Bölüm 20:Nehrin Kanı

8K 515 1.4K
                                    


BÖLÜM 20

▪──── ⚔ ────▪

NEHRİN KANI

Nori'nin sözleri içime işlerken nefesim boğazımda düğümlendi ve görüşüm bulanıklaştı. Zaiden, o dayanılmaz acıya razı olmuş, sessizliğini korumak için, hayır beni korumak için kendine zarar vermişti. Fedakarlığının ağırlığı fiziksel bir darbe gibi bedenimi vurdu ve dizlerimin zayıfladığını hissettim. Onu sevdiğimi söylediğimde cevap verememişti. O, konuşma yetisini, acı veya sevinç içinde haykırma yetisini tamamen yitirecek yolu seçmişti ve hepsi beni korumak içindi.

Nefesim boğazımda tıkanıp kaldı.

Zaiden'ın anıları zihnimde canlandı. Çarpık gülüşü, yıkılmaz kararlılığı, susturamadığım çenesi, paylaştığımız sessiz anlarda kulağıma fısıldadığı cümleler... Onun böyle bir acı içinde olduğunu, hissettiklerinin birazını bile fısıldayamadığını düşünmek dayanılmazdı. Beni korumayı, yanımda durmayı vaat ettiği zamanları hatırladım. Kaderin zalim bir cilvesiyle, onu koruması gereken kişi ben olmuştum.

Boğulduğumu hissediyordum.

Bu kadar derin bir fedakarlığın tek seçeneği olduğuna nasıl inanmış olabilirdi? Ellerim öfke ve üzüntüyle titriyordu. Bu ıstırabı sessizlik içinde, kendi elleriyle dilini alırken nasıl karşılamıştı?

Nasıl soluk alındığını unuttum.

Nori'ye baktığımda yüzü suçluluk ve üzüntüyle doluydu. Bu durumun bir parçası olmuş, Zaiden'ın işkencesine tanık olmuş ve bunu önleyememişti. Önlemeye çalışmamıştı bile. Ona bizzat bıçağı götüren kişi oydu. Nasıl büyük resmi görememiştim? Öfkem kabardı. Nori'nin de bu acımasız oyunun bir piyonu olduğunu biliyordum ama bu birazcık olsun fayda sağlamıyordu. Zaiden'ın benim uğruma kendine dehşet verici bir şekilde acı vermesini öylece izlemişti. Farklı bir seçenek sunmamıştı ona, fikir yürütmemişti. Yalnızca onu dinlemişti.

Öfkem çağlandı. Sanki zihnim özgürlüğüne yeni kavuşmuştu. Yakalandıktan sonra Zaiden'ı gördüğüm andan itibaren tüm yaşadıklarım gözlerimin önünden akıyordu. Nasıl inanabilmiştim? Zaiden'ın bana ihanet edebileceğine nasıl inanabilmiştim? İçimdeki şüpheleri nasıl susturabilmiştim? Bunu ona nasıl yakıştırabilmiştim? Zaiden'ın sesinin olmadığı bir dünyada haykırışlarım ormanı inletti. Bu adil değildi.

Öfkeyle Nori'ye döndüm. ''İnanmamı sağladın öyle değil mi?''

Cevaplamadan önce yutkundu. ''Evet.''

Nefeslerimi düzene sokmaya çalışırken kendisine bir meşe palamudu bulmuş bir sincap gördüm. Hevesle elindeki yemişi çeviriyor, gürültüyle kemiriyordu. Karnını doyurmuş olmanın mutluluğu onun için dünyalara bedel olmalıydı. Bir an için onun yerinde olmak istedim. Kocaman ormanın içinde en az onun kadar küçülüp her şeyden kaçmak ve uzaklaşmak istedim. Ne Kızıl Ordu ne gözü dönmüş Euria ne de koduğumun Jaheer'ini düşünmek istiyordum. Beni bu çocuksu hayallerden koparan derin bir nefes aldım. Kısacık bir an bile kontrolümü kaybedemezdim. Kaybetmemeliydim. Zaiden benimleydi, beni hiç bırakmamıştı.

Zaiden'in fedakarlığının ağırlığını gittikçe daha da fazla hissediyordum. Beni ezmeyi amaçlayan koca yükler gibi omuzlarıma binmeye devam ediyordu. Beni korumak için kelimeleri feda etmişti. Gözyaşları görüşümü bulanıklaştırdı, ama onları sildim ve omuzlarımı dikleştirdim. Güçlü kalmaya kararlıydım. Şu anda parçalanma lüksüm yoktu. Zaiden, beni korumak için her şeyini vermişti ve ona güçlü olmayı borçluydum, onun için savaşıp, onu kurtarmayı borçluydum. Özgürlüğüm karşılığında razı olduğu esaretten kurtaracaktım onu.

İmparatorluğun Kılıcı (Wisteria 3)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin