28. Bölüm

64 5 0
                                    

Zaman mı durdu? Yoksa ben mi durdum muamma! Yüreğim kaynıyorken buğulanan gözlerimle duyduğum cümle yankılanıyordu beynimde.

" üzgünüm ama bebeğin beynindeki sıvı artık sınıra ulaşmış bulunmakta. Bebeği almamız lazım. Eğer bebeği almazsak anneyide kaybedebiliriz."

Usulca çöktüm dizlerinin önüne. Başı dimdik duruyordu benim refikamın. Kollarımla dizlerine doğru sarılmış başımı bacağına doğru yaslamıştım. Yanaklarım ıslanıyor suratım boğazımdan kopan hıçkırıklarla daha bir buruşuyordu.

_ Cüneyd...

_ yapma yalvarıyorum yapma!

Elini başımın üzerine usulca dayamış ince parmakları şefkatle gezinmeye başlamıştı saçlarımda.

_ Zeynep'im inat etme Cüneyd'in canı elinde bulunan Allah'a kasem olsun ki tedavilerimi aksatmayacağım. Seni anne yapabilmek için... Ama sen inat edersen seni kaybetmekten korkuyorum.

_ Cüneyd'im.

Dizlerinden ayrılarak ıslak gözlerle kaldırdım başımı ona doğru. Önüme doğru usulca çökerek iki eli arasına almıştı yanaklarımı.

_ GülAyşe'miz doğacak! Sen baba olacaksın Cüneyd.

_ ya sen anlamıyorsun ki alınmazsa sende...

_ iki laf etti diye GülAyşe'mize mi kıyalım katil mi olalım Cüneyd?

_ dediğinin dinde yeri yok bunu sende biliyorsun!

_ Cüneyd...

_ bebek anneye zarar verdiği takdirde bebeğin alınmasına cevaz verilir. Kıyma bana!

_ sen mükemmel bir baba olacaksın...

_ sen olmayacaksın!

_ keşke sende olmasaydın!

Bu son cümlesiyle yüzünü ekşitip doğrulmuştu hızla. Yüreğimde bir yangın var ben suladıkça büyüyordu.

_ haklısın... Ben olmasaydım Vahid annemle evlenmeyecekti, annem ölmeyecekti, sen okuyacaktın gönlünce... Mert dimi Mert'te öldü! Ben hastalanmasaydım bir daha bebeğimiz olabilirdi. Keşke bende ölseydim!

Haklıydı işte tekkenin yolunu tutmuş bir yandan kolumla ıslak gözlerimi kurutuyor bir yandanda yalpalanarak yürüyordum.

Aradan tam 7 ay geçmişti. Mert üzerimde bir hasar bırakmıştı gider ayak. Tedavilerim yanıt vermiyordu bir türlü... Bebeğimizin başında bulunan su ya bizden kopmasına ya da zevcemi koparmasına sebep olacaktı.

Bahçeden geçerken Arif ile konuşan babama döndü gözlerim. Koşarak boynuna sıkıca sarılmış çocuk gibi ağlamaya başlamıştım.

_ Cüneyd'im! Ne oldu? Zeynep iyi mi?

_ dinlemiyor beni baba dinlemiyor...

Babam başımı öperek eliyle başımı omzuna gömmüştü.

_ anlat hele ne oldu? Belki haksızsındır Cüneyd ondan dinlemiyordur...

Başımı omzundan çekip karşısına geçtiğimde bir eliyle yanaklarımı silmeye başlamıştı.

_ doktor bebeğin alınması gerektiğini söylüyor. Alınmazsa Zeynep'ide kaybedermişiz.

_ ne diyorsun Cüneyd'im sen ne diyorsun! Yapalım aldıralım derhal.

_ istemiyor! Baba herşeyimi çaldılar benden izin verme Zeynep'i almasınlar!

_ dur Cüneyd'im dur! Zeynep nerede?

_ evde...

_ gidelim hadi birde ben konuşayım.

Babam önde ben arkada takip ediyordum onu evin önüne varmıştık.

_ Cüneyd!

_ efendim?

_ eve ışınlanarak mı girelim yoksa kapıdan mı rica edelim açılsın diye?

_ nasıl yani?

_ anahtar...

Bir kaç kere kapıya vurdum açmamıştı.

_ bu aralar yorgun oluyor ya uyumuştur.

Diyerek cebimden anahtarımı alıp açtım kapıyı. Önden içeriye doğru adım attım babamda arkamdan.

_ Zeynep!

Gözlerimi etrafta gezdirip salona ilerlemiştim ki dimağımda dolaşan o uyuşma beynimi felç hale getirmişti. Benim Zeynep'im beyaz elbisesine kanlar bulaşmış halde yerde yatıyordu...

_ Zeynep!

Usulca çöküp kucakladım refikamı. Başını göğsüme bastırarak sarıldım bedenine sıkıca.

_ uyuyor baba... Dedim sana yorgun oluyor diye.

Kokusu doldurmuştu bütün ciğerlerimi bir anda. İçimde nergisler yeşerdi...

_ üşümüş baba üşümüş!

_ Cüneyd...

Üzerindeki şoku atarak yanıma doğru çöktü babam.

_ sessiz ol baba uyanıcak! Dinlenmesi lazım GülAyşe'm yoruyor annesini. Yorulmuştur uyandırmayalım baba.

Elini ona doğru uzatmışken kendime doğru çekerek sıkıca bastırdım göğsüme.

_ dokunma!

Attığım çığlık duvarkarı tavaf edip kulaklarıma çarpmıştı.

_ Cüneyd'im izin ver bakayım bak kanaması gitmiş refikanın.

_ uyandırmayacaksın ama!

_ tamam söz hadi izin ver bakayım.

Babam boynuna doğru dokunmuş sonra bana dönmüştü endişeyle. Bedenim öne arkaya sallanırken tekrar kollarımın arasına aldım onu. Babam ağlayarak arkadan sarıldı omuzlarıma.

_ Cüneyd'im Zeynep'imiz kuşlara karışmış...

_ k.. Kkuşlar-amı?

***

Duyduğu cümleyi idrak etmesi hayli uzun sürmüştü. Bakışları babasının yüzünde takılı kalmıştı bir süre. Ardından bedenine doğru dönmüş boğazından derin bir feryat kopmuştu. Nidasında adını taşıyordu.

_ Zeynep!!

Kurak çölde kalmış bedeni bir avuç suya muhtaçken o güzel su birikintisinin kıyısında can vermişti balık. Beyninde atan yürek durdu, yürekte atan isim durdu! Akıl zamana, zaman isyana karıştı o gece. Sol yanında bir kabristan... İki güzele ait iki derin çukur. Cüneyd'in zevcesi Zeynep. Ve güzel kızı GülAyşe...

***
Gözleri yatakta usulca uzanan oğlunu izlerken bitap halde doğrulmuştu Sadi. Kapıyı kapatırken kilidi verdi Bahadır'a.

_ hocam uyanınca ne yapalım?

_ zinhar çıkmayacak Bahadır! Onu en iyi anlayan kişi benim babası olduğum için değil sevdiğimi toprağa verdiğim için.

Zihin yapbozunda kaybolan o bir parça tamamlyamamıştı hikayeyi... Cüneyd. Ah GülAyşe'nin öksüz garibi. Beynini o zevcenin öldüğü gün bu hayatın uçurumundan atan deli Cüneyd.

_ açın kapıyı Zeynep hasta beni bekliyordur. Sadi Hüdayi efendi açın kapıyı!

Yumruklanan kapının ardında diz çöktü Bahadır.

_ amca yemin ederim anneme gitmeyeceğim! Billahi toprağına dokunmayacağım! Açın...

_ Cüneyd efendi etme kendine bu zulmü.

_ Bahadır amcam kilitledi beni ceza verdi yine anneme gideceğimi sanıyor. Söyle açsın vallahi gitmeyeceğim...

Zeynep'in ölümünün ardından tam 1 yıl geçmişti. Cüneyd bütün öğrendiklerini unutmuş, beyninden vurulmuştu. Beyni yoktu ama vardı... Kendi aklından feragat etmişti artık o.

CANDA CANANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin