24. Bölüm

58 3 1
                                    

Bu gece felek öyle bir sille yapıştırdı ki bu GülAyşe'nin öksüz garibine. Yere çakıldı kaderin karşısında bedenim. Ben annemin kuzusu olarak anılacağıma onun garip öksüzü diye anıldım bu bana reva mı GülAyşe hatun?

Bir yandan çıplak ayaklarla koşuyor bir yandan ise titrek ve ağlamalı bir ses tonuyla söyleniyordu.

_ اَوْلٰى لَكَ فَاَوْلٰىۙ yazıklar olsun sana yazıklar olsun

Ayeti tekrar tekrar okurken seslendi Zeynep.

_ Cüneyd dur Cüneyd...

Ne takacak mecal ne seni duyacak kulak var bu gece affet.

Sonunda dergah bahçesine varmıştı. Kütüphaneden yükselen alevler o denli yıkıp dökücüydü ki kimse yanaşamıyordu. Tam koşacaktı ki bedenine arkadan sıkıca sarıldı Sadi.

_ bırak baba!

Gözyaşları içinde çırpınırken alevler daha da cesareti yüklüyor ve büyüdükçe büyüyordu.

_ Cüneyd'im! Tehlikeli Allah için sakin ol.

_ bırak! Geçmişim gidiyor baba bırak!

Yanaklarını ıslatan yaşları o denli cılızdı ki bu alevi söndüremeyecek kadar.

_ Cüneyd kurbanın olayım dur...

_ bırak! Annemden sonra ben bunlara sığındım baba ben onlarla ayakta durdum bırak! Hayyam'ım, Yunus'um... Yanmalarına izin veremem!

Sadi'nin kolundan kopmuş koşmuştu yangına doğru. Ama alevler yüzünü yakacak kadar şiddetle nefes vermişti adeta. Suratını yalayan buhran onu iki adım geriye itmişti.

_ Allah'ım bu zalimliği edeni sana şikayet ediyorum bu alev geçmişimi emeklerimi nasıl benden aldıysa onun ciğerine bu ateşi sal!

Diyerek yığıldı kütüphanenin önüne. Zeynep yaklaştı yamacına.

_ Cüneyd'im...

_ Cüneyd yok artık Zeynep, Cüneyd'e ait ne kaldı ki? Annesi, kitapları, Hayyam'ı, Yunus'u?

Ne denirdi ki bu cümlelerin üzerine. Sadi yaklaştı oğluna.

_ hadi gel eve geçelim.

_ istemez külleri dahi olsa onları yalnız bırakmayacağım!

_ yeni iyileştin Cüneyd tekrar kötüleşmenden korkuyorum hadi oğlum...

_ bırak beni! Burda bekleyeceğim ben yangın sönecek ve ben içeri gireceğim. Yangından korksaydım ayaklarımı yaktığın gün tekrar karşına dikilmezdim efendi!

Sabahın ilk ışıklarında yangın tamamen sönmüştü. Ağlamaktan yorgun düşen gözleri önünde duran harabeyi izliyordu. Elinde duran battaniyeyi omuzlarına doğru serdi Zeynep.

_ Mert!

Zeynep usulca çöktü yanına.

_ zanla yola çıkılmaz Cüneyd.

_ sırf burada seninle beraberdim diye öfkeyle üstüme yürümedi mi bu adam?

_ Cüneyd...

_ aldılar Zeynep... Benim elimden kütüphanemi dünyamı aldılar.

_ tamir olunur belki...

Yanan ciğeriyle doğruldu usulca. Sendeleyen bedeni ayakta dahi duramayacak haldeydi. Tam içeri ayak atacakken omzunu kavradı eliyle Sadi.

_ Cüneyd yapma!

Cüneyd dinlemeden içeriye doğru adımını attı. Yanık bir iki sayfadan hariç ne varsa küllere teslim etmişti kendini.

CANDA CANANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin