Selam,
İyi okumalar. Dilerim seversiniz. Bu bölüm biraz dertleştik.💕
Yorumlarınızı eksik etmeyin.
Sevgiler
-------
Gerçeklerin, bir gün ortaya çıkmak gibi güzel bir huyu vardı. Yaman'ın, daha ufak bir çocukken ailesinden mahrum bırakılıp, sokaklarda zor şartlar altında büyümesine neden olan kader sapması, bugün, tam 16 yıl sonra tekrar olması gereken rotaya oturacaktı.
Okulun terasındaki yüzüne çarpan soğuk esintileri fark etmiyordu Asi, oturduğu bankta iki elini bacaklarının yanına konumlandırmış ve banka tutunuyordu. Birazdan Alaz ile paylaşacağı gerçeği, alacağı tepkiyi, bundan sonra hayatlarının nasıl etkileneceğini düşünürken istemsizce ellerini eklemleri beyazlayacak kadar sıkmıştı. Alaz'ı kaybetmeye tahammülü yoktu. Bu gerçeği çok kısa süre için bile sakladığı için büyük pişmanlık duyuyordu. Bu yüzden Neslihan Hanım'dan gününü öğrenince Alaz'a kendisi söylemek istedi. Nasıl olsa artık ortaya çıkacaktı, bunu sustuğu günlerin diyeti olarak ona borçluydu.
Açılan kapının çıkardığı ses, dalmış olduğu derinliklerden onu çıkardı. Kafasını o yöne çevirdi ve görmeyi beklediği kişi ona doğru yürüyordu. Sabah mahmurluğu nasıl gözükmesi gerekiyorsa tümüyle Alaz'ın vücudundan okunabiliyordu. Tam açılmamış ve hafif şiş gözleri, karma karışık saçlarıyla ne kadar hala uyuyor görünse de, her zaman ki şıklığı ve siyah geniş kaşe montuyla bir o kadar canlıydı. Bir eliyle gözünü ovuşturuyor, diğerini montunun cebine atmış bir şekilde Asi'ye ulaşmaya çalışıyordu.
Onu fark edince istemsizce yerinden kalkmıştı Asi, ona doğru attığı her bir adımda, yapacakları konuşmadan sonra da kendinden bu şekilde adım adım uzaklaşmaması için hafif ayrık dudaklarında mırıldanıyor, temenniler tutuyordu.
"Güzel miydi, doğru söyle?" dedi Alaz sabah mahmuru sesiyle.
Asi, tam önünde duran adamın söylediklerini anlamaya çalışıyordu. Galiba kendisi de daha uyanamamıştı.
"Anlamadım?" dedi tek kaşı havada.
Alaz, onun şaşkınlığına hafifçe gülümsedi ve iki koluyla onu belinden sardı, vücudunu kendisine yasladı.
"Beni gördüğün rüyayı diyorum, güzel miydi? Bu saatte buraya çağırıldığıma göre kesin rüyanda gördün. Nasıl gördün, beraber miydik? Detay istiyorum." dedi gözlerini hafif açarak, şımarıkça kızı daraltamaya devam ediyordu.
Belinde hissettiği zarif elleri ve vücutlarının bütünlüğünü düşününce işi gittikçe zorlaşıyordu. Nereden başlayacağını toplamakta güçlük yaşıyordu. Onun bu çocukça sevincine gülüyordu Asi, sabahın ilk ışıkları bile olsa, yanındayken kendisi gibi olmaktan hiç ödün vermiyordu.
Konuşmak için hafifçe dudaklarını ıslattı ve sağ elini kaldırdı, Alaz'ın karışmış saçlarını biraz olsun düzeltebilmek için okşayarak geriye doğru taramaya başladı. Ritmik hareketlerle buna devam ederken konuştu.
"Doğrusunu söylemek gerekirse, evet. Seni rüyalarımda görüyorum, hem de çok..." gülümsüyordu sonra biraz daha ciddileşti "...ama bugün rüyalardan değil de, gerçeklerden bahsetmek için seni çağırdım." dedi.
Saçlarında hissettiği yumuşak hareketlerle çok değil dakikalar önce kalktığı uykusuna tekrar yatabilirdi Alaz. Kızın dokunuşları öyle huzurlu ve mutlu hissettiriyordu ki. Onun rüyalarını süslediğini öğrenince ifadesi güneş gibi parladı, gözleri açıldı. Ama sonra birden ciddileşen ifadesini fark etti, gerçekler diyordu. Asi'nin son zamanlardaki tuhaf hareketlerini ve ara sıra yakaladığı mahcup bakışlarının açıklamasını mı yapacaktı acaba. Neydi onu bu kadar huzursuz eden.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yattığımız Yataklar, Battığımız Bataklar / Aslaz
أدب الهواةYabani evrenindeki çiftimiz Asi ve Alaz'ın hayatları farklı bir şekilde kesişeydi, mesela Asi, Soysalan Üniversitesi'ne bomba gibi düşseydi, nasıl olurdu? İşte bu hikayede onları okuyup, hayatlarına ortak olacağız.