Selam,
Uzun bir bölümle geldim!!👀 Keyifli okumalar, dilerim seversiniz. 💖
Yorumlarınızı severek takip ediyorum. 💌
Sevgiler
-------
"Asiii."
Az önce kendisini tutarak giriştiği kavgadan ayırmaya çalışan Asi'nin dengesinin sarsılıp, kaldırım zemine düştüğünü fark ettiğinde anın korkusuyla kısık çıkan sesi, şimdi kampüsün genelinde duyulabilecek şiddette ve telaşta çıkıyordu.
Kavganın ortasındaydı. İki elinin altında, tek kaşı patlamış ve sert darbelerden yüzünün farklı yerlerinde yoğun kırmızılıklar oluşan Kuzey den kurtulmak için onu son sürat ve şiddetle itmişti. Her iki dizini farkında olmadan hızla zemine bırakıp, Asi'nin baygın yatan gövdesinin hemen dibine çökmüştü.
Gecenin başında kırık beyaz tonlardaki elbisesinin içinde ışık saçan Asi, yerde boylu boyunca uzanmış, çarpmanın etkisiyle teni solgun gözüküyordu ve bilinci kapalı bir şekildeydi. Yanındaki Alaz, korku ve telaş içinde ne yapmalı, nasıl yapmalı, nereden tutup ona daha da zarar vermemeli diye ne yapacağını bilemez bir halde ve şoktaydı. Ama onu gördüğünde acıyan canı ve yaşananları idrak etmeye çalışırken tüm gücüyle adrenalin salgılayan vücudu anında harekete geçmesini sağlamıştı.
Çaresizce ve elleri titreyerek, bir eliyle Asi'nin yüzüne düşen saçlarını geriye tarıyor ve yüzünde kendinde olduğuna dair bir belirti arıyordu.
"Asi, Asiii.." ellerinin titremesi sesine de yansımıştı, panik halindeki bedeni onun kontrolü dışında hareket ediyordu. Herhangi bir karşılık alamadığı her denemesinde daha da paniği artıyordu. "Ambulans..." boşa geçirebilecekleri saniyeleri yoktu. "...ambulans çağırın, Çağlaa!!"
Herkes yaşananların şokundaydı biraz önce şiddetli bir kavga varken, aniden işler daha da sarpa sarmıştı. Asi'nin baygın bedeninin başında yardımcı olmaya çalışıyorlardı, tıpkı Alaz'ın ani bağırışı ile kendine gelip hemen ambulansı aramak için atağa geçen Çağla gibi.
Soğuk zeminde yatan ince bedeninin orada geçirdiği her saniye, artık günler, aylar gibi geliyordu Alaz'a. Hayatının hiçbir anında bu kadar çaresiz hissetmemişti, çaresizdi çünkü gözünün önünde baygın bir şekilde uzanan Asi'ye destek olamıyordu. İlk anda onu kucaklayıp kendisi hastaneye götürmek istemişti, ama doktor bir aileden gelmenin verdiği bir refleksle yanlış ilk müdahalenin ne gibi kötü sonuçlara yol açabileceğini biliyordu. Düşüş sırasında anlık olarak başını zemine sert bir şekilde çarptığını görmüştü. Şu an elinden gelebilecek tek şey mevcut halini korumasını sağlamaktı.
Amansız bir halde eli kolu bağlı beklerken hemen üstündeki ceketi çıkarmış ve Asi'nin üzerine örtmüştü. Yerinden çok oynatmamaya özenerek sert zeminle vücudu arasına iliştirmek için sıkıca sarmalamaya çalışmıştı. Sadece geceleri, o kolları arasında huzurla uyurken görmeye alıştığı kapalı gözleri ve güzel yüzünde hiç Asi'ye ait olmayan soğukluk ve tepkisizlik vardı. Bu ifade karşısında Alaz'ın korkudan aklı çıkıyor ve yerinde duramıyordu.
Başının sert zeminle bu kadar yakın olmasına daha fazla dayanamamıştı, bir elini yavaşça zemin ve Asi'nin başı arasına tampon olarak yerleştirdi. Diğer eliyle saçlarını okşamaya ve o duymasa bile onu telkin edecek sözler söylemeye devam ediyordu. Asi ne olursa olsun onu duyardı, buna tutunuyordu.
"Geçecek, geçecek güzelim. Hepsi geçecek. Beni duyuyorsun biliyorum. Buradasın..." telaşlı yüzüne yansıyan acılı tebessüme engel olamamıştı. "...hem sen bu yaptığım yüzünden bana kızmak için bile hemen açacaksın o gözlerini biliyorum." Hafifçe kafasını sallamış ve yine korku içindeki ifadesine geri dönmüştü, gözlerine yaşlar hücum etmeye başlamıştı. Şimdi bunun hiç sırası değildi, güçlü kalmalı ve onu tekrar sağlığına kavuşturmalıydı. Ama korku en büyük panik tetikleyiciydi ve Alaz tüm vücudunun Asi'yi kaybetme korkusundan zonkladığını hissediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yattığımız Yataklar, Battığımız Bataklar / Aslaz
Fiksi PenggemarYabani evrenindeki çiftimiz Asi ve Alaz'ın hayatları farklı bir şekilde kesişeydi, mesela Asi, Soysalan Üniversitesi'ne bomba gibi düşseydi, nasıl olurdu? İşte bu hikayede onları okuyup, hayatlarına ortak olacağız.