Bölüm 18: Inkora'nın Planı

4.4K 453 639
                                    

BÖLÜM 18

▪──── ⚔ ────▪

Inkora'nın Planı

Kafesimde kafam koparılmış, diyarın dört bir yanına sektirilmiş, her krallıkta bir tekme yemiş ve yeniden bedenime takılmış şekilde uyandım. Ellerimin ikişer parmağını ağrımı dindirebilirmiş gibi şakaklarıma dayayıp daireler çizerek ovaladım. Gözlerimi açtığımda kamp karanlığa gömülmüştü. Gölgeler, yerleşke meydanında ateş yakan isyancıların etrafında dans ediyordu. Ne kadar süre uyumuştum? Zaiden kalbimi bizzat söküp çıkaralı ne kadar olmuştu?

''Biraz su içmelisin,'' dedi bir kadın sesi. ''Çok susuz kaldın. Biraz da çorba var.'' İşaret ettiği yönde kafesin köşesine bırakılmış çorba kasesi ve tahta bir bardakta su vardı. Gözlerimi birkaç kere daha kırpıştırıp benimle konuşanın kim olduğunu anlamaya çalıştım. Kafesin etrafında ondan başka kimse yoktu ve kapının önünde dikiliyordu. Harika, diye düşündüm alayla. Bir kadını kandırmak çok daha zor olacak.

''Adım Inkora,'' diye açıkladı kadın yumuşak bir sesle. Sesinin hafifliği, bir canavarı andıran görünüşüyle keskin bir tezatlık oluşturuyordu. Vahşi doğanın kalbinden fırlamış gibi görünüyordu. Savaşçıları andıran kaslı vücudunun karnını ve kollarını çıplak bırakmış, ateş kızılı saçlarını omuzlarından aşağı salmıştı. Çıplak omuzlarında pençeleri andıran kırmızı çizimler vardı. Kuzey denizinin buzlu kıyıları kadar keskin mavi gözleri ay ışığı altında parlıyordu.

Kıyafetleri deri ve kürklerle kaplıydı. Bir insandan ziyade insana dönüşmüş saldırgan bir kurda benziyordu. Karnının hemen sol köşesinde mavi ve beyaz renklerde spiral şeklinde dövmeleri vardı. Bu sembolü daha önce hiç görmemiştim. Gözlerimi ondan ayırdım. Kimse kimdi, beni ilgilendirmezdi.

Boğazımın bu kadar kurumuş olmasına şaşırarak önce tahta bardağı aldım. Bayat suyu tek yudumda içtikten sonra ağzımı koluma sildim. Önce terim, sonra gözyaşlarımla ıslanan gömleğim korkunç kokuyordu. Belki de Jaheer'i etkisiz hale getirmek için saldırmaya gerek yoktur. Bir kere sarılsam tek nefeste yere yığılır.

Boğazımdaki yanma hissi geçmişti ve Inkora hala sakince beni izliyordu. Bir cevap mı bekliyordu? ''Ben de sana kendimi tanıtmak isterdim ama çoktan bildiğine eminim,'' dedim umursamaz bir tavırla. Çorba kasemi ellerime aldığımda buz gibi olduğunu fark ederek hayal kırıklığı içinde olduğum yere çöküverdim. Hiç de nazik olmayan bir tavırla çorba kasesini dudaklarıma yerleştirip kafama diktim. Katılaşmış soğuk çorba boğazımdan aşağı zar zor aktı.

''Biraz daha getirmemi ister misin?'' diye sordu Inkora beni izlerken.

Yüzümü buruşturarak boş çorba kasesini kafesin kenarına geri bıraktım. ''Jaheer'in başvurduğu bir başka imtihan yöntemi mi bu? İlk disiplinli askeri gönderdi, ardından görevine yeni atanmış toy bir çocuğu. Şimdi de vahşi görünümlü ama nezaket dolu bir kadın var başımda.''

Inkora lafıma bozulmuşa benzemiyordu. Hatta tam aksine gülümsedi. ''Jaheer'in benim burada olmamda bir parmağı yok. Nöbet sırası bir başka adamındaydı ama onun yerine ben gönüllü oldum.''

''Gönüllü mü oldun?'' diye sordum bu sabah olanlar yavaş yavaş zihnime akın ederken. Hala biraz sersem olsam da Zaiden'ın ihanetini unutacak kadar kafasız değildim. Acım, hayal kırıklığım ve dehşetle harmanlanmış şaşkınlığım çok tazeydi. Çok yeniydi. Nasıl başa çıkacağımı bilemediğim bir düğümdü ve bu düğümün ipleri benim elimdeydi.

İmparatorluğun Kılıcı (Wisteria 3)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin