14. Susarken Konuşma Dersleri

4.3K 146 33
                                    

Selam,

İyi okumalar. Dilerim seversiniz.

Yorumlarınız için şimdiden teşekkürler, okudukça mutlu oluyorum. 💕

Sevgiler

-------

Kendi odasındaydı. Yatağının içine gömülmüş, sanki onu yeni öğrendiği ve inanmakta hala çok zorlandığı gerçeklikten soyutlayabilirmiş gibi yorganını yüzü dâhil olmak üzere üstüne çekmişti. Ne kadar zamandır burada huzursuzca kıvrandığını ve düşüncelerini dizginlemeye, düzgünce tartmaya çalıştığını bilemiyordu. Dağ evinde Yaman'ın ikizler ve Neslihan Soysalan ile olan fotoğrafını gördüğünde, gün ağarmak üzereydi. Alaz ile huzurlu bir uykuya yatmak üzere olduğunu düşündüğü sırada aldığı darbe ile sarsılmıştı. Adamın uyuduğunu fark ettikten sonra usulca yataktan kalkmış ve iyice gün ışında da fotoğrafı gözleriyle taramıştı. Ama işte oradaydı Soysalanların kayıp oğlu Ali Soysalan, yıllardır sokaklarda beraber büyüdüğü Yaman'dan başkası değildi.

Sonrasında içi içine sığmamış ve kimseye haber vermeden, kendini evine atabilmişti. O andan itibaren yorganının altındaydı. Aslında bu gerçekten inanılması güç bir mucizeydi. Şimdiye kadar hep düşündüğü ve Yaman'ı aklında oturttuğu yer düşünülürse, onun bir Soysalan olmasına şaşırmıyordu. Bu yaşına kadar zorluklara göğüs germiş, örselenmiş ve çocukluğunu bilemeden büyümüş olabilirdi, ama en azından kalan yaşamında bu yıllarının acısını çıkararak hayatına devam edebilirdi.

Onu düşündüren tek şey başından beri Alaz ile olan kötü ilişkileriydi. Bunun sebebinin kendisi olması içini karartıyordu. Onlar kardeşti, düne kadar kendi kardeşim, abim dediği Yaman, aslında Alaz'ın abisi Ali'ydi.

Yaman en başından beri Alaz'ın davranışlarını ve kötü geçmişi hakkında yaptığı imalar ile onaylamadığını söylüyordu, en son dün gece oyunda sorduğu soruyla onun kötü geçmişi hakkında yanılmadığını da kanıtlamış ve daha da üzerine gitmişti. Tüm bunlara tepki olarak Alaz da onunla uğraştığı ve Yaman'ın Asi'nin hayatındaki konumu nedeniyle ona aksi gidiyor, yabani olarak yaftalıyor ve sürekli onu hor görmeye çalışıyordu.

Bu tamamen olumsuz tablonun yanında, içinde bir umut ışığı içerebilecek o karanlık gece vardı. Beraber sokakta dövüştükleri, aslında Yaman'ın Alaz'ı korumak için direttiği ve kendilerinden çokça üstünlüğü olan adamlara karşı omuz omuza karşılık verdikleri gece, birbirlerine karşı olan kibirlerinden sıyrılabilmiş ve ortak hareket edebilmişlerdi. Evet, her şeye rağmen bu iki çokta mantıklı düşünemeyen adam yan yana gelebilir, kayıp bağlarını onarabilirdi.

Sonra Çağla vardı, Ece vardı. Onların tepkisini kestiremiyordu, Çağla'yı tanıyordu ama böyle bir gerçekle yüzleşmek onun gibi iyimser ve pozitif bir kız için bile fazla olabilirdi. Hem Çağla, her ne kadar ikizine zıt gibi görünüp, onu sürekli darlasa da, birbirlerine olan anne karnından beri gelen ortaklık nedeniyle Alaz'ın adımlarını takip ederdi. Onun sözüyle hiç düşünmez, paraşütsüz uçaktan atlardı. Ece de bildiği kadarıyla abisi Alaz'a hayrandı ve varlığını hiç görmediği kayıp bir yeni abiyi nasıl karşılardı, bilemiyordu. Dolayısıyla Alaz bu denklemde kilit roldeydi.

Aklındaki bu düşüncelerle, yorganın altındaki havanın giderek azaldığını ve nefessiz kaldığını hissetti. Sıkıntıyla ellerini kaldırdı ve yüzünü açabilmek için hırsla onu itti. "Offf..." koca bir iç geçiriyordu.

Üstelik öğrendiği bu gerçeği önce hangisiyle, nasıl, ne söyleyerek paylaşması gerektiğini bilmiyordu. Hayatının çoğu anında kendisinden büyük, yol gösteren birinin eksikliğini hissetmişti, her kararını kendi başına vermesi gerekmişti. Gerçi pek çoğunda Yaman'dan destek almıştı ama bu durumda ona zaten danışamazdı. Ona şu an ne yapması, nasıl davranması gerektiğini söyleyen biri olması için nelerini vermezdi.

Yattığımız Yataklar, Battığımız Bataklar / AslazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin