《8》

843 29 16
                                    

Vin ve babası arasında geçen birkaç konuşma dışında masa oldukça sessizdi.

Patriza'nın birkaç kez bana baktığını fark etmiştim. Alda yemeği getirdiğinde bir kez konuşmak için durdu.

Bunun dışında yanlış bir şey söylerim diye endişelendiğimden mümkün olduğunca az şey söylemeye çalıştım.

Masa uzun olmasına rağmen dördümüz bir köşeye oturmuştuk. Ben bir tarafta Vin'in yanına oturuyordum, ebeveynleri ise karşı tarafta oturuyordu.

"Ahsen, canım." Patriza'nın bana bakışını görmek için başımı kaldırdım. "Düğünden fotoğraflar var mı?"

Başımı salladım. Artık telefonum yoktu ve fotoğrafçıyla iletişim kuranın Vin olduğunu varsayıyordum. "Emin değilim..."

"Aslında, var. Dün geldiler." Vin annesine doğru başını salladı. "Önerdiğin fotoğrafçı harikaydı anne."

Patriza sadece Vin'e başını salladı. Vin ayağa kalkarak henüz görmediğim fotoğrafları almak için odadan çıktı. Marco karısına dönüp alçak sesle konuşurken çok da memnun görünmüyordu.

Gözleri ara sıra üzerimde geziniyordu, bu da beni fazlasıyla rahatsız ediyordu.

"Patriza, canım. Belki oğlumuzun yanına gidip ona yardım edebilirsin?" dedi Marco.

Patriza ona baktı ve koyu kaşlarını çattı. "Sadece fotoğraf, Marco. İdare edebileceğinden eminim."

"Patriza," dedi, sesi bu sefer daha ısrarcıydı. "Git Vincenzo'ya yardım et. Sormuyorum."

Patriza koltuğunu itip ayağa kalkmadan önce bir an bir sessizlik oldu. Marco'nun isteğine itaat etmek istiyormuş gibi görünmüyordu ama fazla seçeneği de yok gibiydi.

Burada işler böyle yürüyordu, erkekler emir veriyordu ve kadınlar da dinliyordu.

Patriza odadan çıkarken ayağa kalkmak için harekete geçtim. "Alda'nın mutfakta yardıma ihtiyacı var mı diye bir bakacağım."

"Otur Ahsen," dedi Marco, sesi soğuk ve sertti. "Birbirimizi tanımak için fazla zamanımız olmadı."

Sandalyeme geri oturdum ve boş bir ifadeyle Marco'ya baktım. Patriza'yı benimle yalnız kalmak ve Tanrı bilir hangi sebeplerden dolayı beni azarlamak için gönderdiğini biliyordum, ama yine de...

Bu adama bakmak bile beni ürkütüyordu.

"Oğlumla başa çıkmak zor olabilir. Onun... Öfke problemlerinin olduğunun farkındayım, buna öyle diyebilirsin," derken başını salladı.

"Babanla anlaşmanın detaylarını tartıştığımız akşamı hatırlıyorsundur."

"O benim babam değil," dedim Marco'ya. "Saygısızlık etmek istemem Bay Acerbi ama Vincenzo'nun öfke sorunları olduğunu söyleyemem. Daha çok bölünmüş kişilik sorunu var gibi."

Söylediğim şeylere karanlık bir şekilde gülümseyen Vin'in aksine, Marco cevabıma daha tehditkar bir yaklaşımla karşılık verdi.

Yanındaki biftek bıçağına uzanıp direkt bana doğrulttu. "Biraz saygılı ol!"

"Volker özellikle seni güvende tutmamızı istedi ve eğer biraz dikkat ettiysen o akşam ne dediğimi hatırlarsın."

Ne dediğini hatırlıyordum, en korkunç zamanlarda bile o sözler beni rahatlatıyordu.

"Bir Acerbi olacağımı ve Acerbilerin aileye her şeyden çok değer verdiğini söylemiştiniz," diye sessizce cevap verdim.

Marco gülümsedi. Hoş bir gülümseme değildi. Aksine o an oradan kaybolmak istememe neden olan sinsi ve tehditkar bir şekilde gülümsemişti.

Tutsak Aşk  (+18) | lavinya SoyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin