12. Bölüm

219 25 18
                                    

Kuşların cıvıltısıyla başını kaldırıp göğü tavafa durmuş kuşları izlemeye koyuldu.

_ gönlü var mıdır şu garip divanelerin?

Bakışları gökten çekip Zeynep'e yöneltti. Gözbebeğinde bir gök vardı adeta Cüneyd'in yüreğinde atan.

_ gönlü olmayan bu denli güzel zikreder mi Rabbini?

_ Cüneyd'in kalbide kuş olsaya, göğe karışsa, kaybolsa...

_ vaktinden evvel gider mi insan?

Bakışlarını eğerek gözbebeğinden öpmüştü bakışları.

_ insanın vaktini bilmem ama bizim vaktimiz geldi geçiyor Zeynep hanım Mürşid efendilerini bekletmeyelim.

Sonunda vakit gelmiş ellerini arkada bağlayıp önden yürümeye başlamıştı. Birazdan senaryosunda aşk taşıyan bir zevcesi olacaktı... Ya da onu 2. Kere terk edecek bir kadın. Zaman ne gösterir bilinmez...

Ey Cüneyd! Cübbene yapışmış kuşlar senin ailen değil midir? Sen öyle bir sen ol ki sen olamayan herkes feryad etsin! Evvela adil ol... Öyle bir adil ol ki bakanlar sende, sende olan  mahkemeyi bilsin... Bahtında taşıdığın yüreğin vebali ağır gelmeden kendi yüreğinden ferâgat et! Sen öyle bir Cüneyd ol ki cesaret makamını gözlerinden alsın... O vakit gözbebeğin kalkan, kirpiklerin mızrak olur aşka.

Rüzgarda ahenkle cübbesi dans ediyor, bakışları ise rüzgarın yönünü çevirtiyordu adeta heybetinden. Bir kere başını arkasına çevirip duraksadı. Gözbebebeklerini seyre daldı bir süre. İki güzel kabir var suretinde der gibi bakıyordu. Gömülmek istercesine...

_ neden durduk?

_ yoruldun belli...

_ yorulmadım da ayakkabı ayağımı sıkıyor az.

Düşünceli bakışlarıyla yolun kenarına doğru ilerledi.

_ Cüneyd efendi...

Cüneyd eğilerek sporunun bağcıklarını çözdü.

_ Zeynep hanım...

Gözleri bir taş bir kaldırım arar dururken simasına döndü aniden. Bir dizini yere bırakıp diğer dizini havada tutarak çömeldi.

_ idare ederim ben...

Eliyle dizine vurarak oturmasını ima eden bakışlar atıyordu.

_ hadi oturda değiştirelim.

_ ama...

Cüneyd elinden tutarak çekti yanına. Zeynep usulca çökerken dizlerine doğru utançtan eğdi başını.

Eliyle ayağındakileri çıkarıp Zeynep'in ayakkabılarını çıkardı. Ve kendikileri ona giydirip bağlamaya başladı bağcıklarını.

_ canını yakacak bir ayakkabıyı bile değiştiremez isem noksan sayılırım Zeynep...

O sırada utancın verdiği heyecanla doğruldu Cüneyd'in dizinden.

_ sen peki yalın ayak mı yürüyeceksin?

_ "ümmetin yarısını kadınlar oluşturur diğer yarısınıda kadınlar yetiştirir..."  diye buyurmuş Hasan el Benna hazretleri. O kadınlar ki onlar için yalın ayak yürünse değeri ödenir mi?

Zeynep belli etmesede hoşuna gitmişti Cüneyd'in bu hali. Tam önünü dönmüş yürüyecekken karşısına çıkan kişiyle yüzündeki gülücük uçup gitti.

_ Mert!

Cüneyd önce Zeynep'e sonra Mert'e döndü.

_ ne işin var burada? Babana gitsene sen!

CANDA CANANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin