Selam Yakut!!
Medya: Bölümün sonundan bir yakut güzeli.
Yıldızlamayı ve yorumlarınızı yazmayı unutmadan, iyi okumalarrr🫶🏻
🥊
"Sağol yakut güzeli..."
Sakin tonla, sanki karşısındakini ne dediğini anlatmak istiyormuş gibi söylemişti bu cümleyi. Yakut güzeli...?
"Abartma." Derken buldum kendimi. Dilimi ısırmak istesemde artık çok geçti. Başını yan yatırıp devam etmemi istiyor gibi izlemeye başlamıştı. "Yani, ben olmasam da hayatta kalırdın. Ölmedin ya?"
Zorlukla söylediğim son söz ile perdeleri açık olan cama bakmıştım. Bakışları yüzümde geziniyordu, haberdardım. Fakat ona dönemiyordum.
"Yakınından birine zarar gelmesi senin için felaket," Durgun ve bir o kadar sert bir sesle söylediği sözlerle ona döndüm. Keşke dönmeseydim, diye geçirdim içimden. Bazen beynimi böyle durumlar için eğitemiyordum. Geçmişimin bana karşı acımasız olmasından mı yoksa gerçekten bu adamın dediği yüzünden mi, bilmiyordum ancak göğsüm yanmaya başlamıştı. Gözlerimin önüne onun kanlı hali gelmişti. Küçük bir yaraydı, diye hatırlatıyordum kendime. "Öyle değil mi?"
Demir'in dudaklarının arasından çıkan son kelimeler ile iç çekmiştim. Bu adam cidden fazla düşünüyordu, ona neydi?
"Diyelim ki öyle." Dedim gülümsemeye çalışırken. "Detayı unutma, sevdiğim birine zarar gelmesi durumunda..."
"Sevgi ile ilgili tek bir cümle bile kurmadım, Kurt." Cümleme devam edemeden dudaklarımın kapanmasına neden olacak sözler söyleyince kaşlarımı çatmıştım.
"Olabilir." Derken gözlerim karın bölgesindeki yeni pansumana değmişti. Yutkunurken devam etmiştim. "Kan tutar beni." Son söylediğim konudan alakasız bir şeydi. Kan mı tutardı beni?
"Belli. Kan görünce yardım etmek istedin."
"İnsanlık hali."
"İyi olup olmadığıma baktın hatta. Kan tutuyor ya." Dudağının kenarı kıvrılır gibi olunca hemen tekrar düz bir çizgi haline gelmişti. Hayal görmeye başlıyordum. Bu adamın derdi neydi?
"Evet." Dedim pes edercesine. Arkamda kalan kapıya bakındım. O sırada dudaklarımdan çıkan sözlere engel olamamıştım. "Hem şu an konuşmamızı bölecek türden aniden bir yerden sevgiliniz çıkmadı Demir Bey. Bakın şu işe."
Derin nefesler alırken çıplak göğsü inip kalkıyordu. "Bakıyorum da çok dikkatlisiniz, Melal Hanım."
Nedensizce gülümserken kafamı sallamıştım. Aklıma esmer tenli ve bir o kadar zıt olarak sarışın olan kadın gelmişti. Aklımdaki bu düzensizlik abidesi olan kadını silmek için kafamı iki yana sallamıştım. Kadın o kadar esmerdi ki, sarı saçları neden tercih ettiğini merak ediyordum. Gitmeye karar vermişken aklıma gelen şeylerle durmuştum.
"Bu arada. Bir dahakine görevde yaralanırsanız lütfen bir doktora görünün. Bir ihtiyar sizden çok şikayetçiydi. Sinir etmek için yaş sınırına bakmıyorsunuz anlaşılan." Dediklerim ile kaşlarını çatarken cevap vermişti.
"İhtiyar?" Aklına kim olduğu gelmiş gibi umursamazca başını iki yana sallamıştı.
Odanın çıkışına doğru yürümeye başlarken kara gözlerine bir daha bakmadan, "Geçmiş olsun." Demiş ve hızla kapıya yanaşmıştım. Kapıyı açıp dışarı çıkarken koridordaki oturma yerinde olan kişilere bakmıştım. İki kişi oturmaya devam ederken diğer iki kişi ben çıktığımda ayaklanmıştı. Bunlar Batu ve Akif'ti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAKUT MAHALLİ
AksiSiz de yeryüzünde olan bitenin sahte olduğunu biliyorsunuz. Bilmiyorsanız...? O zaman sahteler ve yalanlar, eviniz olur. Dikkat edin, gerçekleri öğrenmeyin. Yoksa ölmek için çıkış yolu ararsınız. * Küçük bir olaydan başlayarak, koca bir hayatın...