⋆。˚ ❀ * ࿐ ࿔ ˚:⋆ ✧・゚Sarayda yedikleri son akşam yemeğinin ardından Minho ve Felix saraydan ayrılmıştı.
Bir çift atın çektiği at arabasıyla saraya yakın, gösterişli bir eve gelmişlerdi.
Felix arabadan indikten sonra şaşkınlıkla etrafına baktı. "Burası çok güzel bir yer."
"Soylu ailelerin çoğu burada kalır." Dedi Minho, arabadan çantayı indirirken.
"Senin... Bizim ailemiz de burada mı?"
"Hayır, burada Lee soyundan kimse yok. Ama saraya yakın olduğu için burada kalmamızın daha uygun olacağına karar verdim." Gülümseyerek Felix'e baktı. "Hyunjin de biliyor."
Felix de gülümseyerek karşılık verdi.
Ardından Minho'nun öne geçmesiyle kalacakları eve girdiler.
Ufak tefek bir ev olsa da içi oldukça lükstü. Sarayın küçük bir odası gibiydi sanki.
Felix evi biraz dolandıktan sonra salonda oturup dinlenen Minho'nun yanına gitti. "Üst katta iki tane oda var." Diyip karşısına oturdu.
"İstediğin seç." Dedi Minho, kardeşinin (?) yüzüne tebessümle bakarken. "Ben de öbüründe kalacağım."
Felix utanarak başını öne eğdiğinde Minho yine gülümsedi. "Ne oldu?"
"İki ay sonra Hyunjin'le evleneceğim geldi de aklıma."
"Sahi..." Derin bir nefes alarak arkasına yaslandı. "Çok iyi iş çıkarttın Felix. Tüm prenslerin ve kralın gönlünü kazanmayı başardın. Tebrik ederim."
Felix parmaklarıyla oynadı. "İki ayı burada nasıl geçireceğimi bilmiyorum ama dayanacağım."
"Sana bir uğraş bulalım. Arka bahçe büyük, oraya bir şeyler ekip bahçe işiyle uğraşabilirsin. Bakmak için hayvan alabiliriz ya da sana kitaplar getirebilirim."
"Kitaplar!" Dedi Felix yüzü parlayarak. "Kitap okumayalı çok uzun zaman oldu! Böyle maceralı, hatta aşklı kitaplar okumak istiyorum."
"Ayarlayacağım." Dedi Minho kocaman bir tebessümle.
Felix'in çocuksu heyecanı ile her şeyden bir zevk çıkarması hoşuna gidiyordu. Neşesi, gülüşü, ışık saçan boncuk gözleri hoşuna gidiyordu.
Yaşadığı her şeye rağmen kalbi o kadar parlaktı ki, kimse gözlerindeki ışığı söndürememişti.
♡
Hyunjin saraydan dışarı bir kere bile adım atamamışken Minho ve Felix'in birlikte yaşamaya başlamalarının üzerinden neredeyse bir ay geçiyordu şimdi.
Felix evde her zamanki gibi kitaplarına gömülmüş, Minho ise gündelik işlerini halletmek için dışarı çıkmıştı.
Akşam üzeri, rutine oturttukları yemek saatini asla geciktirmezdi.
Felix tam son tabağı koyduğunda kapı çalındı. Gülümsedi, gidip kapıyı açtı. "Hoşgeldin hyung."
"Hoşbuldum." Dedi Minho ceketini çıkarıp girişe açarken.
Ardından Felix önde, Minho arkada mutfağa geçtiler. "Neden direkt içeri girmiyorsun hyung?" Diye sordu Felix sandalyesine otururken.
"Kapıyı birisinin açması güzel." Dedi Minho gözlerini kaçırarak.
Ah, Minho'nun çok uzun zamandır hissettiği derin yalnızlık, şimdi bu kalan son bir ayı hiç yalnızlık çekmeden geçirmesi için zorluyordu onu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kiss From A Rose | Hyunlix [Omegaverse] ✓
FanfictionPrens o gece bir gülü öptü. Artık onun eşi olmak zorundaydı. [omegaverse, hyunlix, jeongbin, yetişkin sahneler içerir (belki biraz sık)]