⋆。˚ ❀ * ࿐ ࿔ ˚:⋆ ✧・゚Hyunjin, kollarında yatan oğlanın sıcaklığıyla hafifçe mırıldandı.
Geceyi beraber geçirmiş, sonra da onun koynunda uyumuştu.
Öyle çetrefilli ve zorlu yollardan geçen aşk hikayeleri yoktu, birbirlerini gördükleri ilk anda ikisi de bir nehir gibi akmasına izin vermişti.
Onların hayatı tanıştıklarında değil, tanışmadan önce zordu.
24 yaşında olmasına rağmen hala bir bebek gibi saf ve temiz olan Felix mesela. Hyunjin onun hakkında hiçbir şey bilmese de, Felix'in berbat bir hayatı olmuştu.
Hayat stratejisi saklanmak ve kaçmaktı.
Nadide bir parçaydı. Oldukça güzel yüzünün akabininde erkek bir omega olması hep dikkat çekiyordu.
Yıllar içinde acılardan, insanlardan ve duygulardan kaça kaça hızlı koşmayı öğrenmiş, yaramaz bir sokak kedisine dönmüştü.
Hyunjinse ağzında gümüş kaşıkla doğmuştu.
Bir prensti. Yediği önünde, yemediği arkasındaydı her zaman. Bunun yanına bir de baskın alfa oluşu eklendiğinde onun yerinde olmayı düşünmek bile çok uçuk bir hayal gibi kaçardı.
Ama Hyunjin de eksikti.
Annesini kaybettiğinden beri eksikti.
Babası abisi ile ilgilenip onu kral olarak yetiştirmeye çok odaklanmıştı. Yine de annesinin ilgisi üzerindeyken yalnız hissetmiyordu.
Ama annesini kaybettikten yalnız hissetti. Henüz 9 yaşındayken, üç yaşındaki ufak kardeşi ve devşirme bir oğlanla yalnız kaldı.
Sarayda onlarla ilginenen sayısız dadı, zaman geçirmesini sağlayan bir sürü etkinlik vardı.
Ama psikolojik olarak destek alabileceği, onun derdini dinleyecek Changbin'den başka imsesi yoktu.
Bu yüzden sabırla en küçük kardeşinin büyümesini ve devşirme oğlan Changbin'le birlikte onunla arkadaş olmayı bekledi.
Abisi Chan, ondan yaşlarca büyük bir alfaydı. Hyunjin ise geç uyanmış bir baskın alfaydı.
Bunu duyduğunda babası Hyunjin'i bir kral olarak eğitmeye ve abisi yerine onu tahta geçirmeye karar vermişti.
Ama Hyunjin, gururlu bir şekilde babasını reddetmişti. Şimdiyse babası ölene kadar bir prens olarak yaşayacak, babası öldükten sonra da bir komutan mı yoksa yalnızca bir kont mı olacağına karar verecekti.
Ama babası daha 40'larındaydı.
Yani prensin bunları düşünmek için çok zamanı vardı.
♡
Şafak ufukta doğarken, Hyunjin ve Felix'in iç içe geçmiş vücutları yumuşak altın bir ışıkla aydınlatırken, Hyunjin kendini önündeki güzelliğin tefekküründe kaybolmuş buldu. Felix'in omurgasının narin kıvrımı herhangi bir heykel kadar zarifti; darmadağınık saçları yastık kılıfının üzerinde ipek gibi dökülüyor, mermerden oyulmuş gibi görünen bir yüzü çerçeveliyordu.
Sanki kendi özel galerilerinde var oluyorlar, zaman duruyor ve önemli olan her şey kol mesafesinde.
Parmak uçları Felix'in teni boyunca desenler çiziyor, dokunuşunun altındaki dokuyu tadıyordu.
Göğsünün her inip çıkışı, hayat dediğimiz bu senfoninin bir kıtası oluyor, yalnızca Hyunjin'in kulakları için bestelenmiş bir melodi gibi geliyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kiss From A Rose | Hyunlix [Omegaverse] ✓
FanficPrens o gece bir gülü öptü. Artık onun eşi olmak zorundaydı. [omegaverse, hyunlix, jeongbin, yetişkin sahneler içerir (belki biraz sık)]