Selam,
Hepinize şeker tadında bayramlar dilerim. Benden ufak bir bayram hediyesi, misafirler gittikten sonra okursunuz. 🥰😍
İyi okumalar. Dilerim seversiniz.
İlk bölümlere yoğun bir okunma ve yorum var. Hepsini görüyor ve mutlu oluyorum. 90k olmuşuz, ne mutlu ❤️
Sevgiler
-------
Soysalan malikanesininin geniş salonunu, kalabalık kahvaltı masasındaki konuşmalar, çatal, bıçak sesleri doldurmuştu. Tüm ailenin bir arada olduğu anlardan birini paylaşıyorlardı. Eşref Soysalan masanın en başındaki yerini almıştı. Asi, Alaz'ın hemen yanındaki sandalyede oturuyordu. Davetsiz misafirleri Kuzey de karşı taraflarında ve Yaman'ın yanında konumlanmıştı.
Kapıda hazırlıksız yakalandığı karşılaşmalarının verdiği şoku üzerinden atmıştı Asi, anlatmadıkları için hala gergin hissediyordu ama bunu yönetebiliyordu.
"Ne iyi ettin de geldin Kuzey. Talat Bey ve Nergis Hanım iyidir umarım?" dedi tok sesiyle Eşref, gülümsüyordu.
"Annem, babam sizlere selamlarını iletti Eşref Amca. Gayet iyiler emekliliklerinin tadını çıkarıp Fransa'nın kıyı şehirlerini geziyorlar."
Bu sırada keyfi yerinde olan Alaz hemen solundaki Asi'yi dirseği ile hafifçe dürtmüş ve başını ona eğerek fısıldamıştı. "Bak emeklilikte biz..." birkaç saniye sonra fikir değiştirmişti. "...daha çok varmış ya yok. Seneye biz diyelim." deyip gülümsemişti. Asi onun bu munzur haline hafifçe kafasını sallamış ve gülmüştü.
Sonra da dayanamayıp lafa karıştı Alaz.
"Sen ne yaptın, tutmadı değil mi Amerika'daki girişimin. En son onunla uğraşıyordun."
Başarısızlığının yüzüne direk olarak söylenmesinden bozulmuştu Kuzey. "Sen de geldiğinde takıldığımız gibi göstermiştim değil mi?..." üstü kapalı olarak Alaz ile New York gecelerinde nasıl ve hangi uçmuş kafalarla eğlendiklerinin imasını yapıyordu. "...olmadı istediğim gibi gitmedi ben de zorlamadım. Şimdi kendi aile işimizin başındayız. En iyisi o değil mi Eşref amca?"
Bilerek yapıyor diye düşünüyordu Alaz, yanında kız arkadaşı ve ailesi olmasına rağmen ona amaçsızca savrulup, kendini kaybettiği ve eğlendiği zamanların imalarını yapıyordu. Hem de dedesinin hassas noktası olan aile değerlerinin önemini vurgulayarak onu da yanına çekmeye çalışıyordu. Kuzey'in bulunduğu ortamda rol çalma huyu hiç değişmemişti. Dedesi cevap vermeden hemen konuşmuştu.
"Hiç şaşırmadım inatçılık yok sende hemen vazgeçersin. Bakalım bu yeni işine ne kadar dayanacaksın."
"İnsan değişebilir Alaz..." gözleri kısaca hemen yanındaki Asi'ye kaymış ve tekrar Alaz'a bakıyordu. "...inatçılığın güzel olduğunu fark etmişimdir belki, bu sayede de devam ederim." doğal olmayan bir tebessümle gülmüştü.
Alaz, karşısındaki mavi bakışların yavaştan onu rahatsız ettiğini biliyordu, üstelik çok kısa da olsa Asi'ye bakarak konuşmasını fark etmemesi mümkün değildi. Hemen yargılamamak ve sinirlenmemek için hafifçe boynunu sağa ve sola yaslayarak gevşetmişti.
Bu sırada Eşref araya girdi.
"İyi ettin, iyi. Hazırda aile işleriniz var, başka maceralara hiç girmeyeceksiniz. İşleri devir alacaksınız ki biz de rahatlayıp Fransa kıyılarına gidebilelim değil mi?" keyifle gülerek konuşuyordu.
"Dede şimdi de gidebilirsin." dedi Çağla bir elinde tuttuğu yeşilliği yemek yerine hafifçe sallıyordu. Aslında ilgisi ve odağı Kuzey ortama girdiğinden beri değişmişti, kaçamak bakışlarla ona bakıyordu. Mavi gözleri, ara sıra onun mavileri ile çakışıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yattığımız Yataklar, Battığımız Bataklar / Aslaz
FanfictionYabani evrenindeki çiftimiz Asi ve Alaz'ın hayatları farklı bir şekilde kesişeydi, mesela Asi, Soysalan Üniversitesi'ne bomba gibi düşseydi, nasıl olurdu? İşte bu hikayede onları okuyup, hayatlarına ortak olacağız.