Kalabalık tamamen dağılmıştı, annesi hastanedeydi. Öylesine kötüydü ki oğlunun cenazesine katılamamıştı. Aile kabristanına gömmüşlerdi abisini. Babasının yanına duran küçük tahta parçasına yazmışlardı ismini. Toprağın üstüne dizleri üzerine çökmüştü, elleri toprağın üzerineydi. Abisi ise bu toprağın tamamen altında. Nefesi kesildi gerçekle, onun nefes almadığı gerçeğiyle. Herkes gitmişti ama Polina onun her zaman ki gibi yanındaydı. Arkadaki adım seslerini duydu. Dönmedi, dönmek istemedi. Kimin geldiğini az çok tahmin ediyordu. Her katil öldürdüğü insanı son kez ziyaret ederdi. Yutkundu Ferit. Karşısında gördüğü manzarayla yutkundu, ufacık kalmıştı o mezarın başında Seyran. Kalbindeki acı toprağa akıyordu sanki, ellerinden toprağa. Daha fazla yaklaştı, hakkı mıydı? Değildi. Ne diyecekti? Başın sağolsun mu? Diyemezdi, vur emrini kendisi vermişti. Gene de araladı dudaklarını."Seyran."
Kaldırmadı kafasını Seyran, bakmadı Ferit'e.
"Babam öldüğünde onu da bu toprağın altına gömdüğümde hiç anlayamamıştım. Bir kabus gibiydi herşey, kalbim kırılmıştı. Babamın ölmesi yüreğimi parçalamıştı. Sonra abim."
Derin bir nefes aldı.
"Ah benim bana baba olan abim."
Hıçkırık koptu dudağından, çok üzgündü. Kalbindeki hüzünle bir ırkı bu dünyadan silecek kadar üzgündü.
"Onu aldın benden, kalbim zaten paramparçayken, ikinci kez babam gitti benden, kolum kanadım kırıldı."
Dediğinde avuçlarının arasındaki toprağı sıktı. Bir avuç toprağı aldı avuçlarının arasına ayağa kalktı. Ferite döndü, karşısında gördüğü kadınla yıkıldı Ferit, Seyran zaten ayakta da değildi belliydi. Ruhu o toprağın altındaydı.
Avucunda ki toprağı Feritin avucunun içine koydu."Yapmamıştım."
Anlamayan gözlerle baktı Ferit.
"Soyundan kimseyi öldürmemiştim. Sadece herkesi sana gerçeği söylememesi için tehdit edip kalan herkesi başka ülkelere göndermiştim."
Gözlerinin içine baktı Feritin.
"Senden olana nasıl kıyardım? Senin canından, kanından olanlara nasıl kıyardım?"
Duydukları karşısında birkaç adım geriledi Ferit.
"Ama abim, Ferit. Ama abim haketmemişti. Seni ne çok severdi, ne çok benimserdi. Olmayan erkek kardeşiydin sen onun."
"Söyle Ferit. Benim canıma nasıl kıydın? Abime nasıl kıydın? İkinci kez nasıl aldın babamı elimden? Söyle Ferit. Şimdi yaksam bu şehri, talan etsem içindekileri"
Elini göğsüne vurdu birkaç kere, kendi canı değilmiş gibi vurdu.
"Nasıl söner buramdaki yangın? Söyle nasıl?"
Duyduklarının gerçek olmamasını diledi Ferit, o an bütün kanı, bütün canı ölsün istedi. Ölsün ki bu kan temizlensin istedi. Ama olmadı o gün iki şey anladı Ferit, ilki bir ömür seyranın gözlerindeki hüzün silinmeyecekti.
İkincisi bir karıncayı bile incitmeyen Aybars Kılıç'ın kanı her zaman ellerinde olacaktı.***
Malikaneye geldiklerinde ayaklarında yürüyecek dermanı bulamamıştı seyran, birkaç sendelemeden sonra yere düştü. Tüm korumalar Seyrana gitmek isterken Polina bir elini kaldırıp durmalarını istedi. Parmağını döndürdü, bu arkalarını dönmeleri için bir emirdi. Seyranı bu denli güçsüz görmelerini istemiyordu Polina. Yavaşça eğildi.
"Seyran."
Kaldırdı başını Seyran, gözlerindeki acı Polinanın derin bir nefes almasını sağladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUZGUN
Mystery / Thriller"Bu yaşta bu zeka, bu merhametsizlik sanki büyümüşte küçükmüş gibisin." Gülmüştü, bilseydi babasının onun nasıl yetiştirdiğini belki az bile derdi. "Kuzgunları bilir misiniz?" "Aşina değilim pek." "Kuzgunlar türünün en zekisi, en siyahı, en merhame...