Bölüm 22: Kahramanın Dönüşü

3.6K 443 769
                                    


BÖLÜM 22

▪──── ⚔ ────▪

KAHRAMANIN DÖNÜŞÜ

Uyanmaktan hoşnutsuz gibi görünen tek kişi sinirle gözlerini kısıp terleyen yaprak çatımıza bakan Nori'ydi. Yüzünde, bizi bütün gece yağmurdan koruyan ama sabah Fawn uyuyakaldığında ve Kairon nöbeti devraldığında kaybolan büyüyle birbirlerinden ayrılan yapraklara karşı nefret dolu bir ifade vardı. Mavi saçlarını tamamen çözerek saç tellerini koparırcasına sıkı bir şekilde kafasının tepesinden örmeye koyuldu. Kendini olmaması gereken bir yerde bulmuş huysuz bir midilliden farkı yoktu.

Fawn başını bir sağa bir sola yatırıp boynunu esnetti ve gülümsedi. Nori ona bakıp kaşlarını çattı. Fawn bunu fark ettiği anda daha da çok gülümsedi ama sırtı Nori'ye dönüktü. Gözlerinin olması gereken yer tamamen boş olmasına rağmen her hareketinizi anında algılayabildiğini unutmamamız gerekiyordu. Gri ve yeşil renklerin arasındaki göz çukurları bütünüyle akıl alır gibi değildi ancak bir süre sonra alışılıyordu. Gözlerinin olması gereken yer yerine göz kamaştırıcı yeşil saçlarına ya da samimi, yumuşak gülümsemesine odaklanmak yeterliydi.

''Koşmaktan ve ıslanmaktan nefret ediyorsun,'' dedi Fawn sırıtır gibi. ''Miskin bir kedi gibisin.''

Nori yanıt vermek yerine uzun saçlarını örmeye devam etti. Uykuya daldıktan sonra çok geçmeden yağmur dindiği halde hava hala nemliydi. Gökyüzü büyüleyici renklerle kuşanmıştı. Sabah güneşi bulutlara sarı ve turuncu renkler vererek yemyeşil ormanın üzerine bir ışık topu gibi düşüyordu. Eşyalarımız çimlerin üzerine gelişigüzel saçılmıştı. Şımarık bir veledin sinir krizi geçirip etrafa saçtığı oyuncaklar gibiydiler. Onları toparladıktan sonra eşyaların Nori ve Fawn'da durmasının en mantıklısı olacağını düşündük. Kairon'un şekil değiştirmesi gerekebilirdi ve benim tüm bedenimin kontrolüne ihtiyacım vardı. Yüklerle uğraşamazdım.

Kılıçlarımızı kuşandıktan sonra Fawn'ın önderliğinde kampa doğru yürümeye koyulduk. Yaklaşık yirmi adımda oraya varacağımızı söyleyen Fawn artık ciddileşmişti. Ağaçların arasından süzülürken duygusuz bir avcı gibi başı önde kararlı adımlar atıyordu. Öncekinde olduğu gibi çınarlandığımızı anlamayacağımı düşünerek parmaklarımı kılıcıma sardım. Fawn gibi kayıtsız kalmayı çok isterdim. Kendime, onun kendine duyduğu kadar güvenmeyi dilerdim. Nori bile esir tutulduğu kampa dönerken benden çok daha rahat ve cesur görünüyordu. İtiraf etmek istemiyordum ama korkuyordum. Zaiden'a yeterince hızlı ulaşamamaktan, başarısız olmaktan korkuyordum ve altı yıldır hiç bu kadar endişelendiğimi hatırlamıyordum. Dört kişilik bu ekipte tamamen yalnızdım. Kılıcımın verdiği rahatlık ve Zaiden için duyduğum korku arasında kapana kısılmıştım.

İsyancı kampının kuzeybatı köşesinde, ağaçlar ve geniş ova arasındaki keskin sınıra bakarken, '' İyi şanslar Fawn,'' diye fısıldadım. Bizi planladığımız yere ulaştırmıştı. Şimdi yapması gereken kampın doğusunda bir kargaşa yaratmak ve işimizi kolaylaştırmaktı.

''Buradan pek bir şey görünmüyor,'' diye söylendi Kairon pustuğumuz çalıların arasında kıpırdanarak.

Nori başını öne eğdi. ''Görülmemek için yeterince uzak, saldırmak için yeterince yakındayız,'' diye mırıldandı memnuniyetle. Fawn yeniden ağaçların arasında kaybolurken tedirginlikle etrafıma bakındım. Yeni doğan güneşle başlayan kamp hayatı, henüz uyku sersemi olan isyancılar ve kahvaltı bile yapmamış savunmasız nöbetçiler... Bu konum saldırmak için biçilmiş kaftandı. Ordu sesleriyle beraber öyle afallayacaklardı ki bu iş sandığımızdan daha kolay ilerleyecekti. Jaheer... diye düşündüm. Neredesin?

İmparatorluğun Kılıcı (Wisteria 3)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin