Bölüm 21: Kehanetin Değişimi

4K 432 787
                                    


BÖLÜM 21

▪──── ⚔ ────▪

KEHANETİN DEĞİŞİMİ

Fırtınalar duruma göre çok farklı kılıflara bürünebilirdi. Sefalı veya kasvetli, huzur verici veya ürpertici... Ben çoğu zaman fırtınaları biraz daha keyif verdiğini düşünen tarafta bulunmuştum. Vivalon, kesinlikle bol yağmur alan bir krallık değildi ve bu yüzden nadir çıkan fırtınaları duyduğum anda odamın penceresine koşar, o kısacık ve kıymetli anın tadını sonuna kadar çıkarmaya çalışırdım. Evlerin çatılarına, sokakların taş kaldırımlarına sertçe düşen damlaları seyretmek, camı dövmelerini dinlemek bana huzur verirdi. O gün her ne yaşadıysam, bunu unutmamı sağlardı. En azından kısa bir süre ne kadar kötü, zalim bir babam olduğunu unuturdum. Şifacıların sırtıma koydukları merhemli havluların yarattığı sızı kaybolurdu. Sıcak, kuru ve rahat odam bir hapishane gibi hissettirmeyi bırakırdı. Eskiden fırtınalı geceler, benim için bir kaçıştı.

Şimdiyse bu küçük, dar ovanın içinde beni bir kere daha en umutsuz anlarımdan birinde yakalayan fırtınadan kaçmak istiyordum. Inkora'nın bizi bulabilmesi için seçtikleri bu açık alandan kaçmak, Zaiden'ı kollarımın arasına almak ve gözlerinin içine bakıp her şeyin iyi olacağını fısıldamak istiyordum. Yaşadığı her şeyi hiç yaşanmamış kılmak istiyordum. Ekip olarak sığınacak bir yerimizin olmaması fırtınayı daha da acımasız ve soğuk hale getiriyordu. Yağmur bir anda o kadar şiddetli bastırmıştı ki orman bile bize ihtiyacımız olan korumayı sağlayamıyordu. Ağaçların yapraklarına, çalıların dallarına, saçlarımıza düşen her damla sinirimi bozuyordu. Akan su saçlarımın arasından süzülerek sırtıma iniyor, soğuktan irkilmeme sebep oluyordu.

Kairon aramıza katıldığı anda sanki doğa isyan etmişti. Gökyüzünü inleten gürültülü bir gürlemeden hemen önce çakan delici ışık gezgin yol arkadaşımızın getirdiği tanıdık metalleri aydınlatıvermişti. Ürpererek kollarımı birbirine doladım ve sırtını dayadığı ağacın yapraklarına sığınan Kairon'a doğru bir adım attım. Kollarımla kendimi korumaya çalışmak anlamsız bir hareketti çünkü çok geçmeden hepimiz iliklerimize kadar ıslanacaktık.

Sırtımı dikleştirdim. Ağzıma ve gözlerime dolan yağmura karşı kafamı kaldırdım ve Kairon'a yaklaştım. Ekibe katıldığından beri şüphelerimi üzerine çeken bu çocuk sayesinde hayattaydım. Onun sayesinde Fawn, Inkora ve Nori iş birliği yapmıştı. O olmasaydı özgürlüğüme çok geç kavuşacaktım, belki de hiç kavuşamayacaktım. Artık bunun bir oyun olmadığını anlamam gerekiyordu. İmparatorluk Kılıcı, İmparatorluğun Elçisi... Bunlar yalnızca birer isimdi ve beni yenilmez kıldıkları yanılgısına düşmüştüm. Yenilmez değildim. Kimse yenilmez değildi. Her zaman en güçlüden bile daha güçlüsü ortaya çıkardı. Yalnızca an meselesiydi.

Euria Vaseva'yı yenebilecek gücü ararken kendi güçsüzlüklerimi unutmuştum. Neyse ki diyar, bunları bana hatırlatmakta geç kalmamıştı. Zaiden'ı kurtarıp onu iyileştirdikten sonra bu göreve tüm benliğimle sarılacaktım. Vatanıma, krallığıma, yaşadığım diyara karşı yerine getirmem gereken bir vazife vardı ve Euria'nın kuklaları bizi yeterince oyalamıştı. Artık kimsenin iplerimizi çekmesine izin vermeyecektim.

Kairon'un iki adım karşısında durduğumda kılıcımı uzattı. Eski dostumu elime aldığımda parmaklarımın yeniden güçlendiğini hissettim. Metalin belli belirsiz titretişimi içimi serinletmişti. Yalnızca onu tutmam bile eskisinden çok daha gözü kara hissettiriyordu. Göğsümden başlayarak iliklerime kadar yayılan özgüvenle derin bir nefes aldım. ''Zane iyi mi?'' diye sordum kılıcımı sıkı sıkı tutmaya devam ederken. O komik, alaycı atı çok özlemiştim.

İmparatorluğun Kılıcı (Wisteria 3)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin