⋆。˚ ❀ * ࿐ ࿔ ˚:⋆ ✧・゚Gecenin bir yarısı sarayın bahçesinde oturuyordu Felix ve Hyunjin. Jisung ve Minho ise hemen yanlarındaydı.
Çünkü Jisung onları kaçarken yakalamış, abisinden bir açıklama bekliyordu. Minho ise olayı görür görmez kardeşini korumak isteyen bir abi gibi ortaya atılmıştı.
"Dinliyorum, sevgili abiciğim." Dedi Jisung oturduğu ağaç dalının üstünde huysuzca kıpırdanarak. "Neden müstakbel kocanı kaçırmaya çalışıyorsun."
"Babam görüşmemize izin vermiyor çünkü." Diyip sırıtmıştı Hyunjin.
"Neden acaba? Baloda çocuğun dudağını emmişsin."
Felix hıçkırarak başını öne eğerken, Hyunjin gülerek kardeşine döndü. "Çünkü onu arzuluyorum Jisung. Koyduğu engeller sadece beni daha çok gaza getiriyor."
Jisung da gülmüştü. "Bir sefer elde ettiğinde sıkılırsan?"
Felix başı hala öne eğikken tebessüm etti.
Ah, asla bir seferle sıkılmazlardı. Aksine her seviştiklerinde birbirlerine olan aşkları daha da büyüyordu.
Ateşlerine asla su serpmiyor, tam tersi, üstüne odun atıyorlardı resmen.
Ama Felix, Jisung'un sıcak tebessümünde bir ışık görmüştü, kendi lehine çevirebileceği bir ışık.
Kartını oynayacaktı.
Açıkça bir sır vermek, onu oyunun içine almak ona güvendiğini gösterirdi. Ve bir omega, karşısındakinin güvenini kazanmanın nasıl bir his olduğunu bilirdi.
"Prensim." Dedi Jisung'a koca bir tebessümle bakarak. "Daha önce tanışmıştık ama gerçekten sizinle tanışmak istiyorum, ben Felix."
"Biliyorum, sen Lee Felix'sin."
"Ha-"
"Öhö öhöm." Hyunjin sahte bir öksürükle Felix'in lafını kesmişti.
Felix elini Hyunjin'in bacağına koyup gülümsedi. Bu bir nevi bana bırak demekti.
Tekrardan Jisung'a döndü, tebessümle devam etti. "Babanıza oynadığımız küçük oyuna sizi de dahil ettiğimiz için üzgünüm. Ancak sizinle özel olarak konuşma fırsatı hiç elime geçmemişti. Şimdi geçtiyse... Ben dük Lee Minho'nun kardeşi ya da bir soylu değiliö. Gerçi son zamanlarda biraz karışık ortalık ama, en azından Hyunjin'le tanıştığımda öyle değildim."
"Nasıl yani..." Jisung'un gözleri kocaman açıldı. "Bir soylu değilsin ve herkese oyun mu oynuyorsun? Hem de abime adıyla mı sesleniyorsun?!"
Hyunjin Felix'in gerçekleri anlatacağını anlamıştı. Zaten Jisung'a güvenmelerinde sorun olmadığını biliyordu. Bu yüzden Felix'i desteklercesine söze girdi.
"Felix'le ilk tanıştığımızda birbirimiz hakkında hiçbir şey bilmiyorduk. Ne ben onun kimsesiz olduğunu, ne de o benim prens olduğumu."
"Kimsesiz misin?" Jisung Felix'e dönerek şefkatli bir tonda konuşmuştu.
"Öyle biliyordum, öyle büyümüştüm." Dedi Felix. Yüzünde tatlı bir tebessümle devam etti. "Henüz çözemedik ama gerçek bu."
"Gerçek, ilk görüşte birbirimize aşık olduğumuz." Hyunjin Felix'e dönmüş, gözlerinden aşklar akarken tebessümle oğlana bakmıştı.
"Ve..." Diyerek Felix de Hyunjin'e dönmüştü. "...o gece Hyunjin'in beni kaçırdığı."
"Kaçırmak mı?!" Diye bağırdı Jisung şaşkınlıkla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kiss From A Rose | Hyunlix [Omegaverse] ✓
FanfictionPrens o gece bir gülü öptü. Artık onun eşi olmak zorundaydı. [omegaverse, hyunlix, jeongbin, yetişkin sahneler içerir (belki biraz sık)]