Selam,
İyi okumalar. Dilerim seversiniz.
Burada ve X'de gördüğüm yorumlar beni o kadar motive ediyor ki. İyi ki varsınız 🤞❤
Sevgiler
-------
Yanı başındaki telefonun alarmı hem odanın içini hem de kulaklarını rahatsız edecek derecede doldururken, yaptığı planları ve verdiği sözleri bundan sonra iki kere düşünüp karar vermesi için kendi kendine mırıltılar halinde konuşuyordu Asi. Sıkıca sarıldığı yorganın sıcaklığını, istemeden terk etmeye çalıştığı için ayakları, kolları takılıyor ve bir türlü kendini odanın soğukluğuna bırakamıyordu. Bu boğuşmalar sırasında mırıltıları artık ufak tefek küfürlere dönüşmüştü. Gözü hala kapalı bir şekilde yatağın kenarında oturur hale geldi ve görmeden uzattığı eliyle telefona ulaşıp, alarmı kapatabilmişti.
Saat sabah 4:30'du. Hala karanlık hava ve çıt çıkmayan sokağa odasındaki camdan şöyle bir baktı. Dışarıdaki kasvetli görüntünün iç karartıcılığı ve çok erken uyanmanın mahmurluğunun yanında içinde masum bir heyecan vardı. Çünkü bu gün Soysalanların evine ilk kez ziyarette bulunacaktı. Aslında gece beraber eğlenceye çıktıkları zaman orada bulunmuştu ama hemen Rüya'nın yan taraftaki evine geçtikleri için pek bir şey anlayamamıştı. Alaz ile bir dargın bir barışık olması, Yaman'ın ailesini bulduktan sonra ailecek sarsılmaları ve hala daha kendilerini tam olarak toparlayamamış olmaları bu ziyareti geciktiren sebepler arasında sayılabilirdi. Üstelik bugünün bir diğer süprizi ise Alaz'ın bu plandan haberi olmamasıydı.
İkizi Alaz'ın aksine Çağla, travmatik geçmişi ve acı hatıralarında takılı kalmamaya çalışıyordu. Bunun için düzenli psikolog seanslarına giderdi. Ayrıca kusursuz fiziği ve şen şakrar kişiliğiyle girdiği ortamlarda ilgi çekmeyi her zaman başarırdı. Gerçi bu görünüşünü korumak ve meraklı gözleri üzerine çekmeyi başarabilmek arka planda pek çok çaba, ter ve gözyaşı gerektiriyordu. İşte bu da Çağla'nın diğer takıntılarına yol açıyordu, sağlıklı yaşam ve düzenli spor.
Aslında Asi düşündüğünde Çağla'nın bir yemek düzeni olduğuna pek rastlamamıştı. Beraber yemek yediklerinde de salata yer onu bile yarım bırakırdı. Ama kendi iddiasına göre her şey den düzenli olarak ve kararında tükettiğini söylüyordu.
Bugünün planı da Çağla'ya aitti. Rüya ve Asi'yi, malikanenin bahçesinin ortasında konumlanmış camlarla çevrili kapalı kış bahçesinde güneşi selamlayarak yoga yapmaya ikna etmişti, sonrasında beraber kahvaltı yapacaklardı. İşte güneşi selamlamanın sabahın ilk ışıkları olduğunu keşke bu teklifi aldığında düşünebilseydi Asi, ama artık çok geçti.
Kendisi hareket etmediği takdirde, gökten inecek bir ışıkla istediği yere ışınlanamayacağını anladığı anda kafasını hızlıca sallayıp, oturduğu yataktan ayağa kalktı. Birkaç dakika sonra duştan çıkmış ve odasının içinde elinde baş havlusu ile ıslak saçlarındaki nemleri almaya çalışıyordu. Zamanın hızla ilerlediğini fark ettiğinde tamamen kurutma işleminden vazgeçti ve saçlarını tepesinden özensiz dağınık bir topuz yaptı. Taytını ve yakası fermuarlı üst gövdesini sıkıca saran kısa kollu bluzunu geçirdi üstüne. Telaşla askıdaki montunu alıp evden çıkmak üzere ayakkabılarını giyerken, Cesur'un evde olmadığını fark etti. Salonda kanepedeki yatağı bozulmuştu aslında, çünkü akşam onu gördüğüne emindi. Bu saatte nereye gitmiş olabilirdi ki, yolda giderken onu aramaya karar verdi. Evin kapısını kapatıp, soğuk havaya, karanlığa karıştı ve Soysalanlar'a doğru yola çıktı.
***
Çağla onu kapıda bütün enerjisi ve ışıl ışıl parlayan gözleri ile karşılamıştı. Bu saatte bu şekilde görünmesi onun gerçekten doğal güzelliğinin en büyük kanıtıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yattığımız Yataklar, Battığımız Bataklar / Aslaz
FanficYabani evrenindeki çiftimiz Asi ve Alaz'ın hayatları farklı bir şekilde kesişeydi, mesela Asi, Soysalan Üniversitesi'ne bomba gibi düşseydi, nasıl olurdu? İşte bu hikayede onları okuyup, hayatlarına ortak olacağız.