Selam,
Öncelikle geç gelen bölüm için çok üzgünüm, beklediğiniz ve güzel yorumlarınız için de ayrıca teşekkür ederim. ❤
Sizlerden aldığım motivasyonla bu bölümü tamamladım, dilerim seversiniz. 👀
Keyifli okumalar.
Sevgiler
-------
Evin geniş çalışma odasında üç kişi olmalarına rağmen çıt çıkmıyordu. Bu sessizliği, sabırla ve her bir sayfanın sonuna kadar okunduğunun anlaşılmasına yetecek süre sonra çevrilen sayfa yapraklarının esintisi bozuyordu.
Eşref Soysalan, ahşap ve deri dokumalı masasının arkasında tüm heybeti ile oturmuş ve yakın gözlüklerine rağmen gözlerini kısmış bir şekilde elinin altındaki raporu enine boyuna okuyordu. Takıntılı olduğu konuların en baş sıralarında elindeki bilgilerin tamamını titizlikle kullanmak ve ona göre yargı oluşturmak vardı. Yarım yamalak iş yapılmasından nefret ederdi. Aktif olarak çalıştığı otuz yıllık meslek hayatı boyunca hem çok sevdiği doktorluğu icra etmiş hem de zekâsı ve stratejik hamleleriyle ailesine ve torunlarına fazlasıyla yetecek bir sağlık imparatorluğu kurmayı başarmıştı. Tabi bunda göçmen olan ailesinin çok eski tarihlerde İstanbul'a göçerek yerleşmesi ve ticaretle uğraşan babasının desteği de yadsınamaz bir gerçekti. Babasının durumunun iyi olmasına rağmen, kişilik olarak o bu duruma asla bel bağlamamış ve kendi tırnaklarıyla kazıyarak doktorluk mesleğini eline almıştı. Bununla da yetinmeyip hep daha fazlası için çabalamıştı. Babasının vefatından sonra onun işlerini devralıp kendi girişimi ile birleştirmişti bu sayede milyar dolar hacimli pek çok sektörde var olmayı ve her geçen gün daha da büyümeyi başarmıştı. Gençlik çağlarındaki başarı ve çalışma hırsını hala hatırlar ve bununla kıvanç duyardı.
Şimdi karşısında tekli koltuklarda oturmuş ve işledikleri kabahatlerin pekte farkında olmayacak kadar umursuz gözüken her iki erkek torununa bakınca içinden taşan öfkeye engel olamıyordu. Her şey önlerinde altın tepsi ile sunulmasına rağmen nasıl bu kadar sorumsuzca işlere kalkışabiliyorlardı. Kendi gençliğini onlarla çaresizce kıyaslamadan edemiyordu. Onlardan tek beklentisi okullarını tamamlayıp, işlerin ucundan tutmaları ve hayatlarını doğru bir şekilde yaşamalarıydı.
Alaz, tekli koltukta rahat denebilecek bir duruşla oturuyordu. İçeri girdikleri andan beri dedesinin ilgiyle okuduğu şeyi merak ediyordu. İçten içe, kendini biraz sonra alabileceği tepkilere hazırlamaya başlamıştı, bunu dışarıya yansıtmıyordu. Aslında o alışıktı bu şekildeki suç işle – cezanı kabul et – nasihat dinle - tekrarla döngüsüne. Kendisinin potansiyelini fark ettiği küçük yaşından beri, her sene artan imkânları ve bilinci ile başını bin bir belaya sokmayı başarabilmişti. Bu kaçamaklar sırasında annesine yakalanması söz konusu değildi, çünkü o kayıp abisinin yasını tutmakla meşguldü. Annesinden bu konularda son zamanlar hariç hiç uyarı almadığını yine istemeden fark etmişti. O büyürken, hata yaparken veya başarılar kazanırken yanında yoktu.
Eğer babasına yakalanırsa işi biraz daha kolaydı, Serhan çocuklarının üzerine titrerdi. Kayıp çocuğunu aklının bir köşesinde hiç ayırmazken, Neslihan'ın aksine, yanındaki evlatlarına da elinden geldiğince aile olmayı tattırmaya çalışmıştı. Ama yalnız olduğu bu yolculukta bilmeden yaptığı hamleler ve sınırsızca onlara sunduğu imkânlarla farkında olmadan doyumsuz ve daha da yaralı çocuklar yetiştirmişti. Alaz, babasının her yere uzanan ellerine ve bağlantılara her seferinde daha da şaşırırdı.
Bir keresinde bundan iki sene kadar önce New York'da kafası, farklı kullandığı maddelerden ve alkolden bir milyonken, ölmek istemediği takdirde girmemesi gereken tekinsiz ara sokaklarda dolanıyordu. Bu ölüme yürüme konusunun o dönemler kafasında genişçe bir yer kapladığını inkâr etmeyecekti Alaz. O ne kadar buna çabalasa da babası yakasını bırakmıyordu. Bu yüzden iki izbandut gibi iri adam onu her iki kolundan tutarak sokaklardan uzaklaştırmıştı. Başı ağrıdan çatlayarak lüks ve konforlu otel yatağında uyandığında hem bu gece de ölmeyi başaramadığı için kendine küfür ettiğini hem de babasının okyanuslar ötesinden onu kolladığını hissetmesine çok derinlerden de olsa sevindiğini hatırlıyordu. Şimdi düşündüğünde onu hayatta tutan bu şekilde sevildiğini hissettiği çok küçük anlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yattığımız Yataklar, Battığımız Bataklar / Aslaz
FanficYabani evrenindeki çiftimiz Asi ve Alaz'ın hayatları farklı bir şekilde kesişeydi, mesela Asi, Soysalan Üniversitesi'ne bomba gibi düşseydi, nasıl olurdu? İşte bu hikayede onları okuyup, hayatlarına ortak olacağız.