Bölüm 31: Hançer Yuvası

1.3K 206 198
                                    

Bölüm 31: Hançer Yuvası

Çatışmaların felaketinde, kılıçlar gök gürültüsü gibi çarpışırken ve hava kan kokusuyla ağırlaşırken gerçeklik keskin bir netlikle ortaya çıkar zihninizde. Düşman dediklerimiz, her adımımızı takip eden karanlık hayaletler misali, bizi kırılmaz, bükülmez, aşınmaz çeliklere dönüştüren alevlerdir. Her karşılaşmada ya da savaşta, zayıflıklarımız dövülüp atılarak, sadece gerçek benliğimizin sert çekirdeği bırakılır geriye. Her savaş, her yara, direncin bir kanıtıdır; bugün, düne göre daha güçlü olduğumuzu hatırlatır. Güneş her gün bir önceki günden daha fazla cesaretle doğar yüreğimize. İyi bir demircinin çekicinin acımasız vuruşları gibi düşmanlarımız bizi şekillendirir. Karşısavları, kırılgan yönlerimizin ve zaaflarımızın acımasız olduğu kadar dürüst bir yansımasıdır.

Ama bunun aksine müttefikler, düşmanlardan çok daha farklıdır. Müttefikler leş kargaları kadar kurnaz, aslanağızları kadar hain olabilir. Müttefik dediğimizin dostluğu bir nebze rahatlatıcı olsa da kontrol edilmezse bizi rehavete sürükler. Rahatlığın nazik kucaklaması, itimat zincirlerine dönüşerek kararlılığımızı zayıflatır ve karar verme yeteneğimizi bulandırır. Müttefikler yüzleşmemiz gereken sert gerçeklerden bizi koruyabilirler. Bahar esintisinin yumuşak fısıltısı gibidirler... Kısa ömürlü, uzun süre dayanamayacak kadar zayıftır. İyi niyetli gayeleri bizi daha güçlü yapacak olan zorlukları gizleyebilir.

En sinsi tehlikeyse, dost kılığına girmiş müttefiklerde yatar. Müttefiklerden daha riskli, düşmanlardan daha ölümcüldür. Bunlar maksatları en derin ve karanlık gölgelerde saklı olan ve sadakatleri ince bir buz tabakası kadar kırılgan olan koyun postuna bürünmüş kurtlardır. Yumuşak ve bembeyaz kürkleri, içlerindeki korkunç karanlığı maskeler. Onlarla geçirdiğiniz zaman bir bıçağın keskin ucunda yapılan hassas bir vals gibidir; tek bir yanlış adım felakete sürüklenmemize yol açabilir. Onlara söylenecek tek bir yanlış kelime, boynunuzdaki darağacı ipinin en sıkı düğümünü atar. Dost kılığına giren müttefikler, en azılı düşmanlarımızdan daha tehlikelidir çünkü en güçlü kaleler dışarıdan değil içten fethedilir. Güven bağlarını aşındırır ve şüphe tohumları eklerler ve ruhunuz hiçbir şeyin farkına varmaz. Bu sahte müttefikler, ölümcül sona sürükleyen efsanevi sirenlerdir. Kulağa hoş gelen cümleleri farkına varmadan bizi tehlikeli sulara çeker.

Tam da bu yüzden gerçek ve kalıcı bir zafer kazanmak için, en beklenmedik ortakla, düşmanımızın içinde barındırdığı çatlakla bir ittifak kurmalıyız. Her düşmanın bir zayıf noktası vardır. En derin korkularını ve en büyük güçlerini yansıtan bir ayna. Bu çatlak, düşmanlığın karanlık bulutlarındaki seyrek bir ışıktır; çatışmanın kanlı arazisinde toprak altına sürülmüş bir mücevherdir. Bu küçük ama etkili çatlağı tespit ederek, bizi karşı karşıya getiren küçük düşmanlıkların ötesine geçebilir ve ortak anlayışa giden bir yol oluşturabiliriz.

Bu nedenle de diyarı bekleyen epik destanımızın muazzam bünyesinde aramamız gereken, düşmanımızın eksikliğidir. Bu hassas dengede, sadece müttefiklerin rahatlığıyla değil, düşmanlarımızın getirdiği külfetle zafere ulaşırız.

Euria Vaseva'nın güçlü bir düşman olduğu kadar, zayıflıkları olan bir hükümdar olmasının işe yaradığı nokta tam olarak buydu işte. Sözde kusurları olan bir kraliçenin kusurları tam da karşımızda duruyordu ve onlar ihtiyacımız olan müttefikliği yerine getirmeye hazırdılar.

Şaka yapmadığım, önerimde gayet ciddi olduğum anlaşılınca, odaya ağır bir sessizlik çöktü. Dane ve Delhin birbirlerine baktılar, şüpheleri açıkça belli oluyordu. Kairon ise bana bakıyordu. Yorgun göründüğünü düşündüğüm için masanın etrafında duran ağır koltuklardan birini ona doğru çektim ve oturmasını işaret ettim. Sanırım yeteneğini kullanmak onu fiziksel olarak yoruyordu.

İmparatorluğun Kılıcı (Wisteria 3)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin