık olan, bir tane bile penceresi olmayan bir yerdeydim. Bazı yerler hafif ıslaktı. Rutubet kokusu o kadar yoğundu ki uyandığım zaman ilk birkaç dakika kendime dahi gelememiştim. Sonrasında kısa bir süre boyunca bacaklarımı hissetmemiş hareket ettirememiştim. Doktorun böyle şeylerin bazen olabileceğini söylediğini hatırlamıştım. Zaten ilk uyandığımda dışarıdan gelen adım sesleri ile sinirimden dizlerime vura vura hissetmek istemiştim fakat hissettiğim sadece acıydı. Durgun bir şekilde gözlerim etrafta gezindi.

Sadece bir kapı vardı. Oradakş boşluklardan yansıyan ışık vardı fakat o kadar azdı ki, benim olduğum taraf yine de karanlıktı. Kapı o kadar eski görünüyordu ki bacaklarım biraz daha sağlıklı bir durumda olsaydı kalkıp onu açmayı deneyebilirdim ama ellerimle bacaklarıma dokunduğum an sadece o soğukluğu ve acıyı hissediyorum. Acı Sanki hiç gitmeyecekmiş gibiydi.

Pantolonumun sardığı bacaklarıma dokunduğumda hissettiğim ıslaklıklar da vardı. Bu da daha önce kanadı anlamına geliyordu. Dün akşam ne olduğunu zerre hatırlamıyordum, yere mi düşmüştüm, hırpalanmış mıydım bilmiyordum. Ve bu bilinmezlik canımı o kadar çok sıkıyordu ki hiçbir şey yapasım gelmiyordu. Burada öylece durup birinin kafama bir silah dayamasını ve sonra saniyeler içerisinde bu dünyadan ayrılmanın nasıl hissettireceğinin yakınlaştığını hissediyordum

Dışarıdan gelen adam sesleri azalmıştı. Anlaşılan kapının önünde tur atan insanlar azalmıştı. Derin nefesler almaya çalıştım fakat ne kadar odaklanırsam odaklanayım titremelerim, ağrılarım ve endişem bitmiyordu.

YAKUT MAHALLİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin