24 Şubat 2014
Takvim yaprakları ayın 24'ü pazartesiyi gösterirken yaptıkları plan doğrultusunda Seyran kendisine ufak bir çanta hazırlıyordu. İçine birkaç parça eşya aldı, biriktirdiği biraz parası vardı, onu da çantaya attı. Yaptıkları delilikti ama aşk zaten bir delilik hali değil miydi? Yıllarca nefret ettiği adam kör kütük aşıktı Seyran. Babasını, aşık olduğu ilk adamı geride bırakacak kadar aşıktı Ferit'e. Cebindeki tuşlu telefonu çıkardı, Feriti aradı. Ancak açan olmadı. İçini kaplayan huzursuzluğu bir kenara bıraktı. Belki o da kendisi gibi çanta hazırlıyordu diye düşündü. Bilerek bugünü seçmişlerdi, bugün babalarının kurucusu olduğu masada büyük bir toplantı vardı, içlerinden birisi onlara ihanet etmiş ve onu bulmuşlardı. Babası eminim ona çok ağır bir ceza verecekti. Bugün evden çıkmak için çok iyi bir zamandı, kendilerinin yokluğu anlaşıldığında artık bu ülkeden çok uzakta olabilirlerdi. Evden usulca çıkmaya çalışırken Polina onu durdurmuştu.
"Düşündüğüm şeyi yapmayacaksın değil mi?"
Polina ondan 3 yaş büyüktü, ancak her zaman sanki 30 yaşındaymış gibi mantıklı konuşur, hiçbir zaman kendini kaybedecek bir hale girmezdi.
"Yapacağım, onu çok seviyorum."
"Babanın ne hale geleceğini düşünmüyor musun? Üstelik o korkak tavuk bence yanına bile gelmeyecek. Babasının tüm sağladıklarını kenara bırakıp seninle kaçmaz."
Sinirlenmişti Seyran.
"Onun hakkında böyle konuşma Polina. Kendisi teklif etti, eğer yapmasa der mi? "
Birkaç adım yaklaştı Polina Seyrana.
"O kadar eminim ki onun karakterinin zayıflığı gözlerinden belli oluyor."
"Sen bizi mi kıskanıyorsun? Söylesene? Hayatında kimse yok diye? Ben sevdiğim adamla gidiyorum diye?"
Duydukları Polinayı üzmüştü, ama asla belli etmeden güldü.
"Seyran, sadece seni düşünüyorum. Kalbinin kırılmasını istemiyorum."
"İstemiyorsun çekil önümden, burada durursak bize izin vermezler."
"Haklı olarak."
"Neden haklı olsunlar?"
"O yavşak Asil Korhan babana karşı seni bir piyan gibi kullanırda ondan. Allah aşkına nereden benim beraber eğitim aldığım kız? Aşk seni böyle aptal biri haline mi getirdi."
Daha fazla konuşmak istemedi Seyran. Kapıya ilerledi, Polinadan gelen bir hareketlilik yoktu.
"Gitme demeyecek misin?"
"Akşam ezanından önce evde olacağına fazlasıyla eminim. O yüzden git, kendin gör."
***
Saatler birbirini kovalarken Seyran buluşma yerine geleli 3 saat oluyordu. Arayan yoktu, aradığını açan bile yoktu. Gözleri doluyordu. Derken bir egzoz sesi doldurdu kulaklarını. Feritin arabasının sesiydi, gülümsedi. Bırakmamıştı işte onu. Hızla banktan kalkıp arabanın yanına gitti. Sakince indi Ferit. Hızla sarıldı Seyran.
"Nereden kaldın sevgilim?"
Boynuna sarılmış kolları usulca açtı Ferit.
"Ferit? Ne oldu?"
"Ben yapamayacağım Seyran."
Yavaşça geriledi Seyran.
"Ne diyorsun sen?"
"Bugün o masada bende vardım, babam benimde gelmemi istedi. Baban, Baybars amca içimizdeki haine öyle şeyler yaptı ki."
Dediğinde bir nefes aldı.
"Ben, ben korkuyorum. Seninle gittiğimizi öğrendiğinde bana neler yapar. Sana yapmaz sen onun kızısın ama ben?"
Gözlerini birkaç kere kırptı Seyran. Duyduklarına inanmak istemiyordu.
"Sen söyledin, sen kaçalım dedin. Sen başından beri koştun peşimden. Sen ikna ettin. Sen yıktın duvarlarımı. Şimdi karşıma geçip yapamam mı diyorsun?"
Doğruydu. Ferit Seyrana çocukluktan beri aşıktı. Seyranı elde etmesi çok zor olmuştu, 2 sene önce bir kış bahçesinde kabul etmişti Seyran onu, üstelik dudaklarına ufak bir buse kondurarak. Daha 15 yaşındaydı. İkisi de birbirinin ilk aşkıydı.
"Sende istedin, sen istemeseydin ben gelebilir miydim yanına? Kabul ettin. Ben sana teklif ettim sende sanki bekliyormuşcasına kabul ettin."
Midesi bulandı Seyranın. Arkasını dönüp birkaç adım ilerleyip kustu. Ferit ilk defa midesini bulandırmıştı. Koluyla ağzını sildi, tekrar aynı yere gelip birkaç eşyasını koyduğu çantayı uçurumdan aşağı attı.
"Sen korkak, adi, haysiyetsiz birisin Ferit. Senin için babamı, abimi, annemi bırakacak olmam tamamen benim hatamdı, bu ayıbı yıllarca omuzlarımda taşıyacak olmakta en büyüm cezam olacak zaten."
Ondan iğrenircesine, yere tükürdü. Yüzü Seyranın tükürüğünü bile haketmiyordu.
"Sakın, bir daha sakın. Karşıma çıkma."
***
Malikanenin önüne geldiğinde kapıdaki korumalar şaşkındı, Seyranın çıktığını bile görmemişlerdi.
"Biraz hava almak için arka tarafı kullandım, buraya kadar yürüyünce içinden giriş yapmak istedim."
Kapı yavaşça açılırken korumalar başlarıyla selam verdi Seyrana. Kapının önünde onu bekleyen Polinayı gördü. Merdivenlerdeydi. Ona yaklaşırken ezan sesi duyuldu.
"Haklıymışsın."
"Her zamanki gibi."
"Sormayacak mısın?"
"Hayır."
"Bana kızgın mısın? Seni kırdım. Yemin ederim içimden gelerek söylemedim."
Gülümsedi Polina. Seyran onun kız kardeşiydi.
"Kardeşler birbirine küsmez."
Seyranı kolunun altına alıp yürümeye başladı.
"Senin en sevdiğin yemekleri yaptırdım, çok üşümüşsün hemen şöminenin yanına geç."
Kolunun altından çıktı Seyran.
"Nasıl anladın? Ben bunca sene nasıl anlamadım."
"Sen seni çok seven adamların arasındasın Seyran. Herkesin seni seveceğini düşünüyorsun. Bense öyle değilim. Annem kollarımda öldü ve onu babam öldürmüştü. Bir erkeğin bakışlarının anlamlarını biliyorum."
"Onu çok seviyorum. Hala."
"Baybars bey hep sınavdan bahseder. Senin de sınavın bu Seyran, Ferit'e kör kütük aşık olmak. Korkak bir adama aşık olmak."
Doğruydu, bu hayattaki sınavı Feritti. En çok ondan sınanacaktı.
Şimdiii bu bir bölüm değil, ara sıra eski zamanlara ait böyle şeyler paylaşmayı düşünüyorum. Bölüme katınca tekrar bölüme dönmek vs dikkat dağıtıyor bence. Artık Ferit ve Seyranın geçmişini ufacık öğrendiniz. Neler düşünüyorsunuz? Bu arada bu daha önceden yazılmış bir yazı olduğu için düzenleyip attım, bebeğim hale tam olarak iyi değil. Umarım en kısa zamanda yeni bölümlerle yanımızdayım :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUZGUN
Mystery / Thriller"Bu yaşta bu zeka, bu merhametsizlik sanki büyümüşte küçükmüş gibisin." Gülmüştü, bilseydi babasının onun nasıl yetiştirdiğini belki az bile derdi. "Kuzgunları bilir misiniz?" "Aşina değilim pek." "Kuzgunlar türünün en zekisi, en siyahı, en merhame...