Selam,
Yeni bölümü beklerken gösterdiğiniz sabra teşekkür ederim!🖤
Bu hafta heyecanla yeni bir hikâyeye başladım. Aslaz'ın "Kötü Kan" evreninde yaşayacaklarını merak ederseniz, sizi oraya da beklerim. O evrende üniversiteli halimizden oldukça uzağız.💌
Bu bölümü bitirince Asi'ye mi, Alaz'a mı hak verdiğinizi benimle paylaşır mısınız? Yorumlarınızı merak ettim. 👀
İyi okumalar. Dilerim seversiniz.
Sevgiler
-------
Açık buzdolabının beyaz ışığı, mutfağın loş sarı ışığına tezat oluşturacak şekilde Alaz ve Asi'nin yüzüne vuruyordu. Alaz, bir eliyle açık dolap kapağını tutuyor, diğer eliyle hemen önünde yüzü dolabın içine doğru bakan Asi'nin dirseğinden tutmuş, uyumlu boy mesafelerinin el verdiği ölçüde çenesini onun saçlarına değdiriyor, gülerek ve mümkün olduğunca az ses çıkarak konuşuyordu.
"Tost için hindi jambon sevmiyoruz, o konuda hemfikiriz ama bir deneyebiliriz güzelim ne dersin?"
Artık rutinleşen gece yarısı atıştırmalığı kaçamaklarından birini yapmak üzereydiler. Asi, bir haftadan uzunca bir süredir malikânede yaşıyordu ve sağlık durumu çok daha iyiydi. Başındaki dikişler alınmış ve iyileşmeye yüz tutmuştu. Vücudunun çeşitli yerlerindeki doku zedelenmeleri kullandıkları ilaçlar ve kremler sayesinde giderek küçülüyor, eskisi kadar acı vermiyordu. Bir gece Alaz yine Asi'ye mutfaktaki elmalı turtadan alıp odalarına taşımak için indiğinde Asi de dayanamayıp peşinden aşağı inmişti. Her ikisi de mutfak adasına yaslanıp, hem turtayı yerken hem de yanında sütü afiyetle içerken, keyifle gülüşmüşlerdi. Asi, Alaz'ın ağzına ve yüzüne bulaşan pudra şekerlerini daha da dağıtmış ve onu delirtmişti. Tabi sonra Alaz onu yakalamış ve tüm yüzünü tişörtüne bastırarak silmiş, keyifle gülerek ondan öcünü almıştı.
Bu günü takip eden üç gün boyunca da bu durum sekmemiş ve geceleri yeni atıştırmalıklar için soluğu mutfakta almışlardı. Ev ahalisine de şimdiye kadar yakalanmamışlardı, gerçi akşamdan tertemiz bıraktığı mutfağı sabah lavabosunun içindeki çeşitli bulaşıklarla görünce Feride'nin evdeki mutfak farelerini yakaladığına eminlerdi ama anlaşılan onlara çaktırmıyor, keyiflerini bozmuyordu.
Sorusuna cevap vermek için olduğu yerde yüzünü Alaz'a dönerek ona aşağıdan sevimli bir şekilde bakmıştı Asi.
"Ama ben beyaz peynirle yaptığın tostu çok seviyorum, ondan yapalım, lütfen, lütfen." sesine yansıyan çocuksu tınıyı engellememişti. Bu sürede Alaz tarafından ilgilenmeye ve destek görmeye o kadar alışmıştı ki, bu zamana kadar yalnız başına nasıl idare ettiğine kendisi bile şaşırıyordu.
Asi den gelen bir isteği kabul edip yapması için ikinci bir lütfen'e ihtiyacı yoktu Alaz'ın, aslında lütfen'e hiç ihtiyacı yoktu. Kendisinden bir şey istesin, canı yeni bir tat çeksin, merak ettiği bir film olsun, puzzle yapmak istesin veya bir yere gitmek istesin diye her daim onun iki dudağından çıkacak kelimeleri bekler olmuştu Alaz. Asi'yi mutlu ettiğini hissettiği böyle anlarda onun da mutluluktan içi içine sığmazdı. Şimdi karşısında kendisine bu denli gülen gözlerle bakarken onu kırması mümkün değildi, yine de şansını denedi.
"Bu da proteinli ve yararlı. Hem ameliyat sonrası yemek listende de var biliyorsun..." kendisine hala çokça kırpıştırdığı gözlerle baktığını fark ettiğinde boşuna konuştuğunu anlamıştı. Eğilip onu alnından öptükten sonra gülümseyerek konuştu. "...peki dediğin gibi olsun. Rutinlerimi isterim diyorsun." en başında kaybettiği savaşlarından herhangi biri gibi, pes etmiş ve beyaz peynirli tost yapmaya razı olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yattığımız Yataklar, Battığımız Bataklar / Aslaz
FanfictionYabani evrenindeki çiftimiz Asi ve Alaz'ın hayatları farklı bir şekilde kesişeydi, mesela Asi, Soysalan Üniversitesi'ne bomba gibi düşseydi, nasıl olurdu? İşte bu hikayede onları okuyup, hayatlarına ortak olacağız.